tag:blogger.com,1999:blog-11776070782913500402024-03-06T06:33:14.517+03:00Türkiye-Avrupa BirliğiTürkiye ve Avrupa Birliği üzerine yorumlar yer alıyor.Unknownnoreply@blogger.comBlogger42125tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-9324672427973657622014-02-27T11:22:00.000+02:002014-02-27T11:24:51.979+02:002013 İlerleme Raporu<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;">
<a href="http://4.bp.blogspot.com/-WrEUPuVCRqo/Uw8EVGOe9aI/AAAAAAAAFbA/S0FXu6SwKB4/s1600/European-Commission-Logo-square1.jpg" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="http://4.bp.blogspot.com/-WrEUPuVCRqo/Uw8EVGOe9aI/AAAAAAAAFbA/S0FXu6SwKB4/s1600/European-Commission-Logo-square1.jpg" height="320" width="320" /></a></div>
Avrupa Komisyonu tarafından hazırlanan 2013 yılı Türkiye İlerleme Raporu'nun Türkçe metnine aşağıdaki bağlantıdan ulaşabilirsiniz.<br />
<br />
<a href="http://www.abgs.gov.tr/files/strateji/2013_ilerleme_raporu_tr.pdf">http://www.abgs.gov.tr/files/strateji/2013_ilerleme_raporu_tr.pdf</a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-47046740607727090892011-07-15T18:47:00.003+03:002011-07-26T00:58:52.596+03:00Türkiye-AB İlişkileri masada"Türkiye-AB İlişkileri masada" konulu Euronews Türkçe servisinin hazırlamış olduğu videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/fIB5dFbTvQI" width="560"></iframe>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-61776146569680473682011-07-15T18:45:00.003+03:002011-07-26T00:59:04.098+03:00Avrupa Birliği terörü nasıl algılıyor?"Avrupa Birliği, terörü nasıl algılıyor?" konulu Euronews Türkçe servisinin hazırlamış olduğu videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/bVZnc-6GWpQ" width="560"></iframe>Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-59838084021631588542011-07-15T18:39:00.004+03:002011-07-26T00:59:15.910+03:00Türkiye Avrupa Birliği'ne girmeli mi?"Türkiye, Avrupa Birliği'ne girmeli?" konulu Euronews Türkçe servisinin hazırlamış olduğu videoyu aşağıda izleyebilirsiniz.<br />
<a name='more'></a><br />
<br />
<br />
<iframe allowfullscreen="" frameborder="0" height="349" src="http://www.youtube.com/embed/mwX80aADKL4" width="560"></iframe>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-46923906197278516712011-07-15T15:18:00.002+03:002011-07-26T00:59:29.457+03:00Türkiye AB Facebook-Twitter Hesapları<div><table cellpadding="0" cellspacing="0" class="tr-caption-container" style="float: left;"><tbody>
<tr><td style="text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqjMqzRKgbsN4nX9m2ezZeJKzydZ_AgBXNibMn4aFUC_h43-awbrJxgm5XYSALGWelp6nAwb4kEOns1lTM03BbbbHV9jvxYOIzPk2bKAnwT5SxktUYiq79S4m43FNjboPtR4282gfaPRAq/s1600/facebook_twitter.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" style="clear: left; margin-bottom: 1em; margin-left: auto; margin-right: auto;"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5629551408348263762" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjqjMqzRKgbsN4nX9m2ezZeJKzydZ_AgBXNibMn4aFUC_h43-awbrJxgm5XYSALGWelp6nAwb4kEOns1lTM03BbbbHV9jvxYOIzPk2bKAnwT5SxktUYiq79S4m43FNjboPtR4282gfaPRAq/s200/facebook_twitter.jpg" style="float: left; height: 116px; margin-bottom: 10px; margin-left: 0px; margin-right: 10px; margin-top: 0px; width: 200px;" /></a></td></tr>
<tr><td class="tr-caption" style="text-align: center;">Türkiye AB Sosyal Medya'da!</td></tr>
</tbody></table>Türkiye-AB Blog sitesi artık Facebook ve Twitter'da da yayın yapmaktadır. <br />
<a name='more'></a></div><div></div><div><a href="http://www.facebook.com/pages/T%C3%BCrkiye-AB-Blog/230585750306496#%21/pages/T%C3%BCrkiye-AB-Blog/230585750306496?sk=wall">Türkiye-AB Facebook adresi için buraya</a>, <a href="http://www.twitter.com/TurkiyeAB">Türkiye-AB Twitter adresi için buraya tıklayınız</a>.<br />
<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWPGHjk54NcITR5EPG3tvJPHm9k87H9J0fLUn-HUY5CBADFVdgqfFsFjh-rgQXiEvFL0lFJVYEVlw4r3LKfDVqbz7uTiEPUQYRD8lEq8yn7ZcxfR6LxzwdV77MgnRneN1x9XfiKNjeX1La/s1600/turkiye-ab-facebook.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWPGHjk54NcITR5EPG3tvJPHm9k87H9J0fLUn-HUY5CBADFVdgqfFsFjh-rgQXiEvFL0lFJVYEVlw4r3LKfDVqbz7uTiEPUQYRD8lEq8yn7ZcxfR6LxzwdV77MgnRneN1x9XfiKNjeX1La/s1600/turkiye-ab-facebook.PNG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjfkYHVCmuXDnT3TF7MGtQ6P1qf_GMLaeEU0tZYNmboS786UdLvJGqXGPwphyphenhyphenMHfEILBiAA03A8kxIOCUUgpPouWIoTGC3ATK9xbInXpS2_F76CAZ82zy8-nLKdEMALsE1pzBcxVKOAIIW/s1600/turkiye-ab-twitter.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjjfkYHVCmuXDnT3TF7MGtQ6P1qf_GMLaeEU0tZYNmboS786UdLvJGqXGPwphyphenhyphenMHfEILBiAA03A8kxIOCUUgpPouWIoTGC3ATK9xbInXpS2_F76CAZ82zy8-nLKdEMALsE1pzBcxVKOAIIW/s1600/turkiye-ab-twitter.PNG" /></a></div><div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaVCIVoddFVXWhASdko6ITaW7LJRYTytcdONINUj72d2zZSaGhfWsTY2Em-bipyjzsY0aYexKxgF_3K9x__YpEXYvjkv4daV-4gqcwDF8QXXagqRPZQ1IK1WWvqpXdUnLqVfdCCLzxGGb-/s1600/turkiye-ab-rss.PNG" imageanchor="1" style="margin-left: 1em; margin-right: 1em;"><img border="0" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgaVCIVoddFVXWhASdko6ITaW7LJRYTytcdONINUj72d2zZSaGhfWsTY2Em-bipyjzsY0aYexKxgF_3K9x__YpEXYvjkv4daV-4gqcwDF8QXXagqRPZQ1IK1WWvqpXdUnLqVfdCCLzxGGb-/s1600/turkiye-ab-rss.PNG" /></a></div><br />
</div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-85848150476746685382011-04-22T15:26:00.005+03:002011-07-18T15:32:58.472+03:00Avrupa Birliği'nin Geleceği<div class="separator" style="clear: both; text-align: center;"></div>Soru: <b><i>"Avrupa Birliği, temllerinin atıldığı günden bugüne kadar birçok menfi olay veya durumla karşı karşıya kalmıştır. Avrupa Birliği'nin bugününden geleceğini nasıl görüyorsunuz?"</i></b><br />
<br />
Avrupa Birliği'nin geleceğini tahmin edebilmek için, öncelikle geçmişini detaylı bir şekilde incelemek<b><i> </i></b>gerektiğini düşünüyorum.<br />
<br />
İki büyük dünya savaşından en büyük yarayı Avrupa ve Avrupa halkı almıştır. Milyonlarca insan öldürülmüş, yüzbinlerce sivil halk aç ve çaresiz kalmış ve düzinelerce özkaynak, nedeni dünya egemenliği olan bu savaşlarda zarara uğramıştır. Avrupa'nın karanlık çağ dediği Orta Çağ'ı bir kez daha yaşamak zorunda olan Avrupa halkı, adeta kendi kendisini yok etmiştir.<br />
<br />
Dünya savaşları Avrupa'ya belki de sadece bir niteliği kazandırmıştır: Birlik olmak.<br />
<a name='more'></a><br />
Yüzyıllardır inanılmaz acılara maruz kalan sivil halk ve önderleri, artık Avrupa'da kan ve gözyaşı istemediklerini daha yüksek sesle dile getirmeye başlamıştır. Yaşanan bu "acı tecrübelerden" ciddi ders çıkarmanın zamanı geldiğine inanan Avrupa, "bir olmanın", "birlik olmanın" yollarını aramaya başlamıştır. Bu bağlamda en ciddi adım 24 Ekim 1945 tarihinde temeli atılan ve dünya barışını ve uluslararası güvenliği sağlamayı amaçlamış olan Birleşmiş Milletler Örgütü'dür.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-33394061155295394882009-06-15T18:57:00.011+03:002011-07-04T18:24:35.081+03:00Röportaj - Temel DEMİRER<div><div><a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1_F3CfnViMumCYVS-J7lz5i4LglcMolRbu1IsVjKxk-F_MmV1kt0ScpZrvTs45X-cqLCeYJ4oX9WYBi6bhyu0Ju4pd9tsE1W2n-u05UczXbjw2zRhuf7LSTjrjesYA8GQv26vW38mPTL2/s1600-h/Ads1.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5347872552887008578" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi1_F3CfnViMumCYVS-J7lz5i4LglcMolRbu1IsVjKxk-F_MmV1kt0ScpZrvTs45X-cqLCeYJ4oX9WYBi6bhyu0Ju4pd9tsE1W2n-u05UczXbjw2zRhuf7LSTjrjesYA8GQv26vW38mPTL2/s320/Ads1.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 124px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<div>Türkiye-AB ilişkileri üzerine yorumların yer aldığı sitemizde, muhtelif görüşleri yansıtmak amacıyla, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri hakkında röportajlar yapıyoruz. </div><br />
<div>Sitemizin üçüncü röportajını, <a href="http://www.mavidefter.org/anasayfa/content/blogcategory/25/71/">Mavi Defter</a> yazarı Temel DEMİRER'le 15 Haziran 2009'da yaptık.<br />
<br />
Yoğun iş temposunda röportaj davetimizi kabul ettiği ve sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için Sayın Temel DEMİRER'e teşekkür ederiz.</div><br />
<br />
<div align="center"><b>***Röportaj***</b></div><br />
<br />
<div align="left"><b>Röportör: </b>Öncelikle davetimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Size Avrupa Birliği ve AB-Türkiye ilişkileri konusunda üç ayrı soru sormak istiyoruz. İlk sorumuz, Türk halkının Türkiye-AB ilişkilerine bakış açısı nedir; ilişkilerimiz geçmişten günümüze doğru nasıl bir yol izlemektedir olacaktır.<br />
Bir sonraki sorumuz: Avrupa Birliği, azınlıklar hakkında Türkiye'den neler beklemektedir? Bu durum, Türkiye'de nasıl karşılanmaktadır?<br />
Son sorumuz ise: Türkiye'nin AB'ye üye olabileceğine inanıyor musunuz? Türkiye'nin AB'ye üye olmasını istiyor musunuz?</div><br />
<a name='more'></a><b><i>Temel DEMİRER:</i></b><br />
<div align="left">AB… AB… DEDİKLERİ![*]<br />
<br />
<i>TEMEL DEMİRER<br />
</i><br />
“Hayat, biz gelecek için<br />
plânlar yaparken<br />
başımızdan geçenlerdir.”[1]<br />
<br />
Ben bu yazıyı kaleme almaya başladığımda iki gazetenin ilk sayfalarındaki haberlerden biri, “Avrupa sağa kırdı! AP için 27 ülkedeki seçimlerde merkez sağ gücünü korudu, aşırı sağ ve göçmen karşıtları güçlendi. Sol ve sosyal demokrat partilerse ezildi”; [2] ikincisi ise, “Avrupa set çekti… Kıta sağa kaydı… Solun eridiği AP seçimlerinde ‘ötekini dışlayan Sarkozy, Merkel ve ırkçılar güç kazandı.”[3]<br />
Bu haber/gerçek ardından, hâlâ AB’de ne oluyor? Ya da AB/Türkiye ilişkileri konusunda yazmak gerekli mi? Bence gereksiz!<br />
“Ama gerekli” diyeler var ise, bundan sonrasını onlar için kaleme alıyorum; “Düşünmek zor iştir. Muhtemelen bu nedenle çok az insan düşünür,” diyen Henry Ford’un sözlerinin altını özenle çizerek!<br />
<img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5347873116571485602" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sjd2Q-kaxaI/AAAAAAAABmg/P7OhcckLYGU/s200/temel_demirer.jpg" style="cursor: hand; display: block; height: 200px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 186px;" />Öncelikle yukarıdaki haberde “merkez sağ” dediklerinin Sarkozy, Merkel olduğunu belirtmeliyim; tabii, bunların “merkez sağ” değil; solun sağcılaştığı Avrupa’da aşırı sağcılığın yoğunlaştı(rıldı)ğı odaklar olduğunun altını çizerek!<br />
Bu uyarı ile devam edersek; Nicolas Sarkozy’nin, “Hiç şüphesiz AB, XX. yüzyılın keşfedilmiş en iyi düşüncesi ve AB’ye her zamankinden çok ihtiyaç var,” deyişi; sermayenin Avrupa’sının, patronlar için önemli olduğunu belirtirken; AB’nin ezilenler, ötekiler için de “nafile bir çaba” olduğunu yüksek sesle, açıkça dillendirmektedir…<br />
Görünen köy kılavuz istenmez; bu Türkiye için de böyle; hem de TÜSİAD’ın Brüksel Temsilcisi Bahadır Kaleağası’nın itirafında dile getirdiği gibi: “Avrupa’da bazı çevreler Türkiye’yi AB’den uzaklaştırmayı öngörüyor; umutları ‘demokratik eksiklikler, toplumsal duygusallık, siyasal özgüvensizlik, hantal devlet mekanizması ve analiz hataları.’ Amaçları Türkiye’yi siyasal karar sistemine ortak almadan, özel bir statü ile AB’nin etki alanında tutmak.”<br />
“Bu neden böyle” mi?<br />
Bir çok şeyden ötürü ama öncelikle krizden dolayı…<br />
<br />
<b>AB VE KRİZ<br />
</b><br />
Paul Krugman’ın, “Güçlü bir ‘merkez’ eksikliği Avrupa’yı iyice darboğaza sokabilir,”[4] uyarısını dillendirdiği gidişatta AB süreci, tarihinin en büyük mali krizinin ardından, şiddetli bir resesyona giriyor. Üstelik de bu dünya çapında, hatta bir depresyona dönüşme riski taşıyan bir resesyon. Bu mali kriz ve giderek derinleşmekte olan resesyon, tüm ekonomik ve siyasi sorunlarını hızla ve keskinleştirerek gündeme getirerek, AB sürecinin geleceği üzerine kocaman bir soru işareti koyuyor?<br />
Kriz Avrupa’yı gittikçe daha derinleşerek vuruyor. Global krizden en büyük ölçüde etkilenen Almanya ve Fransa’da politikacılar, dikkatleri başka yere çekme adına Türkiye’ye yükleniyor ve ikide bir, Türkiye’nin AB’ye giremeyeceğini vurguluyorlar.<br />
Euro kullanan 16 ülkede yılın ilk 3 ayında gayri safi milli hasıla (GSMH) yüzde 2.5 düştü. Böylece, bu konudaki yıllık düşüş yüzde 10’a ulaşıyor. AB’nin en büyük ekonomisi Almanya’da, ilk 3 aylık GSMH düşüşü, ortalamanın üzerinde ve yüzde 3.8. Bu rakamlar, bütün beklentilerin en kötüsü. İtalya’da yüzde 2.4; İspanya’da yüzde 1.8 ve Fransa’da da yüzde 1.2 GSMH düşüşü var.<br />
Bu küçülmeye rağmen, euro, dolar karşısında yükseliyor. Bu yükseliş, AB Merkez Bankası’nın krizi iyi yönetemediği anlamını taşıyor. GSMH’nin herhangi bir 3 ayda yüzde 0.1 bile düşüşü, AB ülkeleri için büyük bir kriz patlaması anlamına geliyor. Şimdiki durumun kötülüğünü düşünün.<br />
Rakamlar, krizin AB’deki etkisinin ABD’den fazla olduğunu gösteriyor. Özellikle, Alman ve Fransız ekonomileri çok büyük çöküşler yaşıyor. ABD ve İngiltere ekonomilerinin ve özellikle otomotiv sektöründeki ithalatlarının düşmesinin, en çok Alman ekonomisini vurduğu anlaşılıyor.<br />
16.8 trilyon dolarlık gayri safi hasılasıyla dünyanın en büyük ekonomisini oluşturan AB de çok ciddi sorunlarla karşı karşıya. AB’nin sorunlarının şimdi, “bugüne kadar hep” yumuşak havalarda yoluna devam eden “Birlik süreci bu basınçlara dayanabilecek mi” sorusuyla yüklendiğini görüyoruz.<br />
AB sürecinin devam edebilmesi için birleşik pazarın varlığını koruması, ekonomik bütünleşmenin ilerlemesi gerekiyor. Buna karşılık, AB bölgesi ülkelerinin, en azından sürecin çekirdeğini oluşturan Almanya, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya’nın krize karşı ortak bir tepki, eşgüdümlü politikalar geliştirmediklerini görüyoruz.</div><br />
<div align="left"><br />
<b>İŞTE FATURA</b>[5]<br />
<b>ÜLKE</b><br />
BANKA KURTARMA (milyon ABD doları)<br />
EKONOMİYE DESTEK (milyon ABD doları)<br />
TOPLAM (milyon ABD doları)<br />
<b>ABD<br />
</b>3.759<br />
909<br />
4.668<br />
<b>İRLANDA<br />
</b>743<br />
-<br />
743<br />
<b>ÇİN<br />
</b>-<br />
690<br />
690<br />
<b>İNGİLTERE<br />
</b>636<br />
36<br />
672<br />
<b>JAPONYA</b><br />
399<br />
218<br />
617<br />
<b>FRANSA</b><br />
540<br />
39<br />
579<br />
<b>RUSYA<br />
</b>209<br />
297<br />
506<br />
<b>İSKANDİNAV ÜLKELERİ</b><br />
400<br />
7<br />
407<br />
<b>HOLLANDA<br />
</b>356<br />
9<br />
365<br />
<b>İSPANYA<br />
</b>225<br />
74<br />
299<br />
<b>AVUSTURYA</b><br />
150<br />
2<br />
152<br />
<b>GÜNEY KORE<br />
</b>138<br />
3<br />
141<br />
<b>DOĞU AVRUPA<br />
</b>54<br />
58<br />
112<br />
<b>KANADA<br />
</b>71<br />
37<br />
108<br />
<b>İTALYA<br />
</b>90<br />
10<br />
100<br />
<b>GÜNEY AMERİKA</b><br />
-<br />
50<br />
50<br />
<b>İSVİÇRE<br />
</b>46<br />
1<br />
47<br />
<b>YUNANİSTAN</b><br />
42<br />
-<br />
42<br />
<b>PORTEKİZ<br />
</b>36<br />
3<br />
39<br />
<b>AVUSTRALYA<br />
</b>6<br />
32<br />
38<br />
<b>GÜNEY ASYA</b><br />
14<br />
24<br />
38<br />
<b>BELÇİKA<br />
</b>20<br />
3<br />
23<br />
TOPLAM<br />
<br />
<br />
11.324 (milyar ABD doları)<br />
<br />
Hâlâ görmeyen var mı?</div><div align="left"><br />
Ekonomik kriz AB ekonomilerini şiddetle sarsıyor. AB üyesi devletler krize karşı ortak bir önlemler paketi oluşturamıyor, aksine korumacılık eğilimleri güçleniyor. Bu gelişmeler AB’nin üzerinde durduğu sacayağını (birleşik pazar, Avro ve ulus devletleri aşan bir “müşterek hükümranlık-pooled sovereignity”) çürüterek “Bu krizde ayakta kalabilecek mi” sorusunu gündeme getiriyor…[6]<br />
Kolay mı? “Sanal ekonomi şişti,” diyen Sarkozy’ye göre küreselleşmenin ilk büyük krizindeyiz artık!<br />
Dünya ekonomisinde artık bazı şeylerin değişmesi gerektiğini söyleyen Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, “Bu yol, bizi intihara götürür,” diyor! Haksız da değil hani!<br />
İyi de bunlar olurken; ya AB mi?!<br />
Küresel krizin Avrupa’nın “birliğini” tehdit ettiği günlere tanık oluyoruz. Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurcsany, Orta ve Doğu Avrupa’nın küresel krizi aşmasında kullanılmak üzere AB üyesi ülkelerden acilen 190 milyar Avro (241 milyar dolar) tutarında bir yardım paketine ihtiyaç olduğunu öne sürmüştü. Macaristan Başbakanı, söz konusu yardım paketinin gerçekleşmemesi durumunda “Batı ile Doğu Avrupa arasında yeniden bir ‘demir perde’ çekileceğini ve 24 üyeli birliğin parçalanmaya gideceği” tehdidini de dile getirmekten çekinmemişti.<br />
Bunun yanında Forum İstanbul 2009’un, ‘Dünya Finansal ve Ekonomik Krizinden 2023 Türkiye’sine’ toplantısının ikinci gününe AB tartışmaları damga vurdu.<br />
Katılımcılar, krizin ekonomik anlamda AB’nin henüz birlik olmadığını gösterdiğini dile getirirlerken; Sabancı Holding Üst Yöneticisi Ahmet Dördüncü de, “AB’nin krize reaksiyonu çok geç ve çok bölük pörçük oldu” ifadesini kullandı.<br />
<br />
<b>AB’NİN SORU(N)LARI<br />
</b><br />
Kriz AB’yi bir hayalete dönüştürürken; AB’nin soru(n)larını da ağırlaştırıyor!<br />
Öncelikle küresel ekonomik krizin, alınan önlemlere karşın, etkisini her geçen gün biraz daha hissettirmesi AB’nin 27 üyesi arasındaki “birlik ruhunu” da derinden etkiliyor. “Zengin Batı kanadının”, ekonomileri çok ciddi bir biçimde çökme riski altında olan “Doğu kanadına” yardım etmede pek istekli davranmaması Avrupa entegrasyonunun sorgulanmasına neden oluyor. 2009 Şubat ayı sonunda düzenlenen AB Zirvesi’nde, Orta ve Doğu Avrupa ülkelerine yönelik bir yardım paketinin devreye sokulmasının kabul görmemesi, bu ülkelerdeki hem siyasi hem de ekonomik endişeleri en üst düzeye çıkardı.<br />
AB Dönem Başkanı Çek Cumhuriyeti Başbakanı Mirek Topolanek zirve sırasında içinde bulunulan durumu “Avrupa entegrasyonunun tarihindeki en ciddi kriz” sözleriyle tanımlamıştı. “Doğu kanadının” çökmesi hâlinde bunun tüm AB üzerinde tamiri çok zor bir hasar yaratacağı gün gibi ortadayken “Batı kanadının öncelikle kendini kurtarmaya ağırlık vermesi”, Macaristan Başbakanı Ferenc Gyurscany’nin “AB’de yeni bir Demir Perde oluşmasına izin vermemeliyiz” çağrısının oldukça yerinde olduğunu kanıtlar nitelikte.<br />
Tam da bu koordinatlarda “Ekonomik sıkıntılar artarken Çekler ve Fransızlar sözlerini sakınmıyorlar,” diyen Steven Erlanger ekliyor: “Daha çok liselilere yakışacak türden bir ergen atışması gibi görünse de önceki AB dönem başkanı Fransa ile sonraki dönem başkanı Çek Cumhuriyeti arasındaki geçimsizlik, birliğin ağır ekonomik kriz ile baş edebilme yeteneğine hasar vermekte. Hem kişisel hem de siyasi boyutu olan bu atışma 27 devletli grup içindeki küçük ülkelerle büyük ülkeler, liberal ekonomiye sahip olanlarla daha devletçi olanlar, Avro kullanan ülkelerle kullanmayanlar, Batı Avrupa ile Orta Avrupa, eski Avrupa ile yenisi arasındaki bölünmeleri gün ışığına çıkarıyor.<br />
Sorun, küresel ekonomik çöküşün ortaya çıkardığı korumacı, yurtsever söylem ve kararlar sayesinde, mallar ve hizmetler için ortak bir Avrupa pazarı fikrini zayıflatmakla kalmayıp aynı zamanda Avrupa’nın küresel bir oyuncu olma isteğini alay konusu hâline getirdiği için hem daha kötü, hem daha önemli bir hâle gelmekte. 2008 yılı sonunda AB dönem başkanlığını isteksizce devrederken Fransa Başkanı Nicolas Sarkozy, Çekleri, krize karşı aldıkları önlemler konusunda hem cesaretsizlikle, hem de yavaşlıkla suçlamış ‘Yapabileceklerini yapıyorlar’ demişti. Çek Başbakan Mirek Topolanek ve yardımcıları ise Sarkozy’yi sorumsuz ve megaloman olmakla suçladılar. AB karşıtı Çek Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, Sarkozy’nin Avrupa’nın ‘daimi başkanı’ olmak arzusu ile alay etti ve ‘Hiperaktif olup her hafta sonu AB zirvesi düzenlemek gerektiğini düşünmüyorum’ diye ekledi.”[7]<br />
Tekrar pahasına altını çizmeden geçmeyelim: AB dönem başkanlığını 1 Ocak 2009’da devralan Çek Cumhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, AB’yi “antidemokratik ve elit bir kulüp” olmakla suçlayarak, Avrupa karşıtı çıkışlarını sürdürdü.<br />
Görülmesi gerek: AB birleşemiyor! AB’nin zengin Batı kanadının, ekonomileri çökme riski altında olan Doğu kanadına yardımda istekli olmaması Avrupa entegrasyonunun sorgulanmasına neden oluyor.<br />
Bu durum, Çimen Turunç Baturalp’a, “AB’nin doğu ile batı üyeleri arasındaki gerginlik giderek artıyor,” saptamasını yaptırıyor.<br />
Veya Ceyda Karan’a, “Avrupa Anayasası’yla birlikte ‘siyasi birlik’ vizyonunu gömmüş AB, dünyayı kasıp kavurmaya başlayan ekonomik krizle birlikte ‘ekonomik birlik’ ruhuna da el fatiha mı okutacak?” sorusunu sordurtarak, “AB’nin birlik olarak kalmak yolunda ciddi sınavlardan geçeceği muhakkak. Doğu Avrupa ülkelerinin kentlerinde ekonomik krizi protesto gösterileri düzenlenmeyen gün geçmez oldu. Uzmanlara göre özellikle Macaristan, Letonya ve AB üyesi olmayan Ukrayna topyekûn iflasın eşiğinde. Romanya, Estonya, Litvanya ve Bulgaristan cari açıkları ciddi sorunlu görülen ve IMF yardımına kalmış ülkelerden sayılıyor. Polonya ile Çekya da tehlikelerden azade değil,” dedirtiyor!<br />
Bunların yanında AB “birleşeceğim” derken; parçalanıyor!<br />
Örneğin AB’nin kalbi Belçika’yı Fransızca konuşan fakir Valonlar ile Flamanca konuşan zengin Flamanlar arasındaki ülkeyi parçalanma noktasına getiren siyasi kriz büyüyor!<br />
Ayrıca, Eirikur Bergmann’un ifadesiyle “Ekonomisi balıkçılığa dayandığı için karasularında egemenliğe büyük önem veren İzlanda, mali sektöründeki çöküşün ardından AB’ye tam üyeliği gözden geçiriyor”![8]<br />
Sonra Fransa ve Hollanda’da referandumlarda reddedilen AB Anayasası’nın yerini alması üzerinde uzlaşılan Lizbon Anlaşması Çekya’da mahkemelik oldu. 27 üye içinde sadece İrlanda’nın referanduma götürdüğü ve “Hayır” oyuyla ağır darbe indirdiği anlaşma, 25 Kasım 2008’de Çek Anayasa Mahkemesi’nde görüşülmeye başlandı. Anlaşmanın Çek anayasasına uygun olup olmadığıyla ilgili oturum televizyondan naklen yayımlandı. Anlaşma aleyhine Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus, lehine Başbakan Yardımcısı Aleksandr Vondra görüş bildirdi!<br />
Nihayet AB’yi bölme potansiyali Avrupa’yı 1914-1918 yıllarında kasıp kavuran Birinci Dünya Savaşı’nı sona erdiren ateşkes, 90. yıldönümünde törenlerle anılırken; 11 Kasım 2008’de suyüzüne çıktı!<br />
“Nasıl” mı?!<br />
AB Dönem Başkanı Fransa’nın Cumhurbaşkanı Sarkozy’nin merkezi törenin yerini Paris’ten Verdun’a almasına öfkelenen Alman Başbakanı Merkel, Polonya’daki törenlere katılmayı tercih etti.<br />
Töreni düzenleyenlerin “Sarkozy’nin Almanya’nın utanç verici askeri geçmişinin simgesini seçmesinden rahatsız oldu” yorumunu yaptığı Merkel, Verdun’a parlamento başkanı Peter Müller’i yolladı.<br />
Özetin özeti: AB’nin yıkıcı/yıpratıcı soru(n)ları büyüyor, derinleşiyor!<br />
<br />
<b>LİZBON ÇATLAĞI</b><br />
<br />
Bunun en anlamlı verilerinden birisi de AB’nin Lizbon çatlağıdır!<br />
Bilindiği gibi, 12 Haziran 2008 günü, İrlandalı seçmenler Lizbon Anlaşması’na “Hayır” deyince AB kilitlendi. Çünkü AB’nin mini anayasa metni olarak, nitelenen anlaşmanın yürürlüğe girmesi için 27 üye ülkenin hepsinin onayı gerekliydi…<br />
Aslında, “800 bin İrlandalı’nın 500 milyonluk Avrupa’yı kilitlemesi” deyimi de çok doğru değil. Çünkü burada yapılan bir kamuoyu araştırması, eğer halkoyuna başvurulmuş olsaydı, Fransızların da yüzde 53 oranında Lizbon Anlaşmasına hayır diyeceklerini ortaya koydu.<br />
Demek ki, olayın sorumluluğunu yalnızca İrlandalılar’ın üstüne atmak hiç doğru değil.<br />
Avrupalıların büyük bir kısmı hangi ülkede olurlarsa olsunlar, AB’nin bugünkü yapısından ve işleyiş şeklinden şikâyetçiler!<br />
İrlanda Referandumu sonuçlarının belli olduğu dakikalardan itibaren AB’den art arda gelen açıklamalar referandum sonucuna yönelik sert tepkileri yansıtırken AB içindeki derin anlaşmazlıkları da ortaya çıkarıyordu.<br />
AB Komisyon Başkanı Jose Manuel Barroso, AB dönem başkanı Slovenya Başbakanı, AP parti gruplarının sözcüleri, İrlanda Başbakanı Cowen’i istenmeyen sonuçla ilgili açıklamada bulunmaya çağırdılar. Barroso “Lizbon Anlaşması’nı destekleyenler olarak sonucun farklı olmasını umut etmiştik,” dedi.<br />
Birleşik Liberaller ve Demokratlar İrlandalıların oylarının AB’yi başlangıç noktasına geri döndürdüğünü belirtirken grubun anayasal işler sözcüsü Andrew Duff, “Bu İrlanda, AB ve AB’nin dünyadaki yeri adına trajik bir sonuçtur,” saptamasını dillendirdi.<br />
Evet AB’nin siyasi ve idari yapısını yenileyecek olan Lizbon Anlaşması’nın İrlanda’da 16 Haziran 2008 tarihinde yapılan referandumda reddedilmesinin ardından AB yeni bir krize sürüklendi. İrlanda halkının yüzde 53.4’ünün “Hayır” oyu Avrupa’da adeta soğuk duş etkisi yarattı. Referandumunun Avrupalıları şaşkınlığa uğratmasının ardından ortaya çıkan durum Avrupa basınında tartışılmaya devam ediyor. Le Figaro “AB, ölüm fermanını imzaladı” manşetiyle Avrupa’da yaşanan kaotik durumu özetliyordu.<br />
Libération ise, “Küçük İrlanda AB’yi batırdı” ifadesi ile durumu özetlediği haberinde 1 Temmuz’da AB Dönem Başkanlığı’nı Slovenya’dan devralacak Fransa’da Sarkozy’nin tüm plânlarını altüst ettiğini yazıyordu. Özetle “küçük” İrlanda, “büyük” hayallere engel oluyordu!<br />
Erhan Akdemir’in ifadesiyle, “Avrupa Birliğinin kurucuları ve yönlendiricilerinin, yapının kurumsal niteliğini derinleştirmek amacıyla çalışmasına karşın son yıllarda işler istenildiği doğrultuda yürümüyor. AB’ye katılmasının ardından ekonomik durumu iyileşen, üretimi artan İrlanda’nın, Lizbon Anlaşması’nı veto etmesi yeni belirsiz bir süreci başlattı.”<br />
Aynı konuda Herfried Münkler de, “İrlanda’nın ‘Hayır’ı ile birlikte bir Avrupa hayali de tuzla buz oldu. Anlaşılan Avrupalılar çok fazla hayal görüyor ama bu hayalleri gerçekleştirmek için pek az kararlılık gösteriyor,”[9] diyordu!<br />
Toparlarsak; AB’nin Fransa ve Hollanda referandumlarında reddedilen Avrupa Anayasası yerine binbir pazarlıkla hazırlayıp kurumsal reformlar için devreye sokmaya hazırlandığı Lizbon Anlaşması’nın bu kez İrlanda referandumunda reddedilmesi, kimilerini “güldürüyor”, kimilerini de “ağlatıyor”du. 27 üyeden 18’inde meclis onayıyla geçen anlaşmanın halkoyuna sunulduğu tek ülkede reddedilmesinin ardından kalan sekiz ülkeye anlaşmayı onaylamaları çağrısı yapılıyor.<br />
‘The Times’, İrlanda’daki sonucu “Jargona boğulmuş ve bürokratların dayattığı sürece karşı zafer” olarak alkışladı.<br />
‘The Sun’, “İrlanda, söz hakkı verildiğinde çoğunluğun Avrupa’nın yönetilişinden memnun olmadığını kanıtladı” derken; L’Humanite de aynı görüşteydi: “Teşekkürler İrlanda halkı. Avrupa’nın sorunu halkıyla.”<br />
Almanya’da solcu Süddeutsche ise, “AB’nin çökmeye başladığının göstergesi” diye yazdı.<br />
Çekya’da Cumhurbaşkanı Vaclav Klaus’un “Anlaşma bitmiştir, bir başka ülkede daha onaylanması imkânsız” görüşünü pek çok gazete paylaştı.<br />
Nihayet… Fransa ve Hollanda referandumlarından dönen Avrupa Anayasası’nın yerine hazırlanan Lizbon Anlaşması’nın İrlanda’daki referandumda reddedilmesiyle AB’nin frenini çekilirken, 16 Haziran 2008 tarihli dışişleri bakanları toplantısında çözümsüzlükle yüzleşildi.<br />
1 Temmuz 2008’de dönem başkanlığını devralacak Fransa ve Almanya gibi ağır topların anlaşmanın onay sürecinin devamı çağrısına karşın, 27 üyenin de onayı şartının ışığında İrlanda Dışişleri Bakanı Michael Martin acı gerçeği itiraf etti: “Halkın kararına saygı göstermeli ve bir yol haritası çizmeliyiz. Bir çözüm önermek için henüz çok erken. Çabuk hazır çözümler yok.”<br />
AB Yüksek Temsilcisi Javier Solana, sorunun çözüleceğini vaat etse de “Uygulamada nasıl çözeceğiz, bilmiyorum” diye ekledi.<br />
Şimdi soralım: Soru(n)larını “Anayasası”nın referanduma sunulduğu ülkelerde reddedilmesi üzerine, (“halkoylamasına sunulmaması” kaydıyla Lizbon Anlaşmasını dayatmak gibi) tepeden inme yöntemlerle “hâlleden” AB’yi “demokratik” olarak nitelemek ne kadar mümkün olabilir?<br />
<br />
<b>SARKO PARANTEZİ</b><br />
<br />
“Demokrasi”den söz ederken; Fransa’da Sarko; İtalya’da Berlusconi örneğini anımsatmadan geçemeyiz!<br />
“AB’de, emekçilerin sosyal kazanımlarını tehdit eden ‘sözde özetlenmiş anayasasının kabulüne’ yönelik Lizbon Anlaşması’nı referandumdan kaçırarak, yeni AB Anayasası’nın başlıca mimarlarından biri olan Sarkozy’nin ‘sosyal sorunlar ve insan hakları’ndaki karnesi de parlak değildir.<br />
İnsan Hakları Ligi’nin raporunda Fransa’da özgürlükler ve sosyal hakların ciddi bir biçimde ihlâl edildiğinden söz edilmektedir. ‘Boğulan demokrasi’ başlığıyla yayımlanan söz konusu rapor, insan hakları ve özgürlük ihlâllerini altı bölümde sergilemektedir.<br />
Raporun yazarları, öncelikle Cumhuriyetin gelenekleri yerine ‘seçimli monarşiyi’ getirmek istemekle, daha da vahimi ‘emekçilerin ücretlerini koruyan’ temel yasa maddelerini tehdit eden yeni ‘iş kontratı’nı yaşama geçirmekle suçlamaktadır.”[10]<br />
Boşandığı eski eşi Cecilia’nın, “cimri” ve “kadın düşkünü” olmakla suçladığı Sarkozy’inin Fransa Cumhurbaşkanı olduktan sonraki bir yıllık görev süresinde har vurup harman savurduğu ortaya çıktı. Bütçe raporuna göre, Sarko’nun yurt dışı seyahatleri, siyaset danışmanları ve resepsiyonlara döktüğü paranın 112.3 milyon avroyu buldu. Bu da bir önceki başkan Jacques Chirac’ın harcamalarının üç katı oluyor. Sarko’nun sadece seyahat masrafları 20.3 milyona avro tutmuştu!<br />
Gerçekten de Philippe Marliere’nin yerli yerine oturan betimlemesiyle, “Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı, sosyal zihniyetli Fransa’nın küresel kapitalizme teslim oluşu anlamına geliyor. ‘Sarkozyizm’, ‘ahlâki kriz’ ve ‘çöküş’ten bahsederek neo-liberal reformların ‘kaçınılmazlığını’ haklılaştırmayı ve Anglo-Amerikan kapitalizminin benimsenmesini amaçlıyor.<br />
Nicolas Sarkozy kimdir? Fransa için siyasi projesi nedir? Galyalı bir Thatchercı, gizli bir yeni muhafazakâr mıdır? Yoksa devlet plânlamasından yana bir tür kılık değiştirmiş sosyalist midir? Birbiriyle çatışan bütün bu yorumlar yanlış. ‘Sarkozyizm’ aslında Fransız sağının Orleancı ve Bonapartçı geleneklerinin (Giscard d’Estaing’in ekonomik liberalizmiyle De Gaulle’ün popülizmi ve otoriterliğinin) birleştirilmiş ve bunların üstüne çok geniş yelpazeden ideolojik referanslar serpiştirilmiş hâli. Fransa cumhurbaşkanı konuşmalarında solcu isimlerden (Jaures ve Blum) ve aşırı sağcı düşünürlerden (Barres) özenli alıntılar yapıyor.<br />
Bu saçma tutum en iyisinden komik, en kötüsünden endişe verici olarak değerlendirilebilir. Sarkozy aynı zamanda medyayı eğlendirmeye, yönlendirmeye ve ona çatmaya hevesli ‘Berlusconivari bir soytarı’ olarak da görülebilir. Cumhurbaşkanı için siyasi haberler kötü seyrettiğinde ‘Şovmen Sarko’ dikkatleri dağıtmak için ortaya atılıyor.”[11]<br />
Kim ne derse desin; Sarko, Merkel, daha sonra değineceğimiz Berlusconi bize, sermayenin AB’sinin en vasat hâlini sergilemektedir…<br />
Çünkü AB, kapitalist sermaye yalanının gerçeği; en somut hâlidir!<br />
<br />
<b>AB YALANININ GERÇEĞİ<br />
</b><br />
AB yalanının gerçeğine ilişkin birkaç noktaya değinmek yeter de artar bile…<br />
İlki, tekzip edilmemiş bir gazete haberi: “AB liderleri, Brüksel’deki zirvede, Belgrad’a, Kosova’nın bağımsızlığına ses etmemesi karşılığında AB’ye üyelik sürecini hızlandırmayı vaat etti”![12] İşte bir AB “değeri”!<br />
İkincisi bir yazıdan alıntı: “AB müzakere sürecinde Ankara’ya şöyle demişti: ‘Eğer sendikal yasalarda değişiklikler yapmazsanız, ‘istihdam ve sosyal politika’ başlıklı fasıl müzakerelere açılmaz!’ Hükümet de Brüksel’e dedi ki, ‘Bu başlığı müzakereye açmazsanız, ben de değişiklik yapmam’!”[13] İşte emek ve emekçiler için AB’nin özeti!<br />
AB’ye “olağanüstü” önem atfedenler; AB’nin “aydınlanma”, “özgürlük”, “insan hakları”, “demokrasi”, “hukuk” geleneklerinden söz ederek, ahkâm keserler!<br />
Bunlar, ne tarihsel ne de güncel olarak kesinlikle doğru değildir!<br />
“Özgürlük filozofu John Locke, Kraliyet Afrika şirketi adına köle alıp satardı.<br />
XVIII. yüzyıl doğduğunda İspanya kralı V. Philip taç giymiş ve kuzeni Fransa kralıyla, Gine şirketi siyahları Amerika’ya satabilsin diye bir anlaşma imzalamıştı. Her iki krallık da satıştan yüzde 25 pay alıyordu. Voltaire, Rousseau, İsa, Eşitlik, Umut, Dostluk gibi isimleri olan gemiler köleleri taşımıştı…”[14]<br />
“Aydınlanma” Doğu, sömürgeler ve ezilenler ile ötekileştirilenler için hiç de masum bir kavram ve fiiliyat değildir, olmamıştır da!<br />
“Aydınlanma”nın son kertede biri açık, diğeri örtülü iki amaca yönelik olduğu söylenebilir. Birincisi Avrupa’nın kendini, dünyanın geri kalanı karşısında, daha “üstün”, “gelişmiş” bir toplum olarak tanımlamasıyla ilgili. “Uygarlık” kavramı, Atina’nın Persler karşısında Isparta’yı desteklemesinin mantığından hareketle, esas olarak, dil, ırk ve din birliğine dayandırılıyor.<br />
İkincisi, Avrupa, böylece kendine, “uygar” olmayan yerlere müdahale etmek (sömürgeleştirmek) için ideolojik gerekçe yaratıyordu: “Mission civilisatrice”, “beyaz adamın yükü” vb... “Irk birliği” fantezisi de daha baştan kavramın içinde olduğundan, böyle sınırlı, tüm insanlığın hikâyesini, uzun tarihsel karşılıklı etkileşim sürecini, göz önüne almayan bir “uygarlık” tanımı da, kolaylıkla “üstün ırk” varsayımını doğurabilecekti. Bu “uygarlık” kavramı daha baştan “emperyalist ve ırkçı” bir içerikle doğdu.<br />
Bunları görmemek, “es” geçmek mümkün mü?<br />
Bunlarla bağıntılı olarak -20’yi aşkın üyesine karşın bayrağında hâlâ ve ısrarla 12 yıldızı koruyan!- AB için çok önemli ve belirleyici bir etmen olan Vatikan’a gelince…<br />
Öncelikle saptanması gerek: “Ruhban hükümdarlığının en tipik örneği Vatikan’dır. Vatikan, adı ne olursa olsun din adamlarından oluşan bir hükümdarlıktır; ve onun da başında bir papa vardır. Bir din devletidir.”[15]<br />
Hem de öyle bir din devletidir ki, Angola’daki konuşmasında “dine dönüş” çağrısı yapan Papa XVI. Benediktus, hâlâ büyü ve büyücülük gibi “kötülük kaynaklarına inananların dine döndürülmesi” gerektiğinin altını çizerken;[16] yine Papa’nın, rahiplere emir vererek özel “şeytan çıkarma timleri” kurulmasını istemesiyle eş zamanlı kesitte, rahiplere şeytan çıkarmayı öğretmek için de kurslar açıldı.<br />
Vatikan’ı gizli alemler ve satanistlerin güçlenmesine karşı koruma plânı kapsamında, her piskoposluk bölgesine şeytanla savaşmak için özel eğitim almış rahipler yerleştirilirken; Vatikan’ın Exorcsist Başkanı 82 yaşındaki rahip Gabriele Amorth, “Şükürler olsun ki, şeytanla savaşmaya kararlı bir Papa’mız var,”[17] diye konuştu.<br />
Vatikan’ın başındaki Papa’nın geçmişinde “Nazi’lik” vardı; ve O, Papa XII Pius’u aziz ilan etmek istemektedir; hani “Nazi soykırımı” karşısında sessiz kalmayı öngören Papa XII Pius’u!<br />
Vatikan’ın AB’sinde sadece ırkçılık değil, eş zamanlı kesitte İslâmofobi de yükseltiliyor!<br />
<br />
<b>“ÖRNEK” AB Mİ?!</b><br />
<br />
Hayır! Bunlarla da sınırlı değil!<br />
Neo-liberal pazarın, kapitalist ücretli köleliğin emperyalist bir versiyonu olarak AB, “olumlu” örnek falan değil…<br />
Mesela… Bask parlamentosu kendi kaderini tayin hakkı ve ETA’yla diyalog konularında referanduma gidilmesini onayladı. Madrid’de Zapatero hükümeti, kararı yasadışı ilan edip “Reddi için hemen anayasa mahkemesine gideceğiz,” dedi… Ayrıca da İspanya’nın kendi kaderini tayin hakkı talebini yükselten özerk Bask ülkesinin ılımlı milliyetçi başkanı Juan Jose Ibarretxe de yargının hedef tahtasında. Ibarretxe ETA’nın 2003’te kapatılan siyasi kanadı ile bağlantıları nedeniyle yargılanacak…<br />
Mesela… Atina, isim anlaşmazlığı yaşadığı Üsküp’le bu kez etnik azınlık krizi yaşıyor. Makedon lider, Karamanlis’e mektup yazıp, ‘Makedon azınlığın haklarını tanı’ çağrısı yapınca Atina kızdı! Başbakan Kostas Karamanlis, kendisine mektup yazarak Yunanistan’daki azınlığın haklarının iadesini isteyen Makedonya Başbakanı Nikola Gruevski’ye şu sert yanıtı verdi: Bizde Madekon azınlık yok, asla da olmadı…<br />
Mesela… İngiltere’de Müslüman kuruluşlarda gönüllü çalışan 5 kişi, gizli servisin kendilerini muhbirliğe zorladığını, “Ya işbirliği yaparsın ya da seni terörist ilan ederiz” diye tehdit ettiğini anlattılar…<br />
Mesela… Britanya hükümetinin hazırladığı yeni terörle mücadele stratejisi hilafetin geri gelmesini, şeriat yasalarının hâkim kılınmasını ve cihadı savunan Müslümanlara “aşırılıkçı” yaftası yapıştırılmasını öngörüyor…<br />
Mesela… Fransa’da kamu düzenini bozabilecek ya da parti ve derneklerde görevli 13 yaşın üzerindeki kişilere dair özel bilgilerin toplanmasıyla ilgili proje ortalığı karıştırdı…<br />
Mesela… Uluslararası Af Örgütü, Fransa hakkında yayımladığı raporda, “Kolluk kuvvetlerinin yargısız infaz uyguladığı, ırkçılık yaptığı ve aşırı güç kullandığı yolundaki iddialar etkili bir şekilde araştırılmıyor” saptamasında bulundu…<br />
Mesela… İrlanda’da çocuklara cinsel tacizde bulunan Katolik rahiplerle ilgili uzun süredir beklenen rapor yayımlandı. Hükümet, Katolik kilisesine bağlı kurumlarda tacize maruz kalan çocuklarla ilgili bir belgeselin televizyonda yayımlanmasının ardından, soruşturma için bir komisyon kurmuş ve tazminat sözü vermişti. Çocuk Tacizi Araştırma Komisyonu’nun çalışmalarına başlamasından yaklaşık 10 yıl sonra yayımladığı 2 bin 500 sayfalı, 5 ciltlik rapor, 1930’lu yıllardan itibaren, binlerce çocuğun uğradığı tacizi anlatıyor. Taciz kurbanlarını temsil eden örgütlerden SOCA adlı kuruluşun koordinatörü John Kelly, söz konusu kurumların dağılan Sovyetler Birliği’ndeki tutuklu kampları “Gulaglar”a benzediğini, çocuklara köle gibi muamele edildiğini ve bazı çocukların köle olarak çiftçilere kiralandığını söyledi… Raporun, adaleti sağlamaktan uzak olduğunu düşünen Kelly, “Devlet sorumluluktan kaçtığını dünyanın bilmesini istemiyor” diye konuştu. Devlet bugüne kadar 12 bin 500 taciz kurbanına 1.36 milyar dolar tazminat öderken, kurbanların çoğu şikâyette bulunduklarını ancak kendilerine inanılmadığını açıkladılar…<br />
Mesela… Ruanda hükümetinin 1994’te sadece 100 gün içinde nüfusun çoğunluğunu oluşturan Hutuların azınlıktaki Tutsiler ile onları koruyan ılımlı Hutuların yaklaşık 800 binini katletmesini araştırmakla görevlendirdiği komisyonun 5 Ağustos 2008’de açıklanan raporu, Fransa’yı ‘soykırıma doğrudan katılmak’la resmen suçladı. Çok sayıda katliamdan kurtulan kişi, araştırmacı ve yazarla görüşülmek suretiyle iki yıllık çalışmayla hazırlanan 500 sayfalık raporda Fransa’ya yöneltilen suçlamalar çok net…<br />
Ve nihayet… Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2001 yılında açlık grevi sırasında kaldırıldığı hastanede ölen Muharrem Horoz’un annesinin Türkiye aleyhine yaptığı şikâyet başvurusunu reddetti…<br />
İşte bir AB “değerleri”!<br />
İşte sermayenin AB’sinin özeti!<br />
AB’ye “olağanüstü” önem atfedenler; AB’nin “aydınlanma”, “özgürlük”, “insan hakları”, “demokrasi”, “hukuk” geleneklerinden söz ederek, ahkâm kesenler bu neyin AB’si ya da “örneği”?!<br />
<br />
<b>IRKÇILIK (VE İTALYAN ÖRNEĞİ)</b><br />
<br />
Sorumun yanıtsız kalacağını bildiğim için yine ben yanıtlayayım:<br />
Yeryüzünde hiçbir ülke tarihsel geçmişi açısından “sütten çıkmış ak kaşık” değildir; AB’de!<br />
Avrupa’ya bakalım: Faşist diktatörlükler, Mozambik ve Angola’yı iliklerine kadar sömüren Portekiz’de 48 yıl (1926-1974), İspanya’da 36 yıl (1939-1975), İtalya’da 23 yıl (1922-1945) sürmüştür. Avrupa’da 50 milyon insanın ölümüne neden olan İkinci Dünya Savaşı’nın baş suçlusu Hitler’in nasyonal-sosyalist diktatörlüğü Almanya’da 12 yıl iktidarda kalmıştır. Romanya 3 yıl (1941-1944/ General Ion Antonescu), Hırvatistan 4 yıl (1941-1945/ Ante Pavelic), Sırbistan 4 yıl (1941-1945/ Milan Nedic), Norveç 3 yıl (1942-1945/ Vidkun Quisling), Macaristan 6 ay (1944-1945/ Ferenc Szalasi) faşist/nazi diktatörler tarafından yönetilmiştir. Bu örnekler çoğaltılabilir. Bu diktatörlükler tarafından on binlerce komünist, sosyalist, demokrat, Yahudi ve Roman, Nazilerin toplama kamplarına gönderilerek öldürülmüştür!<br />
Bunların hepsi de Avrupa’da olması hasebiyle birer “AB değer(sizliğ)i”dir!<br />
Juan Goytisiolo’nun, “Metaforas de la Migracion”daki deyişiyle, “Toplumlarımızın ve tarihsel cemaatlerimizin kökleri hakkında şeyler duyuyoruz… Ama insan, ağaç değildir. Kökleri yoktur, ayakları vardır, insan yürür,” gerçeğini unutan AB, hâlâ bu tür negatif “değer(sizlikler)i”nden vazgeçmiş görünmüyor!<br />
Örneğin AB Temel İnsan Hakları Ajansı’nın (ABTHA) raporu bir yılda her üç Müslüman’dan birinin ayrımcılığa uğradığını ortaya koydu.<br />
27 AB üyesinde toplam 23 bin 500 göçmen ve azınlık mensubuyla yapılan ankete göre Afrikalı siyahların yüzde 41’i, Kuzey Afrikalıların yüzde 36’sı, Türklerin yüzde 23ü ve Boşnak ile Arnavutların yüzde 12’si son bir yılda en az bir kez ayrımcılıktan mağdur oldu.<br />
En çok iş yerinde ayrımcılık sözkonusu. Irkçı saldırıya uğrayan Müslümanların çoğu yetkililere güvenmediği için durumu şikâyet edemiyor. Türkler, ırkçı saldırıları polise en az rapor eden grupta yer alıyor. ABTHA, AB’yi ayrımcılıkla mücadeleye ve hak arayamayan mağdurları bilinçlendirmeye çağırdı. ABTHA Müdürü Morten Kjaerum, “İşe alımlarda ayrımcılığın yüksek olması çok kaygı verici,” dedi.<br />
Ayrıca ‘The Guardian’, 27 Mayıs 2009 günlü nüshasında yayınlanan, ‘Göçmen Karşıtı ve Avro-Fobik: Aşırı Sağ Partiler Popülist Dalga ile İlerliyor’ başlıklı yazısında Avrupa Parlamentosu seçimlerinde Avrupa’da aşırı sağın kaygı verici yükselişine dikkat çekerken; yine ABTHA raporuna göre her 10 yabancıdan biri kökeni nedeniyle saldırı ya da aşağılanmaya maruz kalıyor.<br />
Mesela Bulgaristan… Reuters ajansı, Bulgaristan’da ezici çoğunluğunu Türklerin oluşturduğu Müslümanların aşırı milliyetçi grupların ırkçı tutumları nedeniyle artan sorunlarla karşılaştığına dair özel haber yayımladı. ATAKA adlı aşırı sağcı partinin Türk ve Müslüman karşıtı politikalarına Avrupa Parlamentosu seçimi kampanyasında diğer sağ partilerin tutumlarının da sertleşmesi eklenirken, “komşuluk” denen, yüzyıllardır yan yana yaşama kültürünün çatırdamaya başladığı ileri sürüldü…<br />
Mesela İngiltere… Mesela Yunanistan… Mesela Fransa… Ya da Avrupa’nın tümü…<br />
Ama ille de İtalya!<br />
<br />
<b>İTALYA! BERLUSCONİ!</b><br />
<br />
Öncelikle gtörülmesi gerek: Halk desteğini yüzde 75.1 olarak açıklayıp Obama’yı solladığını ilan eden İtalya Başbakanı’nın doğruyu söylediğine dair işaret çok. Ama popülaritesinin Mussolini ile kıyaslanır duruma gelmesi İtalyan demokrasisi için hayra yorulmuyor!<br />
Tam da bu noktada “Bu bir yol ayrımı” diyor ‘Corriere della Sera’nın ‘Acı Zafer’ (15 Mayıs) başlıklı başyazısı: “Değerler ve siyasi anlamda bir yol ayrımı!”<br />
Ne için, neden, hangi yol ayrımı?.<br />
AB kurucularından büyük bir Avrupa ülkesinde, İkinci Dünya Savaşı yıllarından bu yana -şaka değil- ilk kez “zenofobi” yasalaşıyor.<br />
Türkçeye “yabancı düşmanlığı” olarak çevrilen “zenofobi”, aslında “yabancı korkusu” demek.<br />
“Zenofobi” ya da “yabancı korkusu”nun (kaçınılabilir/ kaçınılmaz) bir sonucudur “yabancı düşmanlığı”. Bire bir kendisi değil...<br />
Olay; “güvensizlik”, “huzursuzluk”, “endişe”, “irrasyonel korkularla” (başka deyişle ‘fobi’, bu durumda ‘zenofobi’ ile) başlar önce.<br />
Siyasilerce önlem alınmaz; siyasi rant ve popülizm için kullanılırsa, kör kör parmağım gözüne “düşmanlığa” dönüşür.<br />
İtalya, şimdi bu dönüşümü; “yabancı korkusundan” “yabancı düşmanlığına” geçişin dönüşümünü yaşıyor...<br />
Sağcı Berlusconi hükümeti, nüfusun yüzde 10’una ulaşan “yabancı göçünün” ülke çapında yarattığı “fobiyi”; faşist dönemin ırkçı yasalarını aratmayan bir “yabancı düşmanlığı yasası” çıkarmak için kullanıyor.[18]<br />
İşte örnekler…<br />
* İtalya’da sağcı koalisyon hükümetinin ortaklarından Kuzey Birliği Partisi’nin, 6-7 Haziran Avrupa Parlamentosu seçimleri için aday gösterdiği taksi şoförü ve yazar Raffaella Piccinni, Milano metrosunda Milanolulara özel bir vagon ayrılmasını önerdi. Öneri ayrıca göçmenler ve kadınların da kendilerine ayrılan vagonlarda seyahat etmelerini kapsıyor!<br />
* İtalya’nın Foggia kentinde yerel yönetim, göçmenlere ayrı otobüs tahsis etme ve bu aracın diğer kent sakinlerinin bindiğinden farklı rota izlemesi yönünde karar aldı. Karar, akıllara Güney Afrika’daki apartheid rejimi ve ABD’de siyahlara yönelik ayrımcı uygulamaları getirdi!<br />
* İtalya’da doktorlardan yasadışı göçmen olduklarından kuşkulandıkları kişileri yetkililere bildirmelerini öngören tasarı kaleme alındı!<br />
Bunların bir diğer “artı”sı da; “Mussolini’nin mirasçısı Ulusal İttifak’la birleşen ve siyasi tabanını faşist temeller üzerine inşa eden Berlusconi” gerçeği ve “sonuçları”…<br />
Evet Berlusconi, Benito Mussolini Kara Gömleklileri’nin devamı niteliğindeki Ulusal İttifak (Alleanza Nazionale-AN) grubuyla partisi Forza İtalya’yı birleştirdi. Ortaya Popolo della Liberta (Halkın Özgürlüğü Partisi-PDL) çıkarken birleşme için öngörülen üç günlük kutlamalara 3 milyon avro ayrıldı. Böylece Başbakan olduğu 1994 yılından beri radikal sağ ile işbirliğini sürdüren Silvio Berlusconi, bütün sağın mutlak lideri durumuna geldi!<br />
Ne dersiniz? Berlusconi bugünün AB’sini anlatmıyor mu?<br />
<br />
<b>AB’NİN GELECEK(SİZLİĞ)İ</b><br />
<br />
Bu somut verilerin ışığında AB’nin gelecek(sizliğ)i meselesine gelince…<br />
AB süreci bugüne kadar olumlu ekonomik koşullarda ilerlemişti; şimdi büyük bir mali krizle karşı karşıya. Birliğin geleceği bu ekonomik krizin etkilerine olduğu kadar, belki de daha çok, üye ülkelerin krize gösterecekleri tepkilere bağlı. Ya AB üyesi ülkeler safları sıklaştıracak ve birlik sürecini daha da derinleştirecekler ya da Birlik süreci çürümeye ve çökmeye başlayacak.<br />
AB ülkeleri, “bizim banka sistemimiz ABD krizinden etkilenmez” fantezisi dağılıp krizin ilk dalgası kıyılarına vurduğunda ‘Le Monde’un başlığı, “Chaque’un pour soi” (herkes kendi başının çaresine baksın) AB’nin “gerçeğini” hemen ortaya koydu. Ortada ne Brüksel ne AB üyelerinin post-modern (birleştirilmiş) egemenliğinden bir iz vardı. Herkes hemen kendi ulus devletinin kucağına sığınmaya başlıyordu. Kriz derinleşmeye devam ederken bu “bencil” havanın giderek zayıflamaya, üyelerin “zorunlu olarak” birlikte davranmanın, krize karşı ortak bir program geliştirmenin önemini kavramaya başladıkları görülüyor.<br />
AB duvarında ilk çatlağı İrlanda, diğer üye ülkelerin banka sistemini nasıl etkileyeceğine aldırmadan, kendi ülkesindeki bankaların mevduatlarını garanti altına alarak açtı. Bir ‘Financial Times’ yazarı İrlanda’nın tavrını, ortaçağda orduların muhasara ettikleri kentlerin içine mancınıkla vebalı ceset atmalarına benzetecekti. AB bankalarının mevduatlarının İrlanda’ya kaçarak diğer üye ülkelerin bankalarının içinin boşalması riski oluşunca, tedbir diğer ülkelerce de benimsendi. Bu sırada Almanya, FT yazarı Münchau’nun deyimiyle AB çapında hiçbir önemi olmayan Hypo Real Estate adlı bankayı, salt Almanya’nın siyasi gereksinimlerinden hareketle kurtarmaya kalkarak “fonlarını ziyan ediyor”, Fransa’nın önerdiği, AB çapında kurtarma paketini geri çeviriyor, mali kriz derinleşmeye devam ediyordu. Bu kez İzlanda, diğer AB ülkeleri üzerindeki etkilerine aldırmadan bankalarını devletleştirdi. İzlanda bankalarına bir milyar sterlinden fazla kamu parası kaptıran İngiltere, önce İzlanda’nın varlıklarını donduruyor sonra da ülkeye dava açıyordu.<br />
Nihayet İngiltere AB’nin en kapsamlı, iddialı kurtarma paketini açıkladığında, tepkiler hâlâ, “her ülke kendi sorunlarını bildiği gibi hâlletsin” olmaya, piyasalar da çökmeye devam ediyor… Krizin AB sürecini bir yol ayrımına getirdiği kesin…[19]<br />
“Yol ayrımı” AB için müphem bir gelecek(sizlik)!<br />
Çünkü ‘Financial Times’ın ekonomi editörü Martin Wolf’a göre, “Serbest piyasa modelinin hegemonyası artık geride kaldı. Bundan sonra ülkeler, modellerini kendi ulusal gereksinimlerine göre oluşturacaklar”. Bu da tabii ki küreselleşme denen olgunun geleceğini tehlikeye atıyor. Bu saptamalar, “devletin geri gelmesine” ilişkin yorumlarla da uyuşuyor.<br />
Ancak sorun şu ki devletlerin “geri gelişi”, şirket kurtarmalarından, devletleştirmelerin getirdiği mali yüklerden, ekonomik daralmanın getirdiği gelir kayıplarından dolayı, “devletin mali kriziyle” birlikte yaşanıyor. Dahası, devletler bu yeni döneme, bankalara yapılan mali transferlerden, krize giren emeklilik sistemlerinden, yönetici seçkinleri sarsan mali skandallardan, keskinleşen sınıf mücadelelerinden dolayı, meşruiyetlerini giderek zayıflatan dinamiklerle birlikte giriyorlar.<br />
Bu devletlerden, halk yararına, gelir dağılımını düzeltecek politikalar beklemek gerçekçi değil. Öyleyse AB süreci gibi projelerin, liberal demokrasi gibi rejimlerin geleceklerini belirsizleştiren eğilimler güçleniyor.[20]<br />
AB’yi (ve yapay kimliğini) bekleyen soru(n) da tam bu…<br />
<br />
<b>AB KİMLİĞİ</b><br />
<br />
New York-Bard College’de İnsan Hakları profesörü Ian Buruma’nın, “Avrupalı kimliği sağlam olmaktan çok uzak ve bölgesel çıkarları destekleyen AB, savaş sonrası dizginlemeye çalıştığı milliyetçi güçleri cesaretlendiriyor,”[21] sözleriyle işaret ettiği AB’nin birde kimlik sorunu var….<br />
Gerçekten de Elif Gençkal’ın işaret ettiği gibi, “Avrupa’nın mevcut sınırlarında gün geçtikçe etkisini arttıran dışlayıcı politikalar AB’nin genişleme sürecinde de kendisini gösteriyor. Birliğin üyelik için belirlediği Avrupa kimliği, demokratik statüler ve insan haklarına saygı şartlarının da belirsiz ve soyut karakterli olması, birliğin siyasi yaklaşımlarında sorun yaratıyor”ken; “Federal bir Avrupa ve bir Avrupa milleti oluşturma hayalimiz suya düştü,”[22] diye ekliyor Michel Rocard…<br />
AB, “ortak bir kimlik oluşturma” çabalarının devreye soktuğu bir polarizasyon ve fragmantasyonu yaşıyor…<br />
Bu da, “Yüzümüzün ve gözlerimizin rengi ne olursa olsun, göz yaşlarımızın rengi aynıdır,” diyen Afrika Atasözü unutan/ anlayamayan AB’nin “genişlemesi”nin önünü kesiyor!<br />
Örneğin ‘İç İçe Girişler: İslâm ve Avrupa’[23] başlıklı yapıtında iki medeniyetin birlikte yaşama sınırlarını ve isteklerini sorgulayan Nilüfer Göle, “Avrupa, İslâm karşısında kimlik arayışına düştü. Türkiye’nin AB’ye üyeliği etrafındaki tartışmalar bunu açığa çıkardı. Avrupa duygusal ve kimliğini kaybetmekten korkar hâle geldi,” diyor.<br />
<br />
<b>GENİŞLEME(ME!)</b><br />
<br />
Ferai Tınç’ın betimlemesiyle, “Avrupa genişleme yorgunu…”<br />
Sadece bu kadar mı? Elbette değil!<br />
Ne genişlemesi, bir genişlememeden; hatta birleşememe yanında dağılmadan söz etme zamanıdır artık!<br />
Üyelerden bazıları sorun yaşadıkları aday ülkelere birliğin kapısını aralamakta isteksiz<br />
Siyasi gözlemcilere göre Slovenya’nın Hırvatistan’ı, Yunanistan’ın Makedonya’yı, Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türkiye’yi bloke etmesi; Almanya, Fransa gibi AB’nin genişlemesine karşı olan ülkelerin de işine geliyor.<br />
2011 yılına kadar AB’nin 28. üyesi olmasına kesin gözüyle bakılan Hırvatistan’ın üyelik süreci de sürüncemeye girdi.<br />
Hırvatistan ile Slovenya arasındaki sınır sorununun çözümünde önümüzdeki birkaç hafta içinde ilerleme kaydedilemezse 2009 sonuna kadar sonuçlanması plânlanan Hırvatistan ile AB arasındaki müzakere süreci tamamlanamayacak…<br />
Evet, AB “genişleme(me)si” artık, “meli…”, “malı…” ekleriyle konuşuyor…<br />
<br />
<b>AB VE T.“C”’NİN KONUMU<br />
</b><br />
Bu tabloda ‘The Economist’, “İşi en zor olan AB adayı Türkiye”; Rusya Başbakanı Vladimir Putin’in Dış Politika Başdanışmanı Sergey Aleksandroviç Markov, “Türkiye’nin 15 yılda AB’ye üye olmasının mümkün görünmüyor,” derken; Peter Luff da ekliyor: “Türkiye’nin AB üyeliğinin kolay olmayacağı ortada”![24]<br />
Eklenecek fazla bir şey olmasa da sıralayalım!<br />
Siz bakmayın John Thornhill’in, “Pek çok açıdan Avrupalı sayılan ve hâlâ gelişmekte olan Türkiye’yle AB’nin daha fazla yakınlaşması iki tarafın da yararına,”[25] demesine…<br />
“Temenniler”in ötesindeki somut gerçek şu: Sarkozy’nin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliğine karşı kesin tavrı sürüyor.<br />
Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun, Türkiye-AB Ortaklık Konseyi için gittiği Brüksel’de basın ile sohbet ederken, AB ile ilişkiler konusunda hükümetin kararlılığını vurgulamış, bunun hükümet açısından geri dönülmez bir süreç olduğunu belirterek, “Türkiye’nin AB süreci, müzakerelerle birlikte yürüyen ve tek yönlü bir süreç. Ne geri dönüşü ne sağa veya sola çıkışı var,” dese de; anketler, Fransız seçmenin üçte ikisinin Türkiye’nin AB üyeliğine karşı olduğunu ortaya koydu. ‘OpinionWay’in 5 bin 79 kişiyle yaptığı ankete göre, Fransız seçmenlerin yüzde 67’si Türkiye’nin AB üyeliğine karşı. Destek verenlerin oranı yüzde 30, karasızların oranı yüzde 3![26]<br />
Siz boşverin Hırvatistan Cumhurbaşkanı Stjepan Mesic’in, “Coğrafi olarak söylemem gerekirse Türkiye Avrupa bölgesine aittir. Ayrıca Türkiye’yi tam üyeliğe almak AB’nin de Türkiye’nin de çıkarınadır. Ama bu daha çok AB’nin çıkarına hizmet eder,” diyen diplomatlığına; Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy ile Almanya Başbakanı Merkel, 4 Haziran 2009’da başlayan Avrupa Parlamentosu seçimleri öncesinde, Fransız ve Alman gazetelerinde yayımlanan ortak bir metinde, “AB’nin sınırlara ihtiyacı var. Sınırsız genişleme mümkün değil,” dediler!<br />
Kimse gerçeği eğip, bükerek “karşılıksız hayalleri” için estetize etmeye kalkışmasın!<br />
Daha geçenlerde AB Komisyonu Başkan Yardımcısı, Türkiye’nin AB’ye üye olmasının sanıldığından uzun süreceğini, müzakere sürecinin 6 yıl içinde sona ermesini beklemediğini söyledi.<br />
AB Komisyonu Başkan Yardımcısı Günther Verheugen, Türkiye’nin bir gün AB’ye üye olacağını, ancak bunun düşünüldüğünden uzun sürebileceğini, müzakere sürecinin 2015’te sona ermesinden umut kestiğini söyledi.<br />
Verheugen, ‘Hamburger Abendblatt’ gazetesinin internet sayfasına yaptığı açıklamada, Türkiye’yle sürdürülen AB üyelik müzakerelerinin tam üyelik hedefiyle sürdürüldüğünü belirterek, “Türkiye’nin günün birinde AB’ye üye olacağını düşünüyorum, ancak bu düşünüldüğünden uzun sürebilir. Müzakere sürecinin 2015 yılında sona ereceği umudunu artık taşımıyorum,” dedi!<br />
Buraya dikkat!<br />
Hayır bitmedi! Dahası da var: Sarkozy’nin partisi, iktidardaki Halk Hareketi Birliği’nin (UMP) Genel Sekreteri Xavier Bertrand, “Türkiye’nin AB üyeliğine kısa, orta ve uzun dönemde karşıyız” dediği ‘France 2’ televizyon kanalına açıklamasında Türkiye’nin AB üyeliği konusunda partisinin tavrının çok açık olduğunu ifade eden UMP Genel Sekreteri Bertrand, “AB’nin Irak ve İran ile sınırları olmasını istemiyoruz. Türkiye’ye ‘imtiyazlı ortaklık’ verilmesini istiyoruz,” diye ekledi!<br />
Hayır bitmedi! Dahası da var: “Türkiye, 90 milyon Müslüman demek. Türkiye’nin nüfusu, 90 milyondur. Buna Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan’ı ekleyin. Türkiler de bir yüz milyon olduğuna göre, etti mi size 190 milyon! Türkiye’ye AB kapısı açtığınızda, bu ülkeler de içimize sızacak. Türkiye’nin AB’ye girmesi, 190 milyon Türk’ün Avrupa’yı basması anlamına gelecek...”<br />
“Türklerin nüfusu”, Avrupa’da böyle açık arttırmaya çıkarılmış durumda! Haziranın ilk haftasındaki Avrupa Parlamentosu seçimlerinde oy isteyen Avrupa sağındaki -bazı ülkelerde buna merkez sağ dahil- ne kadar parti varsa, “Türk korkusunu” kullanıyor ve bunu bayrak ediniyor.<br />
Bazıları korkuyu daha etkili hâle getirmek için; Türkiye’nin mevcut nüfusunu yeterli bulmayarak, bunu ‘90 milyona’ yuvarlıyor. Bu da yetmiyor. İşin içine Türkileri katıyorlar ve sayıları şişire şişire 190 milyona çıkarıyorlar. Bu, koca Rusya’nın nüfusundan büyük bir rakam ifade ediyor.<br />
İtalya’nın “aşırı sağ partisi” ‘Forza Nuova’dan Roberto Fiore, Rai-3’ün “Basın Konferansı” isimli programına “Avrupa Parlamentosu” seçimleri bağlamında konuk olduğunda aynen bunları söyledi! [27]<br />
Ve Kıbrıs’tan Kürtler’e ya da Ermeni meselesine uzanan güzergâhta hâlâ T.“C”nin AB üyeliği mi!<br />
Dedikleri yetmiyor mu? Daha ne söylesinler?!<br />
<br />
<b>TÜRK(İYE) SİYASET(SİZLİĞ)İNİN “BUGÜNÜ”<br />
</b><br />
T.“C”nin, AB’de bir yeri ve geleceği yok!<br />
Her ne kadar T.“C” kendine “stratejik konum”, “alan” vs… söylenceleriyle bir yer açmaya kalkışsa da bu “beyhude bir çırpınış”!<br />
Konuya ilişkin olarak Bahçeşehir Üniversitesi AB Bölüm Başkanı Dr. Cengiz Aktar, “Türkiye boyunu aşan işlere girişiyor” vurgusuyla ekliyor: “Davutoğlu’nun yaklaşımı şu: AB’ye dişimizi gösterip Ortadoğu ve dünyada ne kadar güçlü bir ülke olduğumuzu yansıtırsak, AB bizi üye almak mecburiyetinde kalacak. Bu son derece sıkıntılı ve gerçeklerden uzak bir yaklaşım”!<br />
Tam da bu noktada Züheyr Macid’in, “Türkler yeni dışişleri bakanları Ahmet Davutoğlu’na ‘Türkiye’nin Kissinger’i gibi isimler taktılar; Davutoğlu’nun bu göreve atanmasındaki mesaj Arap-İslâm dünyasına, NATO’ya ve okyanuslar ötesine de ulaştı. Zira Türkiye’nin ‘Osmanlı cübbesi’ giyen bir dışişleri bakanı oldu. Mercidabık’ta Memluklularla yaptıkları savaş sonrası doğuya giren Osmanlı geri dönüyor,”[28] saptaması yerli yerine oturuyor.<br />
‘Stratejik ve Uluslararası Araştırmalar Merkezi’nin (CSIS), Türkiye-ABD ilişkilerine yönelik ‘Türkiye’nin Değişen Dinamikleri’ başlıklı raporunda, Türkiye’nin belirsiz bir geçiş dönemine girdiğini vurguladığı bir süreçte, T.“C”nin ABD patentli Yeni Osmanlıcılık eğilimi güçlenirken; AB’ye ilgisi de geriliyor.<br />
Ancak söz konusu yöneliş Özdem Sanberk’in, “Türkiye’nin bir başka özelliği de, tarihin akışını değiştirebilen birkaç büyük imparatorluktan birinin doğrudan mirasçısı olmasıdır. Bu emperyal geçmiş, beraberinde dış politikasına da yansıyan parametreler ve davranış kodları getiriyor. Osmanlı imparatorluğu Avrupa’da 500 yıldan fazla hüküm sürdü. İmparatorluğun son 200 yılı, Cumhuriyet’in de fikri, felsefi ve siyasi temellerinin atıldığı dönemdir. Buna mukabil, ‘Doğu’lu kimliği de olan bir imparatorluğun mirasçısı olma vasfını da taşıdığı için arkasındaki, tarihi, kültürel ve beşeri derinlik, diğer Avrupa ülkelerinden farklı avantajları, fakat sorunları da aynı anda yaşayan bir Avrupa devleti olması sonucunu da doğurmuştur. (…) Türkiye’nin eski Osmanlı hinterlandında aktif bir dış politika gütmesi doğal,” formülasyonundaki üzere, enerji dolayımıyla AB’ye pazarlanmaya kalkışılsa da, kimi tereddütlere karşın alıcı bulamıyor!<br />
Bu koordinatlar da Felice Dassetto, açık açık, “Kendisini siyasi bütün olarak da gören AB’nin, farklı bir uygarlığa ait olan Türkiye’yi sadece jeopolitik nedenlerle kabul etmesi anlamsız,”[29] diyerek meseleyi yerli yerine oturtuyor…<br />
Kabul edin ya da etmeyin; Nejat Eslen’in, “Türkiye jeopolitik eksen kayması yaşıyor, giderek Ortadoğululaşıyor,” gerçeğini dillendirdiği tabloda; Şlomo Ben-Ami’nin şu saptaması ise, gerçeği kavramamıza yardımcı oluyor: “Türkiye’nin Batı’yla Doğu arasında yaşadığı hiç çözülmeyen kimlik karmaşası bugün stratejik ittifaklarını sarsıyor, bölgesel ve küresel rolünü yeniden şekillendiriyor.”[30]<br />
<br />
<b>AB’YE KARŞI “TUTUM(LAR)”<br />
</b><br />
Çok değil, bir süre önce coğrafyamızda, -Walter Lipman’ın, “Herkes aynı düşünüyorsa, hiç kimse fazla bir şey düşünmüyor demektir,” sözünü doğrularcasına- AB’ci olmamak “şaşırtıcı”ydı; şimdi değil!<br />
Ancak yine de, Deniz Kavukçuoğlu gibi, “AB’nin, çeşitli ülkelerin sermaye gruplarını buluşturan, Avrupa kapitalizmine siyasal/hukuksal ortak çatı oluşturan bir yanı vardır, fakat aynı zamanda da emeğin bütünleşmesine, halkların birliğine de siyasal/hukuksal olanaklar sağlamaktadır. Dolayısıyla sosyalistler açısından baştan ve mutlaka reddedilmesi gereken bir proje olarak görülmemelidir. Tartışalım, derim,” diyenler de yok değil!<br />
Aslında bu tutum; yani AB yanlısı “modernizasyon” açmazının bir ucu CHP’ye; evet, evet CHP’ye… Öteki ucu da “sivil toplumcu” liberalliğe uzanır…<br />
Bunda şaşırtıcı olan hiçbir şey yok…<br />
İki “ayrı uç” gibi görünen aslında aynı/benzer şeydir!<br />
Onları son kertede aynılaştırıp/benzerleştiren sürdürülemez kapitalizm ile koparılmaz göbek bağlarıdır…<br />
İşte bunun için sürdürülemez kapitalizm şahısında AB’ye karşı; bir İtalyan Atasözündeki üzere, “Olanaksızı isteyerek olası en iyiyi elde ederiz,” diyen itiraz/ isyan büyürken; CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen, “CHP AB’ye karşı değildir,” derken; ‘Çivisi Çıkmış Dünya’ başlıklı kitabında Amin Maalouf da ekler: “AB gerçeğe dönüşen bir ütopya olarak örnek bir laboratuvar değeri taşımaktadır. Nefretleri, çatışmaları, yüzyıllık düşmanlıkları geride bırakıp önce altı, sonra on iki ya da on beş, sonra da otuz ulus için ortak bir yaşam kurmakla uğraşmak... Birçok etnik yurttan hareketle, etik bir yurdun doğması için çalışmak... İşte budur benim dileğim...”<br />
Aslı sorulursa; yok birbirlerinden farkları…<br />
“İyi de ne” mi?<br />
Georg Büchner’in, “Gözlerini yukarıya çevir ve seni ezen, ancak senden emdiği kan ve isteksizce verdiğin kolların kadar güçlü olan o ufak çete kaç kişidir say”; Gabriel García Márquez’in, “Kendini çok zorlama çünkü en güzel şeyler, onları en az beklediğimizde olur”; bir Aborijin Atasözü’nün, “Gözlerini güneşte tutarsan hep, gölgeyi görmezsin hiç,” uyarılarını anımsamak ve toplumsallaştırarak “11. Tez”deki üzere hayata geçirmek…<br />
Kolay değil… Ancak, 2009 seçimler ardından Avrupa Parlamentosu’nun 6’da biri ya ırkçı ya da AB karşıtıyken; mümkün ve gerekli olan sadece ve sadece bu!<br />
<br />
<i>10 Haziran 2009 18:11:20, Ankara</i>.<br />
<br />
<b>N O T L A R<br />
</b>[*] <b><a href="http://turkiye-ab.blogspot.com/">http://turkiye-ab.blogspot.com</a> internet blogunun soruları için hazırlandı.</b><br />
[1] John Lennon.<br />
[2] “Avrupa Sağa Kırdı”, Radikal, 9 Haziran 2009, s.1-16.<br />
[3] Aslı Kayabal, “Avrupa Set Çekti”, Cumhuriyet, Radikal, 9 Haziran 2009, s.1-13.<br />
[4] Paul Krugman, “AB Krizin Akıntısıyla Sürükleniyor”, The New York Times, 16 Mart 2009.<br />
[5] M. Akyol, “Krize Karşı Direniş Şekilleniyor (mu?)”, Yol, No:16, Bahar 2009, s.23.<br />
[6] Ergin Yıldızoğlu, “Bu Sırada Avrupa Birliği’nde... (II)”, Cumhuriyet, 18 Şubat 2009, s.4.<br />
[7] Steven Erlanger, “Avrupa’nın Zirvesinde Güç Yarışı”, International Herald Tribune, 14-15 Şubat 2009.<br />
[8] Eirikur Bergmann, “İzlanda Milliyetçiliği AB’nin Ağına Takılıyor”, The Guardian, 3 Aralık 2008.<br />
[9] Herfried Münkler, “Avrupalı Hayalcilere Uyan Çağrısı”, Frankfurter Rundschau, 19 Haziran 2008.<br />
[10] Hüseyin Baş, “Sarkozy’nin Bir Yılı...”, Cumhuriyet, 12 Mayıs 2008, s.10.<br />
[11] Philippe Marliere, “Sarkozy Fransa’nın Teslim Bayrağı”, The Guardian, 9 Ocak 2008.<br />
[12] “Sırbistan’a ‘Kosova Rüşveti’...”, Radikal, 15 Aralık 2007, s.12.<br />
[13] Mesut Gülmez, “AB’yle Sendikal Diyalog: Başlık Açmazsanız, Değişiklik Yapmam...”, Radikal, 1 Haziran 2009, s.15.<br />
[14] Eduardo Galeano, “Savaşlar Yalan Söyleyerek Satılır”, La Jornada, Meksika, 3 Ocak 2008.<br />
[15] Necdet Adabağ, “Küreselleşen Dünyada... Ruhban Hükümdarlıkları”, Cumhuriyet Strateji, Yıl:4, No:190, 18 Şubat 2008, s.14-15.<br />
[16] “Papa: Dine Dönün”, Cumhuriyet, 23 Mart 2009, s.11.<br />
[17] “Papa’dan ‘Şeytan Çıkarma’ Timi”, Sabah, 30 Aralık 2007, s.6.<br />
[18] Nilgün Cerrahoğlu, “İtalya’da Irkçı Tırmanış”, Cumhuriyet, 16 Mayıs 2009, s.13.<br />
[19] Ergin Yıldızoğlu, “Avrupa Birliği Süreci Bir ‘Yol Ayrımında’…”, Cumhuriyet, 15 Ekim 2008, s.4.<br />
[20] Ergin Yıldızoğlu, “Dün Dünle Birlikte Gitti...”, Cumhuriyet, 1 Haziran 2009, s.13.<br />
[21] Ian Buruma, “Belçika Tüm Kıtaya Alarm Veriyor”, The Guardian, 7 Ağustos 2008.<br />
[22] Michel Rocard, “Türkiye’yi Tam da Müslüman Olduğu İçin AB’ye Alalım!”, Libération, 3 Haziran 2009.<br />
[23] Nilüfer Göle, İç İçe Girişler: İslâm ve Avrupa, Metis Yay., 2009.<br />
[24] Peter Luff, “AB Türkiye’ye Açık Kalmalı”, The Guardian, 30 Haziran 2008.<br />
[25] John Thornhill, “Türkiye’nin AB Rüyası Bitmemeli”, Financial Times, 27 Nisan 2008.<br />
[26] “Fransızların Üçte İkisi Türkiye’ye Karşı”, Radikal, 14 Mayıs 2009, s.16.<br />
[27] Nilgün Cerrahoğlu, “Avrupa’nın Truva Atı”, Cumhuriyet, 30 Mayıs 2009, s.11.<br />
[28] Züheyr Macid, “Osmanlı Ortadoğu’ya Dönüyor”, Vatan, 5 Mayıs 2009.<br />
[29] Felice Dassetto, “Türkiye’yle AB’nin Yolları Ayrı”, La Libre. Be., 20 Nisan 2009.<br />
[30] Şlomo Ben-Ami, “Türk Dış Politikası Kimlik Arayışında”, The Daily Star, 5 Mart 2009.</div><br />
<div align="left"><b>Röportör: </b>Teşekkür ederiz.</div><br />
<br />
<div align="left"></div><br />
<br />
<div align="center"><b>***Röportaj sonu***</b></div></div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-59893201315009856562009-06-03T20:04:00.005+03:002011-07-15T15:22:52.635+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri VII<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-6SI1mk_GXhCZuGn7ShGGEI69eN2EGDgKYiFRaIPBE9IAfbrdrWtqd9P6wyIkM_1n2y8YI93lqtQAi9uP2vFIxvWk_H18qEtMY-4lPhmHFRFSMdVo4hZOewa8l6b4zskVc1PIyMK3ds92/s1600-h/EU_mascotte_Esli_Kodra_web.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148688150212722" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi-6SI1mk_GXhCZuGn7ShGGEI69eN2EGDgKYiFRaIPBE9IAfbrdrWtqd9P6wyIkM_1n2y8YI93lqtQAi9uP2vFIxvWk_H18qEtMY-4lPhmHFRFSMdVo4hZOewa8l6b4zskVc1PIyMK3ds92/s320/EU_mascotte_Esli_Kodra_web.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 248px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatV_jwR2I/AAAAAAAABl4/G2iVCM-1dO0/s1600-h/D4908EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148601271928674" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatV_jwR2I/AAAAAAAABl4/G2iVCM-1dO0/s320/D4908EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 229px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a name='more'></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVzX8yVI/AAAAAAAABlw/KynoEc9j71Q/s1600-h/D4208EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148598001191250" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVzX8yVI/AAAAAAAABlw/KynoEc9j71Q/s320/D4208EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 244px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVsjJbpI/AAAAAAAABlo/cfkvUSttXpo/s1600-h/D4008EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148596169109138" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVsjJbpI/AAAAAAAABlo/cfkvUSttXpo/s320/D4008EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVexGOuI/AAAAAAAABlg/VBScE25_Wbg/s1600-h/D3508EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148592469523170" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVexGOuI/AAAAAAAABlg/VBScE25_Wbg/s320/D3508EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 261px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVE92BEI/AAAAAAAABlY/uFdHO3DV_dY/s1600-h/D3406EU1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148585543664706" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatVE92BEI/AAAAAAAABlY/uFdHO3DV_dY/s320/D3406EU1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 225px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6w79xJt2xmNdWcIqpgzgopCGyNhvsHJc4bh-wM7gpg8a7vMOsEqqMlKZPBtJW-cIdhDYo9G92Z3UxGFc04JrUsGSVXFJmhAOw-PeqhVn0AzhPZkeriY1fIjVDnN64o-Lz47AjRfMMmQ3w/s1600-h/D2608EU1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148407837452114" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6w79xJt2xmNdWcIqpgzgopCGyNhvsHJc4bh-wM7gpg8a7vMOsEqqMlKZPBtJW-cIdhDYo9G92Z3UxGFc04JrUsGSVXFJmhAOw-PeqhVn0AzhPZkeriY1fIjVDnN64o-Lz47AjRfMMmQ3w/s320/D2608EU1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 247px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTsO_Zx1YnclaZJNf0NiGJNpdMOBWH5_qhodzHDTvxSXKv_VIFZtNETKyw-C8oRJXlUFTQe-QBygA0gl3q9O_xY_LGZzXtlAyR__1NlGoRxmLbEZOmgQouhuA59iFRFiVlq6pftVBIJT-u/s1600-h/D2208EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148399574983890" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjTsO_Zx1YnclaZJNf0NiGJNpdMOBWH5_qhodzHDTvxSXKv_VIFZtNETKyw-C8oRJXlUFTQe-QBygA0gl3q9O_xY_LGZzXtlAyR__1NlGoRxmLbEZOmgQouhuA59iFRFiVlq6pftVBIJT-u/s320/D2208EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 242px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKdaky2I/AAAAAAAABlA/myOZ_M04cTQ/s1600-h/D1809EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148403128060770" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKdaky2I/AAAAAAAABlA/myOZ_M04cTQ/s320/D1809EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 258px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKHtaLNI/AAAAAAAABk4/FG2Nq6adLcM/s1600-h/D1609EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148397301476562" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKHtaLNI/AAAAAAAABk4/FG2Nq6adLcM/s320/D1609EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 233px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKE9mcKI/AAAAAAAABkw/xZLJBHooRro/s1600-h/D0909EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5343148396564082850" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiatKE9mcKI/AAAAAAAABkw/xZLJBHooRro/s320/D0909EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 230px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
Türkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Yukarıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-59545240299135187692009-05-31T16:04:00.010+03:002011-07-15T15:23:06.233+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri VI<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB-Xo76NI/AAAAAAAABj4/yjeTECS5axw/s1600-h/thumb_20090309eneuropacongres.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341975016512415954" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB-Xo76NI/AAAAAAAABj4/yjeTECS5axw/s320/thumb_20090309eneuropacongres.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 219px;" /></a><br />
<a name='more'></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQnAd4MV-ODiGv4ZUVPyZhsOVeCTYu4povK-JS0Q5fauGKKbB9wCoKeDAVBpJuZGaObgo2oVRW0VlTOhA8tT6B8t3p81rcEKskuLCDTZauMshgDZihbh_toV7BJbeJXACSbaQFGcssbayu/s1600-h/sl14146.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974887575361842" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiQnAd4MV-ODiGv4ZUVPyZhsOVeCTYu4povK-JS0Q5fauGKKbB9wCoKeDAVBpJuZGaObgo2oVRW0VlTOhA8tT6B8t3p81rcEKskuLCDTZauMshgDZihbh_toV7BJbeJXACSbaQFGcssbayu/s320/sl14146.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 243px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2ux4-eI/AAAAAAAABjo/mMxGxU0KsiQ/s1600-h/Poster+Award.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974885285034466" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2ux4-eI/AAAAAAAABjo/mMxGxU0KsiQ/s320/Poster+Award.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 222px;" /></a><br />
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2Pe2n8I/AAAAAAAABjY/jYJLWR8wYgA/s1600-h/PIS385.300.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974876883689410" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2Pe2n8I/AAAAAAAABjY/jYJLWR8wYgA/s320/PIS385.300.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2MvoczI/AAAAAAAABjQ/EEMq3MyzUEA/s1600-h/p_05605_o.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974876148757298" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKB2MvoczI/AAAAAAAABjQ/EEMq3MyzUEA/s320/p_05605_o.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 250px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBmSgl2bI/AAAAAAAABjI/2sWmPDnzm_g/s1600-h/Nouveleuroturc-93a54.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974602818378162" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBmSgl2bI/AAAAAAAABjI/2sWmPDnzm_g/s320/Nouveleuroturc-93a54.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 317px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBmABUfjI/AAAAAAAABjA/mxAeaZpWgFk/s1600-h/komaryd5.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974597855378994" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBmABUfjI/AAAAAAAABjA/mxAeaZpWgFk/s320/komaryd5.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 244px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZpFaHdFkpg0y6RQUKn_ZUaafsLULSuoJTHSEWWdL6f1abTwxpzsD_udIpLrlAc8BRaFHP0JcTln_9EeBsWg5FUhO8M-9WWN2EosyKoljAlvCzOGf6av40UPCQ0R6gJaXyp0qUmaIw6pNl/s1600-h/humoral25wb1sg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974593732499618" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjZpFaHdFkpg0y6RQUKn_ZUaafsLULSuoJTHSEWWdL6f1abTwxpzsD_udIpLrlAc8BRaFHP0JcTln_9EeBsWg5FUhO8M-9WWN2EosyKoljAlvCzOGf6av40UPCQ0R6gJaXyp0qUmaIw6pNl/s320/humoral25wb1sg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 230px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHwLRLQ389JW_jV5J7zvBHZCFiNdDTqqn8-0vqNg71lKsYte_bhiiee5F4YtAaBgK2oMFOTRnu_FMIOzVzTzLO6XT8lCvcwD0wc0vOfhgpOWcFEn3wynpt2QFGeSVa_apIahChVtwvSeSt/s1600-h/fft5_mf177741.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974595871888258" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgHwLRLQ389JW_jV5J7zvBHZCFiNdDTqqn8-0vqNg71lKsYte_bhiiee5F4YtAaBgK2oMFOTRnu_FMIOzVzTzLO6XT8lCvcwD0wc0vOfhgpOWcFEn3wynpt2QFGeSVa_apIahChVtwvSeSt/s320/fft5_mf177741.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 293px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBlotYQ9I/AAAAAAAABio/yGisNsCC75w/s1600-h/eutreatyb-793990.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974591597724626" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBlotYQ9I/AAAAAAAABio/yGisNsCC75w/s320/eutreatyb-793990.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 235px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNwywUJ55Sw8rkN-hWvnYQ1JKYjSL29Vavk8d94D5PAhXlvGLhv-F-CLmewYtUnbcTl9ztLnJLLEgdJjqrgXs6vaPVbY8RXFm2sLB3Z64vflwEZwpoDHG3Wt_gwhTXRXnbRte25EW92F13/s1600-h/Eu-Jack.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974328545327250" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgNwywUJ55Sw8rkN-hWvnYQ1JKYjSL29Vavk8d94D5PAhXlvGLhv-F-CLmewYtUnbcTl9ztLnJLLEgdJjqrgXs6vaPVbY8RXFm2sLB3Z64vflwEZwpoDHG3Wt_gwhTXRXnbRte25EW92F13/s320/Eu-Jack.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 268px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBWRuoqQI/AAAAAAAABiY/eQ1Jv3SEcI4/s1600-h/eu11.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974327730940162" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBWRuoqQI/AAAAAAAABiY/eQ1Jv3SEcI4/s320/eu11.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDwUpYbzj3ZPDTiemQku0y5zx2Gn_A4tcOrEulUyPVKb8GUXpdLZvWEf46D3XEneaMSoOWLo-6q0v5s2HC_FolQXaeYdt4kUbSnxnTo3xjJrGjUlN4x1cD6sd83AeXw0OnwlOpF-fAXuC0/s1600-h/eu.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974323357604978" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgDwUpYbzj3ZPDTiemQku0y5zx2Gn_A4tcOrEulUyPVKb8GUXpdLZvWEf46D3XEneaMSoOWLo-6q0v5s2HC_FolQXaeYdt4kUbSnxnTo3xjJrGjUlN4x1cD6sd83AeXw0OnwlOpF-fAXuC0/s320/eu.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 225px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIHy0I30QoUHyGV5bcfTugBmwp5kloEREzWYZDJxW96HgUakhJCKvZVRaFdIlnJgV_QzPvrYSTcg9OFCFC-sjipj6egNH32p1yX1FOYyOvx-nYgXI_7_9UPxHy7rrMKmLE2FtooEGcATZb/s1600-h/duraorodrigofv1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974325469170898" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIHy0I30QoUHyGV5bcfTugBmwp5kloEREzWYZDJxW96HgUakhJCKvZVRaFdIlnJgV_QzPvrYSTcg9OFCFC-sjipj6egNH32p1yX1FOYyOvx-nYgXI_7_9UPxHy7rrMKmLE2FtooEGcATZb/s320/duraorodrigofv1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 227px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBVyKRGLI/AAAAAAAABiA/kWRmXkPFsMg/s1600-h/D1806LD1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974319256901810" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBVyKRGLI/AAAAAAAABiA/kWRmXkPFsMg/s320/D1806LD1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBKPQRekI/AAAAAAAABh4/otCpxn_VU_M/s1600-h/D0409EU0.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974120908290626" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBKPQRekI/AAAAAAAABh4/otCpxn_VU_M/s320/D0409EU0.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJ45Qi1I/AAAAAAAABhw/VoR7PQUpEuQ/s1600-h/c.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974114906180434" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJ45Qi1I/AAAAAAAABhw/VoR7PQUpEuQ/s320/c.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 259px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJumW6zI/AAAAAAAABho/AJUX74ZzIpU/s1600-h/BabelEU.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974112142551858" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJumW6zI/AAAAAAAABho/AJUX74ZzIpU/s320/BabelEU.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 253px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJacQPSI/AAAAAAAABhg/ny-BNJPYcnM/s1600-h/anti_eu_puke_shirts_postcard-p239713831865593102trah_210.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974106731461922" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJacQPSI/AAAAAAAABhg/ny-BNJPYcnM/s320/anti_eu_puke_shirts_postcard-p239713831865593102trah_210.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 178px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 178px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJMcnGiI/AAAAAAAABhY/bbXKXO2EYJE/s1600-h/AByekosant%25FCrk.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341974102974863906" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKBJMcnGiI/AAAAAAAABhY/bbXKXO2EYJE/s320/AByekosant%25FCrk.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 238px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA1CzoaJI/AAAAAAAABhQ/p25VT5dOHoY/s1600-h/ab_2020c.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973756789680274" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA1CzoaJI/AAAAAAAABhQ/p25VT5dOHoY/s320/ab_2020c.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 250px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0wxBIPI/AAAAAAAABhI/oNhajqxG2Rg/s1600-h/ab.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973751946879218" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0wxBIPI/AAAAAAAABhI/oNhajqxG2Rg/s320/ab.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 115px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 134px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0ucOIxI/AAAAAAAABhA/mpVCkgTfSI4/s1600-h/891ccc92-9ed2-11dd-98bd-000077b07658.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973751322780434" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0ucOIxI/AAAAAAAABhA/mpVCkgTfSI4/s320/891ccc92-9ed2-11dd-98bd-000077b07658.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 187px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0XW_D3I/AAAAAAAABg4/qMgHGreWQS4/s1600-h/607.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973745126805362" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0XW_D3I/AAAAAAAABg4/qMgHGreWQS4/s320/607.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 116px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 151px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0ZQb3PI/AAAAAAAABgw/jRu2bsJlD0s/s1600-h/183.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973745636203762" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKA0ZQb3PI/AAAAAAAABgw/jRu2bsJlD0s/s320/183.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKApZzJdmI/AAAAAAAABgo/wXeu6SYAlgs/s1600-h/135.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973556803237474" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKApZzJdmI/AAAAAAAABgo/wXeu6SYAlgs/s320/135.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 232px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhI0pT84r-tHtJ8iZzpuRqzaGv6fGo1ZqDH-hZOo_DInvvIh9XI2kwhIjmLZVfgonduWkNiFrdUAoa4LUFihMVuCvphjk_j6cKVxJv1DODebJD1gaamXPcErcJ6zAAgZLWpQxWbfZ-4yIMJ/s1600-h/93.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973551474318594" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhI0pT84r-tHtJ8iZzpuRqzaGv6fGo1ZqDH-hZOo_DInvvIh9XI2kwhIjmLZVfgonduWkNiFrdUAoa4LUFihMVuCvphjk_j6cKVxJv1DODebJD1gaamXPcErcJ6zAAgZLWpQxWbfZ-4yIMJ/s320/93.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 242px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj810YVb-9q7GY50fZ3c9bhBeYEyGqowwsBOKbS3NHoNaj1VeRsF8tbvQzhQ4r8_ItjJJ3ED2jgs9NDc38mI6A2_cY5BowlWq6cL2KRvMFqJPA1lRUsRf8N66pyre2rCLvg7Oq69gYVzjkh/s1600-h/11.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973545595135154" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj810YVb-9q7GY50fZ3c9bhBeYEyGqowwsBOKbS3NHoNaj1VeRsF8tbvQzhQ4r8_ItjJJ3ED2jgs9NDc38mI6A2_cY5BowlWq6cL2KRvMFqJPA1lRUsRf8N66pyre2rCLvg7Oq69gYVzjkh/s320/11.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 319px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFBCFCdOaU86yZcUxJDmnyd7lDjJypG9LVxL6Xtl9ClkWIASLeyjyfzwPtyyg-b5wGwuyw5OaMJUmpoNAMwwzd9jvLPFsz1TwLyk6xs2cUuiSfldRI66rq2DFahW-2lycjUAS8EM8AMMwn/s1600-h/10.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973549452684978" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgFBCFCdOaU86yZcUxJDmnyd7lDjJypG9LVxL6Xtl9ClkWIASLeyjyfzwPtyyg-b5wGwuyw5OaMJUmpoNAMwwzd9jvLPFsz1TwLyk6xs2cUuiSfldRI66rq2DFahW-2lycjUAS8EM8AMMwn/s320/10.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 123px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 114px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKAosPFPrI/AAAAAAAABgI/zC6eZseTANs/s1600-h/_45385098_jex_267453_de27-1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341973544572370610" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiKAosPFPrI/AAAAAAAABgI/zC6eZseTANs/s320/_45385098_jex_267453_de27-1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 180px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
Türkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Yukarıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-31312694548562413182009-05-31T14:42:00.005+03:002011-07-15T15:31:56.576+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri V<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8DHLvfG9PUR8jgRHsjsKO53iygcJxy8YvYJ5Xbj9tzW8gEGxg3Btqeax4YqNqBCFxgWVIO1ShE_eyweZEDOpHxldQI4PnAsVxQH3P1fhD7y1iM90HYkgAmBHx08-cZCus3iWVuLH3Vfzy/s1600-h/world-war-i-cartoon.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341953090229665346" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh8DHLvfG9PUR8jgRHsjsKO53iygcJxy8YvYJ5Xbj9tzW8gEGxg3Btqeax4YqNqBCFxgWVIO1ShE_eyweZEDOpHxldQI4PnAsVxQH3P1fhD7y1iM90HYkgAmBHx08-cZCus3iWVuLH3Vfzy/s320/world-war-i-cartoon.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 257px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDY3s6qUHemWF6YecOCBfclbJyhgiOKiOwUMTGprjWVnfTqyrniGxMYiAkzAg-WMPt7kFhsFk5Mf_3BVH4nZd7nWe1yulKmrTU7ElYvql25bC1RY_PDAQ52fxaSTQaJwDv3WsxQLjpuOT8/s1600-h/stars1000_8053b.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341953084856412722" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiDY3s6qUHemWF6YecOCBfclbJyhgiOKiOwUMTGprjWVnfTqyrniGxMYiAkzAg-WMPt7kFhsFk5Mf_3BVH4nZd7nWe1yulKmrTU7ElYvql25bC1RY_PDAQ52fxaSTQaJwDv3WsxQLjpuOT8/s320/stars1000_8053b.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 250px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a name='more'></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt50x4cOI/AAAAAAAABfw/A9HIp3oLZq4/s1600-h/slayt174gr.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952948202664162" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt50x4cOI/AAAAAAAABfw/A9HIp3oLZq4/s320/slayt174gr.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5wPM6PI/AAAAAAAABfo/mkA-Q6vt34w/s1600-h/oguz-eu.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952946983463154" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5wPM6PI/AAAAAAAABfo/mkA-Q6vt34w/s320/oguz-eu.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 220px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5nhh6aI/AAAAAAAABfg/-OAt5OAa34o/s1600-h/karikatur%286%29%5B1%5D.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952944644417954" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5nhh6aI/AAAAAAAABfg/-OAt5OAa34o/s320/karikatur%286%29%5B1%5D.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Jyt0sYCmYe1EV7KvNWSBPfQoz-sOh0gvi44fg44tqlS_rVOaE_dghntcTzFB-iHCUJL3pWmFX2sXxVL557Ief6y_M_H-SbzmowpI48JxkVUFpeAIGLil2mxp8_6xYHsZw4hmN0bCzQLl/s1600-h/ercan+akyol.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952938358144658" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh6Jyt0sYCmYe1EV7KvNWSBPfQoz-sOh0gvi44fg44tqlS_rVOaE_dghntcTzFB-iHCUJL3pWmFX2sXxVL557Ief6y_M_H-SbzmowpI48JxkVUFpeAIGLil2mxp8_6xYHsZw4hmN0bCzQLl/s320/ercan+akyol.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 238px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5GtBx4I/AAAAAAAABfQ/X-zqLmrAiyk/s1600-h/ckoc-ab-toplufoto-web.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952935834273666" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJt5GtBx4I/AAAAAAAABfQ/X-zqLmrAiyk/s320/ckoc-ab-toplufoto-web.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 213px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtf1xsdgI/AAAAAAAABfI/6U-w_Bgwklc/s1600-h/Cartoon+sans+cartouche-high+res.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952501793715714" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtf1xsdgI/AAAAAAAABfI/6U-w_Bgwklc/s320/Cartoon+sans+cartouche-high+res.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 210px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfvaeoqI/AAAAAAAABfA/aOYuH1f6qaI/s1600-h/babel.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952500085727906" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfvaeoqI/AAAAAAAABfA/aOYuH1f6qaI/s320/babel.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 270px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnpqwUJjmO_G09Ync7V6BqZS11c7OjZrpI89TjeGJusQch4C1hFrqozznN0G7qNjNIHb9yQzwv2m4uHnqPbLZLuwsmWaO67UO4h8hMO-o2XDa9bh_7fCLthIdLaASgzZzB6cvE6FPoOhEx/s1600-h/ab.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952495858928322" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjnpqwUJjmO_G09Ync7V6BqZS11c7OjZrpI89TjeGJusQch4C1hFrqozznN0G7qNjNIHb9yQzwv2m4uHnqPbLZLuwsmWaO67UO4h8hMO-o2XDa9bh_7fCLthIdLaASgzZzB6cvE6FPoOhEx/s320/ab.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 256px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfUoo-DI/AAAAAAAABew/sihpnyIhjRI/s1600-h/2005-05-05+European+farmers+subsidies+tariffs+450.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952492897368114" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfUoo-DI/AAAAAAAABew/sihpnyIhjRI/s320/2005-05-05+European+farmers+subsidies+tariffs+450.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 259px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfEw-CmI/AAAAAAAABeo/Y5pw1NKitSw/s1600-h/0703-rowson-eucartoon.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341952488637336162" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SiJtfEw-CmI/AAAAAAAABeo/Y5pw1NKitSw/s320/0703-rowson-eucartoon.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 227px;" /></a><br />
Türkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Yukarıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-58311350954081502502009-05-29T18:16:00.004+03:002011-07-15T15:27:59.634+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri IV<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_86qft6gI/AAAAAAAABeQ/7ZDu24ArJeQ/s1600-h/t.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265767854631426" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_86qft6gI/AAAAAAAABeQ/7ZDu24ArJeQ/s320/t.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 235px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCcR-X3w5wxxiXU-1Si9_QsSSp2ZPhyphenhyphenEo7UfbRUCdzBJW_L6_j6z_5dlh8zj4R2i-Mu_d7nGWm1_riWEXzkR5zVSIUUFpz5Pcpznp3RjPOxJc4W7liD_RLc7dyPvu5SWTMyA3UmbmF9LXj/s1600-h/KY_653532466642_1.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265764497041954" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjCcR-X3w5wxxiXU-1Si9_QsSSp2ZPhyphenhyphenEo7UfbRUCdzBJW_L6_j6z_5dlh8zj4R2i-Mu_d7nGWm1_riWEXzkR5zVSIUUFpz5Pcpznp3RjPOxJc4W7liD_RLc7dyPvu5SWTMyA3UmbmF9LXj/s320/KY_653532466642_1.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 238px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a name='more'></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipKqjKr9l7Xu1qN5eTqFxQ0oGE_u-h1e15o9nEtxGZT9sVWkRcMsR2KtalBRKd1oYx_nmhoO7V15_FWOeh5EtbMgvjp7tOcaVJ_9P5mZLT-liQqVsMOZXoxJRDmGSdl2WdH0NLdBM_4LbB/s1600-h/kapak15911tq4wq5.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265761210804370" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEipKqjKr9l7Xu1qN5eTqFxQ0oGE_u-h1e15o9nEtxGZT9sVWkRcMsR2KtalBRKd1oYx_nmhoO7V15_FWOeh5EtbMgvjp7tOcaVJ_9P5mZLT-liQqVsMOZXoxJRDmGSdl2WdH0NLdBM_4LbB/s320/kapak15911tq4wq5.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 306px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_86GWYUuI/AAAAAAAABd4/epVgqFGvQdI/s1600-h/ilhan%2Bdegirmenci-pes.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265758151791330" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_86GWYUuI/AAAAAAAABd4/epVgqFGvQdI/s320/ilhan%2Bdegirmenci-pes.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 233px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_852yP6zI/AAAAAAAABdw/mQjPJ1nLhH0/s1600-h/goc-cevahir%5B1%5D.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265753973713714" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_852yP6zI/AAAAAAAABdw/mQjPJ1nLhH0/s320/goc-cevahir%5B1%5D.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 224px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6zgSdEZ_tkjj-mElfKwBKGwC_T4GEYJN4pVMmE0TLBblzENdu7Fbz1qWdLy7AlQJKmIOG3Z6xQf-ZWxH_LEVNbTTXrYkhNri_GytRJJTTgGwJA9ELwa-l8LGD3srWbpCKI9OQiirnwwRK/s1600-h/Eurohac.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265589705677650" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEi6zgSdEZ_tkjj-mElfKwBKGwC_T4GEYJN4pVMmE0TLBblzENdu7Fbz1qWdLy7AlQJKmIOG3Z6xQf-ZWxH_LEVNbTTXrYkhNri_GytRJJTTgGwJA9ELwa-l8LGD3srWbpCKI9OQiirnwwRK/s320/Eurohac.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 309px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8wF1S7zI/AAAAAAAABdg/bFXjvPcyVEY/s1600-h/Avrupa%284%29.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265586214334258" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8wF1S7zI/AAAAAAAABdg/bFXjvPcyVEY/s320/Avrupa%284%29.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 182px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8wFZ0WQI/AAAAAAAABdY/uM53cloGOug/s1600-h/atapope.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265586099083522" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8wFZ0WQI/AAAAAAAABdY/uM53cloGOug/s320/atapope.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 239px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8v2NY2AI/AAAAAAAABdQ/tPse1s6v2Tw/s1600-h/AB%27YE+G%C4%B0R%C4%B0%C5%9E6.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265582020417538" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8v2NY2AI/AAAAAAAABdQ/tPse1s6v2Tw/s320/AB%27YE+G%C4%B0R%C4%B0%C5%9E6.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 230px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8v_60XfI/AAAAAAAABdI/1Mo_JbNTymc/s1600-h/ab03fa2.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265584626884082" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8v_60XfI/AAAAAAAABdI/1Mo_JbNTymc/s320/ab03fa2.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 234px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8nxirEQI/AAAAAAAABdA/iAgiE-UqA-0/s1600-h/2195847068_89653dc969.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265443328561410" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8nxirEQI/AAAAAAAABdA/iAgiE-UqA-0/s320/2195847068_89653dc969.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 244px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8iXwqxKI/AAAAAAAABc4/7bDkWNafjoc/s1600-h/2195060025_5e7dbfbc31.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265350508594338" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8iXwqxKI/AAAAAAAABc4/7bDkWNafjoc/s320/2195060025_5e7dbfbc31.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 242px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCAWXUoWecXMTdgzIc1hBl3miMgYcK_6prIb_GCaD4B2FFcEKDgTU4aSFlfwgQxKO7FCIKzDzz8esCp7htq7P1DNPFb1DsVwL_LJPNgAFsixX7-DQamA1Z8y7L3q8YSjucX-qHTbsf6n7c/s1600-h/156451565f.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265344640468210" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiCAWXUoWecXMTdgzIc1hBl3miMgYcK_6prIb_GCaD4B2FFcEKDgTU4aSFlfwgQxKO7FCIKzDzz8esCp7htq7P1DNPFb1DsVwL_LJPNgAFsixX7-DQamA1Z8y7L3q8YSjucX-qHTbsf6n7c/s320/156451565f.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 271px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIv_M_3lzzWwa9irkNcokNgCuTRt2QcOD9bsxY3VTttHyUNqzBSngsqGWLlZpmWrAr1hLyMWgBzT1w497h8vzKim0LqvtsPf9Y3PLM2h76XCnAWcafo8ESY9encF9RmwP2tXeGRCLaux-d/s1600-h/705_maxi.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265347394335074" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhIv_M_3lzzWwa9irkNcokNgCuTRt2QcOD9bsxY3VTttHyUNqzBSngsqGWLlZpmWrAr1hLyMWgBzT1w497h8vzKim0LqvtsPf9Y3PLM2h76XCnAWcafo8ESY9encF9RmwP2tXeGRCLaux-d/s320/705_maxi.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 219px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8h4HcsoI/AAAAAAAABcg/TQyAc1_5QUk/s1600-h/174.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265342014206594" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh_8h4HcsoI/AAAAAAAABcg/TQyAc1_5QUk/s320/174.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 290px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim0eIL6a6VcORhTpK2EitLUQoTDDBIoqrTx_3ApWc7Isju8YuJDsYJdeWy-iFt_E9NRI_YgLD5_qtom3Kw8DvzvHTicCAM1hcVkNiZ-CBMHfWUlmLYwuJauVo865wBWGDOo4aXOHlZ-cBL/s1600-h/1sonsuz3_avrupa-kazani.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341265338947980402" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEim0eIL6a6VcORhTpK2EitLUQoTDDBIoqrTx_3ApWc7Isju8YuJDsYJdeWy-iFt_E9NRI_YgLD5_qtom3Kw8DvzvHTicCAM1hcVkNiZ-CBMHfWUlmLYwuJauVo865wBWGDOo4aXOHlZ-cBL/s320/1sonsuz3_avrupa-kazani.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 230px;" /></a>Türkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Yukarıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-34834569856690889252009-05-29T01:06:00.008+03:002011-07-15T15:28:15.408+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri III<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MOegEMJI/AAAAAAAABb4/_OXeK31mrbo/s1600-h/x1pbglk-vqL4BvuSdMOY32JdMJpDHl9h_V_exN0qcZCP3UaTFaBr0EDzU-7hoFVGESf0hroVsmRmAI2xLpzZkMKezTNIJB_vlcZ4oaFnnvQBAzH1KimZ_u4Nr2YBNIpa5qbG4gpiKhjYTBJIHwPogX0lTB11Ki3s2D_.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001125929955474" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MOegEMJI/AAAAAAAABb4/_OXeK31mrbo/s320/x1pbglk-vqL4BvuSdMOY32JdMJpDHl9h_V_exN0qcZCP3UaTFaBr0EDzU-7hoFVGESf0hroVsmRmAI2xLpzZkMKezTNIJB_vlcZ4oaFnnvQBAzH1KimZ_u4Nr2YBNIpa5qbG4gpiKhjYTBJIHwPogX0lTB11Ki3s2D_.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 225px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKf1BzlI/AAAAAAAABbw/3l_oNb5_yBU/s1600-h/Sergi-01-040.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001057566838354" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKf1BzlI/AAAAAAAABbw/3l_oNb5_yBU/s320/Sergi-01-040.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 226px;" /></a><br />
<a name='more'></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKVzcz8I/AAAAAAAABbo/-KpLCg4KMj4/s1600-h/Sergi-01-039.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001054875865026" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKVzcz8I/AAAAAAAABbo/-KpLCg4KMj4/s320/Sergi-01-039.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 226px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgp8FJsmteX0DbHbTDVrysOqepriXPZNp9-OzdfuQZMxYaYmLQaNDHfpiM3hD66KYGSd6Z8cGvYnurIROqE3UWVqvOtOYhJE88GSo05XBDhkbBNChz5LiFIm9os1iP6zZctbYEqmot3YYlL/s1600-h/Sergi-01-035.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001050280978050" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgp8FJsmteX0DbHbTDVrysOqepriXPZNp9-OzdfuQZMxYaYmLQaNDHfpiM3hD66KYGSd6Z8cGvYnurIROqE3UWVqvOtOYhJE88GSo05XBDhkbBNChz5LiFIm9os1iP6zZctbYEqmot3YYlL/s320/Sergi-01-035.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 224px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKKW5kyI/AAAAAAAABbY/gNEJjdXasuM/s1600-h/Sergi-01-034.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001051803325218" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MKKW5kyI/AAAAAAAABbY/gNEJjdXasuM/s320/Sergi-01-034.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 223px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MJ8M1xOI/AAAAAAAABbQ/bS8Oi9AFGvs/s1600-h/Sergi-01-033.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341001048003036386" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8MJ8M1xOI/AAAAAAAABbQ/bS8Oi9AFGvs/s320/Sergi-01-033.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 221px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L--XXwUI/AAAAAAAABbI/pNf74c4eV9g/s1600-h/Sergi-01-030.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000859605516610" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L--XXwUI/AAAAAAAABbI/pNf74c4eV9g/s320/Sergi-01-030.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 210px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7Obh8dwVWtonLzwqzvHuBVLO5Yr27FvHyPElThaii-RR9KBlmSOMVx24C6BhgMsJgIpyJX6ZJFXMRtNpI6DKRSZH_ie3v5Jzdap6VtFs73o7VCpXc3QiWxUH4n3g7JGHd_7hx1gtK1ME-/s1600-h/Sergi-01-029.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000853821540098" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj7Obh8dwVWtonLzwqzvHuBVLO5Yr27FvHyPElThaii-RR9KBlmSOMVx24C6BhgMsJgIpyJX6ZJFXMRtNpI6DKRSZH_ie3v5Jzdap6VtFs73o7VCpXc3QiWxUH4n3g7JGHd_7hx1gtK1ME-/s320/Sergi-01-029.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 314px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-cq_wuI/AAAAAAAABa4/EyQPnegcAcg/s1600-h/Sergi-01-024.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000850561024738" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-cq_wuI/AAAAAAAABa4/EyQPnegcAcg/s320/Sergi-01-024.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 237px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-Q-TIxI/AAAAAAAABaw/7ndCyEUG_Hg/s1600-h/Sergi-01-021.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000847420760850" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-Q-TIxI/AAAAAAAABaw/7ndCyEUG_Hg/s320/Sergi-01-021.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 232px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-DmuarI/AAAAAAAABao/koFNKWeKK3A/s1600-h/Sergi-01-019.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000843832224434" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8L-DmuarI/AAAAAAAABao/koFNKWeKK3A/s320/Sergi-01-019.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 229px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8Lujo9CLI/AAAAAAAABag/IHRqAggriuM/s1600-h/Sergi-01-018.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000577553598642" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8Lujo9CLI/AAAAAAAABag/IHRqAggriuM/s320/Sergi-01-018.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 227px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUFSsKgWf3_azymJMZgayMJROGJ93dHeQH-L2N6wbw_bmBi_jy_IW6erOWge9dOArSW2Y9EUQgTP0sSvZ6vRmGGgw7GDA-PaHRpBB4SGchrghEifZTb0nmR4dyInABRvBYPRwzErr3rSAJ/s1600-h/Sergi-01-017.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000575115017922" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhUFSsKgWf3_azymJMZgayMJROGJ93dHeQH-L2N6wbw_bmBi_jy_IW6erOWge9dOArSW2Y9EUQgTP0sSvZ6vRmGGgw7GDA-PaHRpBB4SGchrghEifZTb0nmR4dyInABRvBYPRwzErr3rSAJ/s320/Sergi-01-017.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 226px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LuGwrVLI/AAAAAAAABaQ/fm0YLZDnAuo/s1600-h/Sergi-01-016.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000569801364658" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LuGwrVLI/AAAAAAAABaQ/fm0YLZDnAuo/s320/Sergi-01-016.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 226px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LuMOu0mI/AAAAAAAABaI/UnreYLCKQU8/s1600-h/Sergi-01-011.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000571269599842" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LuMOu0mI/AAAAAAAABaI/UnreYLCKQU8/s320/Sergi-01-011.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 220px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LtydSQ-I/AAAAAAAABaA/7iK0PKHxMN4/s1600-h/Sergi-01-007.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000564351321058" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LtydSQ-I/AAAAAAAABaA/7iK0PKHxMN4/s320/Sergi-01-007.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 218px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LjHOSGwI/AAAAAAAABZ4/i0mwwkxxEzw/s1600-h/Sergi-01-001.jpg.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000380946979586" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LjHOSGwI/AAAAAAAABZ4/i0mwwkxxEzw/s320/Sergi-01-001.jpg.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 218px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LjBr30tI/AAAAAAAABZw/ZmiS1KqDwWs/s1600-h/PlantuSarkozyTurquie.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000379460473554" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LjBr30tI/AAAAAAAABZw/ZmiS1KqDwWs/s320/PlantuSarkozyTurquie.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 214px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8Lixxh4sI/AAAAAAAABZo/lkFbidNhvoA/s1600-h/Plantu_pont.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000375189234370" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8Lixxh4sI/AAAAAAAABZo/lkFbidNhvoA/s320/Plantu_pont.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 277px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LimZ017I/AAAAAAAABZg/Ay88yauOxSU/s1600-h/plantu_aujourdhui_la_turquie.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000372137023410" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LimZ017I/AAAAAAAABZg/Ay88yauOxSU/s320/plantu_aujourdhui_la_turquie.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 241px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq3v1S1LHPV1k04JefX6oJmKe3I4cY44nTqvG5PoTr1kDOjQLwoGwAj2JLD86iTYftOdw6xW1MF7rZ-0DisATqhrrYIK01tkE0yiJ7rpaSefdAdCg9fTtPsXICQce9H9kIxqh7TZKYukKH/s1600-h/islatroie.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000373581331922" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiq3v1S1LHPV1k04JefX6oJmKe3I4cY44nTqvG5PoTr1kDOjQLwoGwAj2JLD86iTYftOdw6xW1MF7rZ-0DisATqhrrYIK01tkE0yiJ7rpaSefdAdCg9fTtPsXICQce9H9kIxqh7TZKYukKH/s320/islatroie.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 296px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LZbQoecI/AAAAAAAABZQ/ljJ04d33RtQ/s1600-h/indus-eu.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000214526851522" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LZbQoecI/AAAAAAAABZQ/ljJ04d33RtQ/s320/indus-eu.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 230px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LZHXlvdI/AAAAAAAABZI/qvndWT54FHI/s1600-h/imagen1-full.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000209187323346" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LZHXlvdI/AAAAAAAABZI/qvndWT54FHI/s320/imagen1-full.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 206px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhD9f4Y723MAUYAwISk2RkcM6VbyPdw8VW_OxnE4WNVuGaKq9uYCvzqZ-vb1uaih-uHhpc83xf1gDRDXRXH0gzMDZlS4Ae4fs6e_86bN4OyIgg7dmP-sV3RzkR_4LfCCK_ws5pdZAQL-_0r/s1600-h/Hovedside-02-10-05-RGB.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000205927467314" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhD9f4Y723MAUYAwISk2RkcM6VbyPdw8VW_OxnE4WNVuGaKq9uYCvzqZ-vb1uaih-uHhpc83xf1gDRDXRXH0gzMDZlS4Ae4fs6e_86bN4OyIgg7dmP-sV3RzkR_4LfCCK_ws5pdZAQL-_0r/s320/Hovedside-02-10-05-RGB.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 213px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LYxz6rlI/AAAAAAAABY4/yEREjWqAxUo/s1600-h/ab-bob-rnk.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000203400556114" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LYxz6rlI/AAAAAAAABY4/yEREjWqAxUo/s320/ab-bob-rnk.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 222px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LYhZPQBI/AAAAAAAABYw/2pXBl-Y-tQs/s1600-h/2227846148-nabucco-pipeline-eu-freut-unabhaengigkeit-russischem-gas-tuerkei-transitstaaten-faustpfand.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000198993690642" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LYhZPQBI/AAAAAAAABYw/2pXBl-Y-tQs/s320/2227846148-nabucco-pipeline-eu-freut-unabhaengigkeit-russischem-gas-tuerkei-transitstaaten-faustpfand.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 226px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-WhsNPPRFziA2156Dcfob1UD4VilnMEQzvCDIL-kzeJPy81r8jIHZS0TvkKtsthesvcvviV3yJakfGajjuwx1ULpCmMAdzzn-eQ_debhqW_BT51Tv4saVbb0tAD2uv2QfQ893r5qxZtrU/s1600-h/025-ismailkar-turkey.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000037759058370" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg-WhsNPPRFziA2156Dcfob1UD4VilnMEQzvCDIL-kzeJPy81r8jIHZS0TvkKtsthesvcvviV3yJakfGajjuwx1ULpCmMAdzzn-eQ_debhqW_BT51Tv4saVbb0tAD2uv2QfQ893r5qxZtrU/s320/025-ismailkar-turkey.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 232px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOzUZuvI/AAAAAAAABYg/ocq2Q_C-ECI/s1600-h/009-renebouschet-france.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000032006552306" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOzUZuvI/AAAAAAAABYg/ocq2Q_C-ECI/s320/009-renebouschet-france.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 226px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOpFDU9I/AAAAAAAABYY/Sot-KNtY6AA/s1600-h/008-renebouschet-france.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000029257814994" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOpFDU9I/AAAAAAAABYY/Sot-KNtY6AA/s320/008-renebouschet-france.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 226px;" /></a><br />
<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOTiLrzI/AAAAAAAABYQ/3z2ARTlGVYc/s1600-h/06_turkey-eu.1182850142.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000023474417458" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOTiLrzI/AAAAAAAABYQ/3z2ARTlGVYc/s320/06_turkey-eu.1182850142.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 320px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a><br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOSTYuTI/AAAAAAAABYI/7laL3A3g1Tk/s1600-h/002-raducliteu-romania.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5341000023143921970" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh8LOSTYuTI/AAAAAAAABYI/7laL3A3g1Tk/s320/002-raducliteu-romania.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 206px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-57176650259663966682009-05-28T16:12:00.006+03:002009-05-28T16:18:55.896+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri II<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjblPQG0-PKioHhsZYBGamjOR67NGIGhKxkNmIs7K7yURJK9RZjrhw2HccKOh2a3GK0NqmnfGSbKRswm4V5xXokt7wgYhMgkFxLqXV7SAPX4eaBTsqEw7Dn2JrUj8oszTQ3GAkJZ1cmITZs/s1600-h/Neg.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 103px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEjblPQG0-PKioHhsZYBGamjOR67NGIGhKxkNmIs7K7yURJK9RZjrhw2HccKOh2a3GK0NqmnfGSbKRswm4V5xXokt7wgYhMgkFxLqXV7SAPX4eaBTsqEw7Dn2JrUj8oszTQ3GAkJZ1cmITZs/s320/Neg.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340863045488591522" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OpB8blDI/AAAAAAAABXQ/riW74y4_ftU/s1600-h/kriz08.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 229px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OpB8blDI/AAAAAAAABXQ/riW74y4_ftU/s320/kriz08.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340863043655668786" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj40lrAzUWslHs88I2aDgKu9m_cyVtSO3ct9LN04yfm6EqfbalPGKKklGdycAcQKM-82LbwULudc_JfS_SJzvSt2xHN5JLPKNh-81OscXXQq5-hEXDzv6WwBwajyERqW_nE5H4qk3g8PJ9/s1600-h/getattachmentpbv.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 246px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhj40lrAzUWslHs88I2aDgKu9m_cyVtSO3ct9LN04yfm6EqfbalPGKKklGdycAcQKM-82LbwULudc_JfS_SJzvSt2xHN5JLPKNh-81OscXXQq5-hEXDzv6WwBwajyERqW_nE5H4qk3g8PJ9/s320/getattachmentpbv.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340863039423549474" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OX0_nYxI/AAAAAAAABXA/cZp0XkV7Xq4/s1600-h/CND2009051444370_PV.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 267px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OX0_nYxI/AAAAAAAABXA/cZp0XkV7Xq4/s320/CND2009051444370_PV.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862748121588498" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXz7Wg5I/AAAAAAAABW4/jRp41rY5rsE/s1600-h/ciziyorum.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 259px; height: 320px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXz7Wg5I/AAAAAAAABW4/jRp41rY5rsE/s320/ciziyorum.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862747835270034" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXgGsSfI/AAAAAAAABWw/zp_FCcGNrIQ/s1600-h/cizgiyorum.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 238px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXgGsSfI/AAAAAAAABWw/zp_FCcGNrIQ/s320/cizgiyorum.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862742514125298" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXS7pDkI/AAAAAAAABWo/kzRdsdqm-Nw/s1600-h/ads%C4%B1z9.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 267px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6OXS7pDkI/AAAAAAAABWo/kzRdsdqm-Nw/s320/ads%C4%B1z9.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862738978115138" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3L7rJhRZlkh6tGTIU5FdFJ4cOYN7VhvIC21PjsZpZeNW32_dtlzfxBFVctq1VvrRGudG-85dHAl6vMFrUzqHx0GLM2L14t4Uv6FpI_xHWBMDqVyWQig9iV-P3SPRMiLnpq_hNEriQ_5B6/s1600-h/ads%C4%B1z8.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 256px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj3L7rJhRZlkh6tGTIU5FdFJ4cOYN7VhvIC21PjsZpZeNW32_dtlzfxBFVctq1VvrRGudG-85dHAl6vMFrUzqHx0GLM2L14t4Uv6FpI_xHWBMDqVyWQig9iV-P3SPRMiLnpq_hNEriQ_5B6/s320/ads%C4%B1z8.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862738870596370" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWMuN6VmddljEHRRTctl3oaTlcwTE3FvPkQ5WcEkLj9xdipUjrEORhEYgB0e9CvBzsnfwtxLbaNfC_5hbFquDsc6WGjQ3iYGMiZ9T9l8fxHfP-eRDQIgabwSJrEIUhfyM4KVPgNomkHAtw/s1600-h/ads%C4%B1z7.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 246px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgWMuN6VmddljEHRRTctl3oaTlcwTE3FvPkQ5WcEkLj9xdipUjrEORhEYgB0e9CvBzsnfwtxLbaNfC_5hbFquDsc6WGjQ3iYGMiZ9T9l8fxHfP-eRDQIgabwSJrEIUhfyM4KVPgNomkHAtw/s320/ads%C4%B1z7.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862571169521154" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEfLdzE6CM2aALCaemnUVxJW_RpKaoqJt8N7UHvkHNT-ovB8EBPULIYH3M_AU6CrLyFRE_kb4SKSSHOd321XJMcJbJn2PpQg5nEvGjojTKlLwmnnYOGP-rrvymzzYEt-vCIvQBbzxKb9ti/s1600-h/ads%C4%B1z6.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 242px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEgEfLdzE6CM2aALCaemnUVxJW_RpKaoqJt8N7UHvkHNT-ovB8EBPULIYH3M_AU6CrLyFRE_kb4SKSSHOd321XJMcJbJn2PpQg5nEvGjojTKlLwmnnYOGP-rrvymzzYEt-vCIvQBbzxKb9ti/s320/ads%C4%B1z6.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862574687673234" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONXFBy8I/AAAAAAAABWI/dDfWuffiLjY/s1600-h/ads%C4%B1z5.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 240px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONXFBy8I/AAAAAAAABWI/dDfWuffiLjY/s320/ads%C4%B1z5.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862568292535234" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONXrXA_I/AAAAAAAABWA/LfLyKy9oqTg/s1600-h/ads%C4%B1z4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 232px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONXrXA_I/AAAAAAAABWA/LfLyKy9oqTg/s320/ads%C4%B1z4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862568453309426" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONLBp3BI/AAAAAAAABV4/RdWywVxA8lM/s1600-h/ads%C4%B1z3.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 214px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6ONLBp3BI/AAAAAAAABV4/RdWywVxA8lM/s320/ads%C4%B1z3.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862565057158162" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_e98i7I/AAAAAAAABVw/qCGbI_VLYHg/s1600-h/ads%C4%B1z2.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 213px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_e98i7I/AAAAAAAABVw/qCGbI_VLYHg/s320/ads%C4%B1z2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862329892146098" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_JT5IoI/AAAAAAAABVo/6rDCyhLCjyU/s1600-h/ads%C4%B1z.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 205px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_JT5IoI/AAAAAAAABVo/6rDCyhLCjyU/s320/ads%C4%B1z.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862324078617218" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_F7IhdI/AAAAAAAABVg/KS_y25YOBcE/s1600-h/4200620325-davos-erdogan-gibt-rumpelstilzchen.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 226px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N_F7IhdI/AAAAAAAABVg/KS_y25YOBcE/s320/4200620325-davos-erdogan-gibt-rumpelstilzchen.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862323169461714" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N-6e4h1I/AAAAAAAABVY/xWWH0W5gBu4/s1600-h/2_Basliligin_sonu.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 189px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N-6e4h1I/AAAAAAAABVY/xWWH0W5gBu4/s320/2_Basliligin_sonu.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862320098182994" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N-tTD3rI/AAAAAAAABVQ/QvHh5W4KC1c/s1600-h/0,,226774,00.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 190px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh6N-tTD3rI/AAAAAAAABVQ/QvHh5W4KC1c/s320/0,,226774,00.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340862316558933682" border="0" /></a>Türkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Yukarıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-532836616044194192009-05-28T13:34:00.010+03:002009-05-28T16:18:33.789+03:00Avrupa Birliği-Türkiye Karikatürleri ITürkiye-AB ilişkileri hakkında basında yer alan karikatürleri sitemizde yayımlıyoruz. Aşağıda yer alan bütün karikatürler, karikatüristlerin kişisel görüşlerini yansıtmaktadır.<a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEj0wdtgjkfAFYcw5YpiUAqjLIOqfWtJl_7rdZrjNq9RcNuLd0U-g9NUSu0y76T7Gul8-Pz7nT31gEG799WpymUp4PbHHVTrjVZQ3KuYhSYw2hbWuJKRmQI0xvFvNxxvk2mBdfywrtb5zEgw/s1600-h/slayt141vu.jpg"><br /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcW8PwFqdoIpb_7vgb6xCrVDQfdXd1r_FOGrHZh5CQ3AdkM29BUe9EzhzzQB418vGEJ3UosqWsgXMa4Omn_cVR6El8D1seUWl0_J-800_P38kcnNSoFhjtJByxKZeQMl89MLwredybWCuu/s1600-h/resim.rsm.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 304px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhcW8PwFqdoIpb_7vgb6xCrVDQfdXd1r_FOGrHZh5CQ3AdkM29BUe9EzhzzQB418vGEJ3UosqWsgXMa4Omn_cVR6El8D1seUWl0_J-800_P38kcnNSoFhjtJByxKZeQMl89MLwredybWCuu/s320/resim.rsm.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823737856934370" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5q40f4aWI/AAAAAAAABUw/LLNFfQA-lAc/s1600-h/resim18uz3.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 269px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5q40f4aWI/AAAAAAAABUw/LLNFfQA-lAc/s320/resim18uz3.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823732505569634" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiL4l6_k-VdaAXlJ_0s3UqGPCwT9w9wvz046zLy4h9M6GVgxZ80pQ5A8ORJssno28UeVrSo6_ZO_R18v3jQY1dN4s4TXrTmsJPJsVVmGOs7oaCzYqEZSRVXp_mp_mbkplykSxrDVysU8Gjq/s1600-h/resim16mr4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 257px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiL4l6_k-VdaAXlJ_0s3UqGPCwT9w9wvz046zLy4h9M6GVgxZ80pQ5A8ORJssno28UeVrSo6_ZO_R18v3jQY1dN4s4TXrTmsJPJsVVmGOs7oaCzYqEZSRVXp_mp_mbkplykSxrDVysU8Gjq/s320/resim16mr4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823733101139170" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5q4qJhhbI/AAAAAAAABUg/L1NIYAiOEbg/s1600-h/resim15fq4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 257px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5q4qJhhbI/AAAAAAAABUg/L1NIYAiOEbg/s320/resim15fq4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823729727440306" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qrOh7laI/AAAAAAAABUY/jcLhYB6cNbQ/s1600-h/resim14hn6.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 258px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qrOh7laI/AAAAAAAABUY/jcLhYB6cNbQ/s320/resim14hn6.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823498975319458" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidHs9974zMJcUFCk7CR6vqXUvNvSvyRs5coo66gjcUX3kU9CABPjzMC2q3EgrFIdNJBvbt3F7pBqBXAC_WYHAcx6L2I2ZpSaNBE39wfZTyBc2u4WEheqTWojchby0QMxgoWRxzI4GUmQjU/s1600-h/resim13cd4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 220px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidHs9974zMJcUFCk7CR6vqXUvNvSvyRs5coo66gjcUX3kU9CABPjzMC2q3EgrFIdNJBvbt3F7pBqBXAC_WYHAcx6L2I2ZpSaNBE39wfZTyBc2u4WEheqTWojchby0QMxgoWRxzI4GUmQjU/s320/resim13cd4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823492894782050" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqjid_KI/AAAAAAAABUI/9uQkwkrdnV0/s1600-h/resim12ui5.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 217px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqjid_KI/AAAAAAAABUI/9uQkwkrdnV0/s320/resim12ui5.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823487434849442" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqS7KplI/AAAAAAAABUA/XWn4x0HCuqU/s1600-h/resim11wx9.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 225px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqS7KplI/AAAAAAAABUA/XWn4x0HCuqU/s320/resim11wx9.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823482975037010" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqKmxFgI/AAAAAAAABT4/W1ppe4FVMY8/s1600-h/resim10xd4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 226px; height: 320px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qqKmxFgI/AAAAAAAABT4/W1ppe4FVMY8/s320/resim10xd4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823480741991938" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qVMuuLyI/AAAAAAAABTw/Lfg9Ibzol94/s1600-h/resim9qi6.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 207px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qVMuuLyI/AAAAAAAABTw/Lfg9Ibzol94/s320/resim9qi6.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823120534974242" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qVHqMFKI/AAAAAAAABTo/WvUkERLqaB4/s1600-h/resim8rp4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 226px; height: 320px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qVHqMFKI/AAAAAAAABTo/WvUkERLqaB4/s320/resim8rp4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823119173784738" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV8HJD9_NsWzkuzKLHOTBlHSbEhED-6cwrC2ejIXEiR4o6LfgYrD7-AvDLt2ngeqIOQEq76iF9Uy68uKtb17bwuvMzAD4CylCwXwCwh09OLc7VyH_2efdWSDmzSxv94__7WnvqwGaPpYuK/s1600-h/resim6nd0.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 255px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhV8HJD9_NsWzkuzKLHOTBlHSbEhED-6cwrC2ejIXEiR4o6LfgYrD7-AvDLt2ngeqIOQEq76iF9Uy68uKtb17bwuvMzAD4CylCwXwCwh09OLc7VyH_2efdWSDmzSxv94__7WnvqwGaPpYuK/s320/resim6nd0.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823115178041922" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilKx2g1dn_Yk2iBTvbpzXBIsUwDMWp7ztK0mQ5HN98EmJpZu-L4kZJW2HDDetP1XLpFj3Kdd46GE9YvTQcoOEYYW9PRw9dmyx4sLvCRB7Pp5HgXecuNUz3G1y0N0GEfM80wjeeZG8Rv5hm/s1600-h/resim4sj6.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 202px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEilKx2g1dn_Yk2iBTvbpzXBIsUwDMWp7ztK0mQ5HN98EmJpZu-L4kZJW2HDDetP1XLpFj3Kdd46GE9YvTQcoOEYYW9PRw9dmyx4sLvCRB7Pp5HgXecuNUz3G1y0N0GEfM80wjeeZG8Rv5hm/s320/resim4sj6.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823112389518770" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidpcmFPClyndX7sAPsThtajU7x2PM4VYoGlJyQPB5TaEowe40TJuQA_cPKT49TztshXiot3npZzIlMBk104s_UEVypvSY1V_R7Fdy2bwzGBgHxnZ3eobiiiBvUVyfDOIvvbG_UkMM69CKv/s1600-h/resim3zk6.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 300px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEidpcmFPClyndX7sAPsThtajU7x2PM4VYoGlJyQPB5TaEowe40TJuQA_cPKT49TztshXiot3npZzIlMBk104s_UEVypvSY1V_R7Fdy2bwzGBgHxnZ3eobiiiBvUVyfDOIvvbG_UkMM69CKv/s320/resim3zk6.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340823108061613202" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFZo1MFI/AAAAAAAABTI/e9YNKWPc1WA/s1600-h/resim1lt2.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 230px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFZo1MFI/AAAAAAAABTI/e9YNKWPc1WA/s320/resim1lt2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822849122021458" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFWN9u6I/AAAAAAAABTA/LpVD-5_xMJA/s1600-h/Nasl_bir_AB.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 232px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFWN9u6I/AAAAAAAABTA/LpVD-5_xMJA/s320/Nasl_bir_AB.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822848204028834" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFP3XceI/AAAAAAAABS4/YUe-jY-yado/s1600-h/makale_1303_6068.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 230px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5qFP3XceI/AAAAAAAABS4/YUe-jY-yado/s320/makale_1303_6068.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822846498632162" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhihOjXngxDQ_9QNVLuDPlFVxCL4pJ3G2C6dACmDbCT4zEq1glJwymiijeD00CAmLbTHHLw5Lr5iom0n0T9mDWjqIyDp4G-yM4kV_rUxFMFWMFBYu6VdIY-oYSw9mNRd7lAmcFl2wXvF14/s1600-h/LiveImages%255CECizgi%255CAB%2520D%25DDYE%2520D%25DDYE%255CABD%25DDYE1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 230px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEhhihOjXngxDQ_9QNVLuDPlFVxCL4pJ3G2C6dACmDbCT4zEq1glJwymiijeD00CAmLbTHHLw5Lr5iom0n0T9mDWjqIyDp4G-yM4kV_rUxFMFWMFBYu6VdIY-oYSw9mNRd7lAmcFl2wXvF14/s320/LiveImages%255CECizgi%255CAB%2520D%25DDYE%2520D%25DDYE%255CABD%25DDYE1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822839037241954" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4sv42Uih-t0BJgo1TNzVZY9x2sMxtIlyGH9bNsx8aVieGVBUVG2UIoFGEQSABTISsYLc-HUCnsPrPWoDw_z148UsUIW9W7Ss05Htqq4d94cHP-BgSNC5wDC-2uEifIGpmx6TYtqBjJWGD/s1600-h/informations_europe_turquie_caricatures_040922_1.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 218px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEh4sv42Uih-t0BJgo1TNzVZY9x2sMxtIlyGH9bNsx8aVieGVBUVG2UIoFGEQSABTISsYLc-HUCnsPrPWoDw_z148UsUIW9W7Ss05Htqq4d94cHP-BgSNC5wDC-2uEifIGpmx6TYtqBjJWGD/s320/informations_europe_turquie_caricatures_040922_1.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822836876157122" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p6PsLh8I/AAAAAAAABSg/3ufl7-hZz2c/s1600-h/fft26_mf25609.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 212px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p6PsLh8I/AAAAAAAABSg/3ufl7-hZz2c/s320/fft26_mf25609.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822657473152962" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p539z2tI/AAAAAAAABSY/d8lfT8krJho/s1600-h/fft26_mf24470.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 212px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p539z2tI/AAAAAAAABSY/d8lfT8krJho/s320/fft26_mf24470.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822651104647890" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5ou242I/AAAAAAAABSQ/W2Y7PkAa12Q/s1600-h/abtr.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 295px; height: 320px;" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5ou242I/AAAAAAAABSQ/W2Y7PkAa12Q/s320/abtr.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822647015400290" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5kxHeQI/AAAAAAAABSI/FnabV0awA_Y/s1600-h/ab.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 246px; height: 320px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5kxHeQI/AAAAAAAABSI/FnabV0awA_Y/s320/ab.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822645951133954" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5Y5JJBI/AAAAAAAABSA/jCri0f-OOWk/s1600-h/174.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 290px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5p5Y5JJBI/AAAAAAAABSA/jCri0f-OOWk/s320/174.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822642763572242" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0hxK7CNdXVxNm09-8zhbpMJ2thx0C2u-ySz7YP0JEozG5ln4oNFGtqGpDNP1T25PgDrEIUaP5S_b8DSceyUO6ElVcypooYPnAnRrr9Bb2gpVVr6PHfL5utFI7YgAcZ2SxmjJhutFHYr1a/s1600-h/444520081006043207666.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 230px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg0hxK7CNdXVxNm09-8zhbpMJ2thx0C2u-ySz7YP0JEozG5ln4oNFGtqGpDNP1T25PgDrEIUaP5S_b8DSceyUO6ElVcypooYPnAnRrr9Bb2gpVVr6PHfL5utFI7YgAcZ2SxmjJhutFHYr1a/s320/444520081006043207666.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822217282046210" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5MtM1q5lxx3axOCcwdKFhT-SluzD-yvMoI1smMqefW_NYloKv2B3fuc-7BJkmhyZheBioyHxZYe3Y2zcIw9pLhj6lvunpoWIfP4-HIS7h1leh8DaqnfJY9kNgTins_4rEjr2XUVKNmo5-/s1600-h/6872004121735us4.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 294px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg5MtM1q5lxx3axOCcwdKFhT-SluzD-yvMoI1smMqefW_NYloKv2B3fuc-7BJkmhyZheBioyHxZYe3Y2zcIw9pLhj6lvunpoWIfP4-HIS7h1leh8DaqnfJY9kNgTins_4rEjr2XUVKNmo5-/s320/6872004121735us4.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822216444883714" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pgQ7azDI/AAAAAAAABRo/uAjBZ6Coptk/s1600-h/00247693.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 232px; height: 320px;" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pgQ7azDI/AAAAAAAABRo/uAjBZ6Coptk/s320/00247693.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822211128904754" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pgKD1v0I/AAAAAAAABRg/BZ4U0rgn3io/s1600-h/69819.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 200px; height: 320px;" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pgKD1v0I/AAAAAAAABRg/BZ4U0rgn3io/s320/69819.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340822209285177154" border="0" /></a><br /><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pL6BH14I/AAAAAAAABRQ/F_RAC1B3ge0/s1600-h/166_15.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 250px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pL6BH14I/AAAAAAAABRQ/F_RAC1B3ge0/s320/166_15.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340821861381429122" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA7cLNWG2ODsBdCH7o0UVYh3-Q9OTvuhTpF02O7twhLgduHevs7xVMdeTVBNLbfbUkcybhNBXbdz1hDIcG6g9NAegUHQVCnnaCG95357uNeZI2Mf4CyleqwboWVu9ypbaYMMaoTHi7QlTX/s1600-h/91.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 189px; height: 320px;" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEiA7cLNWG2ODsBdCH7o0UVYh3-Q9OTvuhTpF02O7twhLgduHevs7xVMdeTVBNLbfbUkcybhNBXbdz1hDIcG6g9NAegUHQVCnnaCG95357uNeZI2Mf4CyleqwboWVu9ypbaYMMaoTHi7QlTX/s320/91.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340821857819402882" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pLETKvpI/AAAAAAAABRA/umEf2j3ZJyw/s1600-h/5E9AE648CCDB3742B35878A3o.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 320px; height: 224px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pLETKvpI/AAAAAAAABRA/umEf2j3ZJyw/s320/5E9AE648CCDB3742B35878A3o.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340821846961602194" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pK0ob0lI/AAAAAAAABQ4/IIXr8v-sxlg/s1600-h/2ab-kibris2.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 248px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pK0ob0lI/AAAAAAAABQ4/IIXr8v-sxlg/s320/2ab-kibris2.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340821842755834450" border="0" /></a><br /><a onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}" href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pK5Wv9TI/AAAAAAAABQw/004XsMJFCYo/s1600-h/2ab-kibris.jpg"><img style="margin: 0px auto 10px; display: block; text-align: center; cursor: pointer; width: 223px; height: 320px;" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sh5pK5Wv9TI/AAAAAAAABQw/004XsMJFCYo/s320/2ab-kibris.jpg" alt="" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5340821844023833906" border="0" /></a>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-50283193107776480832009-05-26T21:26:00.007+03:002011-07-15T17:40:17.922+03:00Röportaj - Bahadır KALEAĞASI<a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-tiQAFaI/AAAAAAAABPo/N-6b0_DH9CQ/s1600-h/Ads1z%20%28Custom%29_thumb%5B4%5D_thumb%5B3%5D%5B6%5D.jpg"><img alt="Ads1z (Custom)_thumb[4]_thumb[3]" border="0" height="135" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-ufJDfxI/AAAAAAAABPs/WwhsG0Zd-m8/Ads1z%20%28Custom%29_thumb%5B4%5D_thumb%5B3%5D_thumb%5B4%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="Ads1z (Custom)_thumb[4]_thumb[3]" width="349" /></a> Türkiye-AB ilişkileri üzerine yorumların yer aldığı sitemizde, muhtelif görüşleri yansıtmak amacıyla, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri hakkında röportajlar yapıyoruz. <br />
<br />
Sitemizin ikinci röportajını, TÜSİAD Avrupa Birliği Temsilcisi, Brüksel Üniversitesi Avrupa Etütleri Enstitüsü’nün bilimsel üyesi TEMA-Brüksel'in kurucu başkanı ve JCI-Europe Yönetim Kurulu üyesi görevlerini başarıyla sürdüren Bahadır KALEAĞASI ile 26 Mayıs 2009'da e-posta yoluyla yaptık. <br />
<br />
<br />
Davetimizi kabul ettiği ve sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için Sayın Bahadır KALEAĞASI'na teşekkür ederiz. <br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">Röportaj</span> </div><br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör</span>: İş dünyası, Türkiye-AB ilişkilerine genel olarak nasıl bakmaktadır? Türk işadamlarının olası bir üyelikle ilgili genel beklentileri nelerdir? <br />
<span style="font-family: georgia; font-style: italic; font-weight: bold;"> Bahadır KALEAĞASI</span><span style="font-family: georgia;">: </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">AB üyeliği Türkiye için bir demokrasi, ulusal egemenlik, ulusal çıkar, küresel rekabet gücü ve toplumsal kalkınma süreci, aracı ve hedefidir. Bunun bilincinde olan iş dünyasının geniş kesimleri AB üyeliğini destekliyor.</span> <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör:</span> AB'nin sosyal politikaları nelerdir? Türkiye söz konusu sosyal politikaların neresinde yer almaktadır? <br />
<br />
<span style="font-family: georgia; font-style: italic; font-weight: bold;"><a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-vYsucsI/AAAAAAAABPw/R7LGrMRnJfI/s1600-h/p_05352_o%20%281%29%5B5%5D.jpg"><img align="left" alt="p_05352_o (1)" border="0" height="213" src="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-wG2NVaI/AAAAAAAABP0/WOB1apxOayw/p_05352_o%20%281%29_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p_05352_o (1)" width="240" /></a> Bahadır KALEAĞASI</span><span style="font-family: georgia;">: </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">AB sosyal politikaları çalışanların hakları, kadın-erkek eşitliği, iş yeri güvenliği ve sağlık koşulları, girişimcilik ve sosyal dengelerin aynı anda desteklenmesi, ekonomik rekabet gücünü gözeten esneklik ve iş güvencesi arasında denge arayan yeni politikalar arayışı gibi etkenler üzerinde gelişmektedir. AB üyeliği sürecinin Türk halkı açısından en önemli kazançlarından biri sosyal politika alanıdır.</span> <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör: </span>İmtiyazlı ortaklık hakkında görüşünüz nedir? <br />
<br />
<span style="font-family: georgia; font-style: italic; font-weight: bold;">Bahadır KALEAĞASI</span><span style="font-family: georgia;">: </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">AB ülkelerinin karşılaştıkları sorunlar sınırlar ötesi. Çözümleri de öyle. Uluslararası ticaret, teknolojik altyapı, salgın hastalıklar ve güvenlik gibi farklı alanlarda Avrupa ülkeleri Birlik içinde daha fazla küresel güç sahibiler. AB üyeliği sayesinde ne İngiltere, Fransa, İspanya gibi büyük ülkeler, ne de Yunanistan, Macaristan, Finlandiya gibi küçük ülkeler egemenlik kaybetti. </span><br />
<a name='more'></a><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Türkiye’nin de içinde bulunduğu uluslararası dengelerde AB en etkili ekonomik ve siyasal güç odağı. Türkiye dışında kalacağı bir AB’nin uydusu konumuna gelebilir. Asıl o zaman ulusal egemenlik erir. Çünkü coğrafyamızdaki ülkeler AB’nin politikaları ve standartlarına uyum alanı içindeler. İran’a sattığımız ürünler, Kore’den çekmeye çalıştığımız yatırımlar, limanlarımız için yaptığımız planlar, temiz enerji teknolojileri, iletişim altyapımız, turizm gibi çok sayıda alanda AB standartları etkili. AB politikalarının manyetik alanı içindeyiz. Üye olarak bu politikaların karar sürecine katılmalıyız. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<a href="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-wtY_j8I/AAAAAAAABP4/EIcvgkrUx7g/s1600-h/p_02329_o%20%281%29%5B5%5D.jpg"><img align="right" alt="p_02329_o (1)" border="0" height="229" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-xZcOJLI/AAAAAAAABP8/5XQlHUqnh9g/p_02329_o%20%281%29_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p_02329_o (1)" width="240" /></a> <br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Aksi takdirde her şeyden önce bir demokratik meşruiyet sorunu oluşur. Hal böyleyken, Türkiye’ye “ayrıcalıklı ortaklık” önermek AB değerleri ve hukuku ile çelişiyor. Gerek Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun, gerekse ana muhalefet olarak CHP Başkanı Baykal’ın son açıklamaları yönde. Ankara’dan Paris ve Berlin’e mesaj açık: Türkiye partiler üstü bir anlayışla bu öneriyi reddediyor.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Buna rağmen, Avrupa’da bazı çevreler Türkiye’nin AB üyeliği sürecinden kendi kendine öngörüyorlar. Umutları “demokratik eksiklikler, toplumsal duygusallık, siyasal özgüvensizlik, hantal devlet mekanizması ve analiz hataları”. Amaçları Türkiye’yi siyasal karar sistemine ortak almadan, özel bir statü ile AB’nin etki alanı içinde tutmak. Bunu da mümkünse “Türkiye dostu” edası ve “Türkiye büyük ülkedir” söylemiyle süslemek. Ya da Türk kamuoyunu kışkırtmak, karamsarlaştırmak. Bu tuzağa dikkat!</span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="font-weight: bold;">Röportör: </span>Kişisel olarak, Türkiye'nin AB'ye girebileceğini düşünüyor musunuz? <br />
<br />
<span style="font-family: georgia; font-style: italic; font-weight: bold;">Bahadır KALEAĞASI</span><span style="font-family: georgia;">: </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Türkiye’nin önünde 2014-2015’te üyeliğe uzanabileceği bir AB yol haritası var. İnişli çıkışlı, bol engelli fakat ilerlemesi olası ve hayırlı bir yol. Dünya siyasetindeki son gelişmeler, küresel ekonomik kriz, enerji jeopolitiği ve yeniden şekillenen uluslararası düzen Türkiye için yeni bir AB perspektifi oluşturmakta. Bu yolun temel atılımları şunlar olmalıdır:</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>1. DEVLET REFORMU</b></span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Eğer Türk devlet yapısının geçmişte bir noktada (örneğin 1965 veya 1985’de, fark etmez) esas olarak çağına uygun verimli bir sistem olduğunu kabul edersek, bugün, 2009’da vahim bir durum var demektir. Türk toplumu ve dünya kökten değişti, devlet sistemi pek değişmedi, zaman aşımına uğradı. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Bu nedenle, kamu personel rejimi, yeni teknolojiler, bilginin kurumlar arasında yatay paylaşımı, sivil toplumla işbirliği, vatandaşa hizmetkârlık ve AB mevzuatına uyum odaklı bir devlet reformu hızla sonuçlandırılmalı. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>2. İNSAN SERMAYESİ</b></span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Türkiye’nin insan kaynakları iyi değerlendirilmeli. Ülke içinde ve dışında finans, AB hukuku, bilgi teknolojileri gibi farklı alanlarda iyi yetişmiş birçok uzman, akademisyen, özel sektör yöneticisi ve uluslararası kurum çalışanı <a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-yBf4kSI/AAAAAAAABQA/EgXlCqbxVLQ/s1600-h/p_07483_o%20%281%29%5B4%5D.jpg"><img align="left" alt="p_07483_o (1)" border="0" height="178" src="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-y8kntWI/AAAAAAAABQE/EHuFCKNVPV8/p_07483_o%20%281%29_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p_07483_o (1)" width="240" /></a> var. Başbakan’dan bürokrasiye, tüm devlet sistemi içinde stratejik çalışma geleneği güçlenmeli. ABD, Fransa, Avusturya gibi ülkelerde olduğu üzere, hükümette bakan olmakla milletvekilliği arasında bir bağ aranmayabilinir. Çok daha geniş bir insan sermayesine dayalı hükümet ve üst düzey bürokrasi oluşabilir. Ayrıca artık “Türk kadınını dışlayan devlet” zafiyetinden kurtulmalı. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Diğer yandan, topluma AB süreci artıları ve eksileriyle iyi anlatılmalı. AB üyeliğinin dünyanın diğer bölgeleriyle olan ilişkilerimize katkısı, toplumsal kalkınma boyutu, partiler üstü ulusal çıkar niteliği bu iletişimin ana hatları. Uygulamada başarı ise, ancak uzman iletişimcilere görev veren bir çağdaş anlayışla olası.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Avrupa’yı iyi anlayan bir Türk toplumu AB üyeliğine giden yolun en önemli itici gücü olur. Özellikle gençlik bu noktada belirleyici etken. Bilgiye ulaşma, sorgulama ve kullanma yeteneğinden, İngilizce bilgisinden, ülkesi ve dünya hakkında temel genel kültürden ve okul dışı sosyal etkinlik olanaklarından yoksun bir gençlik ile hiçbir ülke AB üyesi olmaz; küresel düzende ikinci, üçüncü sınıf bir oyuncu olur. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>3. MÜZAKERE STRATEJİSİ</b></span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Önce olmak istediğimiz gibi olmalıyız. Özgürlükler, yargı reformu, temiz hava, gıda, güvenli ulaşım, sosyal haklar gibi ‘AB koşulları’ da denen reform dosyaları her şeyden önce bir çağdaş ülke ve refah toplumunun temel özellikleridir. Ulusal çıkar, uluslararası saygınlık ve küresel güç kaynaklarıdır. Örneğin Kıbrıs'ta müzakere tutumumuz daha saygın bir demokrasi olarak güçlenir.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Müzakere stratejimiz belirlenirken, AB’nin bugünü değil yarınına uyum sağlamak hedefi iyi anlaşılmalı. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">AB içinde bugün sorun yaratan veya işlevsiz hale gelmiş birçok mevzuat var. Bizzat AB Komisyonu “Daha İyi Düzenlemeler” başlığı altında mevzuatı yalınlaştırıyor. Bu eğilimleri iyi anlayarak, Türkiye’yi küresel ekonomik rekabet gücünü zedelemeyecek bir dönüşüm içinde AB hedefine doğru ilerletmek gerekiyor.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Yalnızca kurumsal boyut yetmez. Türkiye kapsamlı bir toplumsal kalkınma reformları devinimi içinde olmalı: eğitim, iş piyasası, kayıt dışı ekonomi, bilgi toplumu, enerji kaynakları, bölgesel kalkınma, kadın hakları, tarım, …</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Ayrıca temel amaç artık AB ile ikili ilişkiler mantığını aşmak olmalı. Küresel düzene ve Avrupa’nın geleceğine yön veren temel eğilimler neler ise, Türkiye Avrupa içinde bu konulara yönelik tartışmalarda rol sahibi olabilir. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Diğer taraftan, siyasal rekabet her demokrasinin enerji kaynağıdır. Ekonomi, AB, güvenlik, eğitim, sağlık, çevre ... Siyasal partiler hangi politikaları, hangi kaynaklar, kadrolar ve takvimle, hangi ölçülebilir hedefler için öneriyorlar?</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Bu dönüşümleri başarmakta olan bir Türkiye AB içindeki karşıt lobiler, saplantılı siyasetçiler ve evhamlı kamuoyu gibi engelleri aşar, yoluna devam eder. Aynı zamanda ancak bu yönde ilerleyen bir Türkiye önce kendi AB üyeliği tarihini belirleyecek ve AB’ye kabul ettirecektir. Bundan önceki aday ülkeler de böyle yaptı.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>4. ULUSLARARASI İLETİŞİM</b></span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Dış iletişim artık her çağdaş ülke için çok önemli bir siyasal ve ekonomik güç aracı. Türkiye için ayrıca AB yolunda kaçınılmaz bir boyut. Fakat Türkiye çoğu zaman iletişim sorununu sorun kabul etme aşamasında tıkanıyor. Halbuki, sanıldığından daha küçük olanaklarla, ulusal çıkar için getirisi yüksek atılımlar olası. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-zWVGHZI/AAAAAAAABQI/eycPqqXYlN0/s1600-h/bahadir2%5B1%5D%20%281%29%5B5%5D.jpg"><img align="left" alt="bahadir2[1] (1)" border="0" height="240" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Shw-0mSqUTI/AAAAAAAABQM/rKhIn1kSriw/bahadir2%5B1%5D%20%281%29_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="bahadir2[1] (1)" width="222" /></a> Örneğin Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın son Avrupa başkenti ziyaretleri ve ABD Başkanı’nın Türkiye gezisinde dünyanın önde gelen medya, ekonomi ve siyaset çevreleri aynı ortamlarda buluştular. Tanıtım şirketlerine engin bütçeler verilse elde edilemeyecek bir fırsat. Fakat Türkiye bu çevrelere iyi hazırlanmış dosyalar ve görsel malzemeler ulaştıramadı, iletişim ağlarını yeterince geliştiremedi. Peki kim sorumlusu? Bu kaynakları etkin kullanamamanın hesabını kim verecek Türk halkına, vergi mükelleflerine, seçmenlere? Yanıt yok. Çünkü henüz, 21. yüzyılda, Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası iletişimden sorumlu etkin bir birimi yok.</span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>5. TÜRKİYE’NİN AB’YE KOŞULLARI</b></span> <span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Avrupa ve dünya önümüzdeki dönemde önemli değişimler yaşayacak. Türkiye de daha güçlü bir demokrasi, ekonomi ve toplum olma yolunda ilerleyecek. Bu yükselişi başarırken, bizim de üyelik için AB’den beklentilerimiz iyi vurgulanmalı. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">En az dört alanda AB’ye koşullarımız olmalı: küresel ekonomik rekabet gücü, kurumsal etkinlik, siyasal bütünlük ve demokratik saygınlık. Bu sonuncu koşul, aşırı uçlardaki içine kapanmacı siyasal söylemlerin ve Türkiye karşıtlığının merkez sağ ve soldaki bazı siyasal çevrelerce benimsenmediği bir AB gerektirir. </span><span style="color: black; font-size: 100%;"> <br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Kendi evrimini başarabilen bir Türkiye ancak böyle bir AB’nin üyesi olmayı kabul edebilir. Ancak böyle bir AB Türkiye’ye karşı çekim gücünü devam ettirebilir. Çünkü, ancak böyle bir AB 21. yüzyılda önemli bir ekonomik ve siyasal aktör konumunu sürdürebilir. <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör:</span> Sorularımızı yanıtladığınız için çok teşekkür ederiz. <br />
<br />
</span> <br />
<div style="text-align: center;"><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><span style="font-weight: bold;">Röportaj Sonu</span></span></div>Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-39605648394194243782009-05-20T02:28:00.009+03:002011-07-15T15:32:58.649+03:00Türkiye-AB İlişkileri Üzerine İngilizce Makaleler - Kaynaklar<div style="text-align: left;">Aşağıda, AB-Türkiye ilişkileri hakkında İngilizce belgelere ve kaynaklara kolaylıkla ulaşabilirsiniz.<br />
<br />
Below, you can easily find documents and sources in English about EU-Turkey relations.<br />
<a name='more'></a></div><div style="text-align: left;"><a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/ShNOCT6CKhI/AAAAAAAABPY/-LaL6mHtvSo/s1600-h/turkbayragi%5B9%5D.jpg"><img align="left" alt="turkbayragi" border="0" height="49" src="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/ShNOCz_ARZI/AAAAAAAABPc/TWcUrBPEAu8/turkbayragi_thumb%5B5%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px currentColor; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="turkbayragi" width="50" /></a> <a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/ShNODWcqcjI/AAAAAAAABPg/F2ki-UIn_QI/s1600-h/images%5B16%5D.jpg"><img align="right" alt="images" border="0" height="48" src="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/ShNOD6oQOGI/AAAAAAAABPk/HK44xwSXeVs/images_thumb%5B10%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px currentColor; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="images" width="48" /></a> </div><span style="font-weight: bold;"></span> <br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;"><br />
English / EU-Turkey relations</span></div><ol><li><a href="http://www.epc.eu/TEWN/pdf/230573719_EPC%20Issue%20Paper%2050%20-%20EU-Turkey%20relations.pdf">EU-Turkey relations 43 years on: train crash or temporary derailment? By Amanda Akçakoca</a></li>
<li><a href="http://www.socialistgroup.org/gpes/media/documents/45334_45334_turkey_enlargement_en_070704.pdf">ENLARGEMENT OF THE EUROPEAN UNION TURKEY</a></li>
<li><a href="http://www.iai.it/pdf/Quaderni/Quaderni_E_09.pdf">CONDITIONALITY, IMPACT AND PREJUDICE IN EU-TURKEY RELATIONS</a></li>
<li><a href="http://www.iai.it/pdf/articles/barkey.pdf">The Effect of US Policy in the Middle East on EU-Turkey Relations Henri J. Barkey</a></li>
<li><a href="http://www.cer.org.uk/pdf/essay_turkey_hg_nov04.pdf">When negotiations begin: the next phase in EU-Turkey relations Heather Grabbe</a></li>
<li><a href="http://www.cer.org.uk/pdf/p093_turkey.pdf">Turkey and the European Union David Barchard</a></li>
<li><a href="http://www.etsg.org/ETSG2006/papers/KARAMAN.pdf">STATIC EFFECTS OF THE EU-TURKEY CUSTOMS UNION</a></li>
<li><a href="http://dergiler.ankara.edu.tr/dergiler/44/669/8524.pdf">TURKEY-EU ECONOMIC RELATIONS: PROBLEMS AND PROSPECTS NATALIYA ULCHENKO</a></li>
<li><a href="http://www.cespi.it/Sem-Turchia/Tocci-Turchia.pdf">RUNNING AROUND IN CIRCLES? <br />
THE CYCLICAL RELATIONSHIP BETWEEN TURKEY AND THE EUROPEAN UNION <br />
Luigi Narbone and Nathalie Tocci</a></li>
<li><a href="http://www.publications.parliament.uk/pa/cm200708/cmselect/cmberr/367/367i.pdf">Keeping the door wide open: Turkey and EU accession</a></li>
<li><a href="http://www.merit.unu.edu/archive/docs/hl/200610_200610_akcomak.pdf">Differences between the EU and Turkey greatly exaggerated</a></li>
<li><a href="http://www.yale.edu/yjia/articles/Vol_1_Iss_2_Spring2006/akcaparchaibi217.pdf">Turkey’s EU Accession: The Long Road from Ankara to Brussels</a></li>
<li><a href="http://www.sam.gov.tr/perceptions/Volume10/Spring2005/AsangarBelkeson.pdf">Turkey in Transition to EU Membership: Pros and Cons of Integrating a Dynamic Economy</a></li>
<li><a href="http://www.bilkent.edu.tr/~economics/papers/05-06%20DP_HakanBerument_ErayYucel_Zubeyirkilinc.pdf">Business Cycles in Turkey and European Union Countries: <br />
A Perspective to the Membership</a></li>
<li><a href="http://www.nccr-trade.org/images/stories/publications/editorial.pdf">Agriculture in Turkey - structural change, sustainability and EU-compatibility</a></li>
<li><a href="http://www.iris-bg.org/files/The%20Case%20of%20Turkey%20in%20the%20EU_eng.pdf">THE CASE OF TURKEY IN THE EU OGNYAN MINCHEV</a></li>
<li><a href="http://www.iticu.edu.tr/kutuphane/dergi/d4/M00053.pdf">ECONOMIC ASPECTS OF TURKISH- EUROPEAN UNION (EU) RELATIONS <br />
H. Saduman Okumuş</a></li>
<li><a href="http://www.iemed.org/publicacions/quaderns/8/q8_179.pdf">Turkey: On the Road to the European Union <br />
Helena Oliván. Political expert, Spain</a></li>
<li><a href="http://www6.miami.edu/eucenter/nugentfinal.pdf">Turkey’s Membership Application: Implications for the EU <br />
Neill Nugent</a></li>
<li><a href="http://www.europeum.org/doc/pdf/861.pdf">The Turkish Accession to the European Union: <br />
Mutually beneficial ? Mutually possible? <br />
Seda Domaniç</a></li>
<li><a href="http://hei.unige.ch/~baldwin/PapersBooks/TurkeyBookChapter.pdf">The Impact of Turkey’s Membership on EU Voting <br />
Richard Baldwin and Mika Widgrén</a></li>
<li><a href="http://www.forost.lmu.de/fo_library/forost_Arbeitspapier_25.pdf">EU Member Turkey? Preconditions, Consequences and Integration Alternatives <br />
Wolfgang Quaisser - Steve Wood</a></li>
<li><a href="http://www.culturaldiplomacy.org/pdf/case-studies/cd-debate.pdf">Cultural Diplomacy and the Debate on Turkey’s Accession to the EU <br />
By Johanna Können</a></li>
<li><a href="http://www.europesworld.org/NewEnglish/Home/CommunityPosts/tabid/809/PostID/396/TurkeyLookingforanewstrategicidentity.aspx">Turkey: Looking for a new strategic identity</a><br />
</li>
</ol>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-66782008235513132072009-05-16T12:54:00.007+03:002011-05-20T20:55:32.183+03:00Röportaj - Ş. Alparslan YASA III. Bölüm<a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sg6lQM-djlI/AAAAAAAABOs/v7dWQ-lVDlM/s1600-h/Ads1z%20%28Custom%29_thumb%5B4%5D%5B5%5D.jpg"><img alt="Ads1z (Custom)_thumb[4]" border="0" height="129" src="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sg6lQ_cx1BI/AAAAAAAABOw/uHcXNlCPj3A/Ads1z%20%28Custom%29_thumb%5B4%5D_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="Ads1z (Custom)_thumb[4]" width="375" /></a> Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümü Araştırma Görevlisi Ş. Alparslan YASA ile 11 Mayıs 2009'da yaptığımız röportajın üçüncü(son) bölümünü yayımlıyoruz. <br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---Üçüncü bölüm---</span> </div><br />
<a name='more'></a><br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör:</span> Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri üzerine yorumlarınızı alabilir miyiz? <br />
<br />
<span style="font-style: italic; font-weight: bold;">Ş. Alparslan YASA: </span>Türkiye'nin Avrupa Birliği ile bütünleşmek için attığı bütün adımların esasında, tamamen siyasi teslimiyet zihniyeti vardır. Bütün araştırmalarım boyunca Türkiye'de hiçbir siyasinin veya ilim adamının çıkıp da, çok ciddi olarak, AB'nin Türkiye iktisadına, kültürüne veya her konuda gelişmesine yapacağı katkıların bir muhasebesini rasyonel ve ilmi olarak ortaya koyduğuna ve daha sonra da "Bu bizim menfaatimizedir. Biz AB'ye girelim." dediğine şahit olmadım. <br />
<br />
Gördüğüm şey, körü körüne bir teslimiyet. Esasında, kendimizden nefret var. "Biz hiçbir şeyiz. Bizim tarihimiz hiçbir şey. Biz hiçbir zaman kendi başımıza adam olamadık. Bizi ancak Avrupa adam eder. Onun için de bizim her hâlükârda Avrupa ile kaynaşmamız lazım. Bizim Avrupalı olmamız lazım." denmektedir. <br />
<br />
Bu bir kültür meselesidir. Avrupalı kültürü asla Türk kültürü ile bağdaşır bir kültür değildir. <br />
<br />
Bağdaşabilen sahaları, unsurları vardır. Bunun aksini iddia edemeyiz. Fakat esas itibariyle bunlar iki ayrı kültür, iki ayrı zihniyet, iki ayrı dünya görüşü, iki ayrı tarih, medeniyet. Bunların bir tarafını tamamen inkar etmeden diğerinin içerisinde bunu eritmek mümkün değildir. Zihniyet budur. <br />
<br />
Böyle olunca, oturup hesap kitap yapılmadan, tam bir teslimiyetçi, dilenci edasıyla Avrupa'ya "Biz sizden olmak istiyoruz. Ne olur bizi de içinize kabul edin!" siyaseti güdülüyor, böyle bir edebiyat yapılıyor. <br />
<br />
Ankara Antlaşması'ndan itibaren, Avrupa ile bizi böyle bir siyasi birliğe, bütünleşmeye götürecek sürecin altında yatan zihniyet budur. Halbuki Avrupa ülkelerinde benzeri bir şey görmüyorsunuz. Onlar esasta bir oldukları halde, ortak bir kültürü, ortak bir dünya görüşünü, ortak bir tarihi paylaştıkları halde, her Avrupalı ülke, AB'ye dahil olmadan önce, çok esaslı bir şekilde bunun muhasebesini yapmıştır. "Bunun bize faydası ne olabilir?" denmiştir. <br />
<br />
Misal Norveç. Norveç'te bir an AB'nin ülkeye bilhassa iktisadi planda iyi tesirleri olabilir düşüncesi ağır basmıştı. Ondan sonra bir üyelik süreci başlamıştır. Ama arkasından yapılan referandumla, bu reddedilmiştir. İktisadi planda bunu kendi menfaatlerine görmedikleri için AB'nin dışında kalmıştır. <br />
<br />
İngiltere'de mesela hala Sterlin geçerlidir. Aynı zihniyet yani. İki vitesli Avrupa anlayışına göre İngiltere, ikinci viteste kalıyor. <br />
<br />
Türkiye'de böyle bir şey görmüyorsunuz. Türkiye'de şöyle sorular sorulmamaktadır: "Biz Avrupa ile birleşirsek, bize iktisadi bakımdan şu katkısı olur, hukuki bakımdan şu katkısı olur." <br />
<br />
Biz bir kere "Hiçbir şeyiz; onun için Avrupa'yla bir arada olmak bize her bakımdan fayda getirir." diyerek peşin hüküm veriyoruz. Bu, kendini inkar etme zihniyetinin bir neticesidir. Böyle bir süreç var. <br />
<br />
Bu arada Türk halkını alabildiğine hor görme tavrı vardır. Bakın 50 yıldır Türkiye Avrupa'nın dümen suyuna takılmış vaziyette gidiyor. Hiçbir zaman, hiçbir parti, hiçbir iktidar bu politikayı halka danışmamıştır. Yani bir referandum dahi yapılmamıştır. Bizim halkımız gerçekten AB üyesi olmak istiyor mu? Böyle bir teşebbüste bulunulmamıştır. Çünkü halka saygıları yoktur. Onlar kendi fikirlerini oluştururlar ve bunu da tepeden halka empoze ederler. Zaten bizde her şey tepeden inme yürüyor. Halka saygı olmadığı için halka danışma ihtiyacı da hissedilmiyor. <br />
<br />
Türk milletinin ve Türkiye'nin bütün istikbalini taahhüt altına sokan böyle muazzam bir tarihi gelişme, halka sorulmadan, halkın rızası alınmadan bu süreç uğrunda çaba sarf edilmektedir. <br />
<br />
Benim Avrupa'ya, Avrupacı siyasete duyduğum ilk alerji, reaksiyon buradan gelmektedir. Yani hakikaten, bu halk sinesinde tartışılsa ve neticede halkımızda dese ki "Evet! Biz AB üyesi olmak istiyoruz." ben o karara saygı duyacağım. Böyle bir şey yapılmadığı için, o zihniyete reaksiyon duyuyorum. <br />
<br />
İkinci olarak, kendi tarihime baktığım zaman, onun Avrupa medeniyetinin bir alternatifi olarak görüyorum. Avrupa medeniyeti benim gözümde hiç büyük bir medeniyet değil. Avrupa'yı bugün kuvvetli yapan her şeyin, İslam medeniyetinden geldiğini görüyorum. Bu bir tarihi vakıadır. Onun asıl kaynağı biziz. Biz onu sonradan ihmal etmişiz, ondan uzaklaşmışız ve onun için de onun ağır bedelini ödemişiz. Bunlar ayrı meseleler. Ama işin asıl cevheri bizdedir. <br />
<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sg6k48jLuRI/AAAAAAAABOk/PHL7rRUNnJI/s1600-h/DSC00707%5B5%5D.jpg"><img alt="DSC00707" border="0" height="299" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sg6k56Iv5kI/AAAAAAAABOo/7DtNPxNJ-DU/DSC00707_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="DSC00707" width="394" /></a> Ben neden Avrupa'ya özeneyim? Ben hiçbir zaman Avrupa gibi dünyayı sömürmedim. Her gittiğim ülkede jenosit yapmadım. Hakiki manada gittiğimiz her yere, bizler, medeniyet götürdük. İnsanlık götürdük. Ben böyle bir medeniyetin varisiyim. Neden Avrupa karşısında aşağılık kompleksine kapılayım? <br />
<br />
Benim bugün Avrupa medeniyetinden elbette istifade edeceğim şeyler vardır. Ama bu Avrupalı olmadan, Avrupalılaşmadan yapılacak bir şeydir. <br />
<br />
Nasıl ki bir zamanlar Avrupa, Müslümanlaşma ihtiyacı hissetmeden İslam medeniyetinden yağmalarcasına istifade etti; biz de Avrupa medeniyetinin nimetlerinden istifade ederiz. Ama Avrupalılaşma diye, Avrupalı olma diye, Avrupa'ya asimile olma diye bir şey olamaz. Ayrıca biz dünyanın her kültüründen her medeniyetinden istifade edebiliriz. Kendi şahsiyetimizi, kendimizi kaybetmeden. <br />
<br />
Biz başka bir medeniyetin varisiyiz. Bizler medeniyet çözümüyüz. Biz bütün bir Doğu medeniyetinin, İslam medeniyetinin temsilcisiyiz. Tekrar asli kaynaklarımıza dönerek, o medeniyetin zayıf noktalarını bertaraf edip yeni hamlelerle onu kuvvetlendirerek insanlığa, belki de, farklı bir saadet çözümü sunabiliriz. <br />
<br />
Bugün Avrupa medeniyetinin insanlığı çok da mesut ettiğini iddia etmek mümkün değildir. Bir bilanço çıkarsak, insanlığa çok ağır maliyeti olan ve hala insanları, en azından, manen buhran içerisinde tutan bir medeniyet. Böyle bir yapısı var. Bu da materyalist olmasından kaynaklanıyor. <br />
<br />
Halbuki biz, dünya ve ahireti birleştiren bir zihniyete sahibiz. Bizde mana ve madde bir arada yürür. İslam kültürü budur. Mana ve maddeyi çok güzel uzlaştırır, bağdaştırırız. Biz böyle güzel bir alternatifin, insanlık için gerçekten güzel bir çare olabilecek bir alternatifin sahibiyken, neden bu misyonunuzdan vazgeçip de Avrupa'ya yamanmaya çalışalım? Ben bunu anlayamıyorum. <br />
<br />
Kaldı ki Avrupa Birliği, dengi dengine münasebetler içerisinde olmak da istemiyor. <br />
<br />
Bunun en ciddi delili Jacques Chirac'ın Fransız Devlet Televizyonu'na 15 Aralık 2004'te verdiği bir röportaj. Orada söylenenler, Sarkozy'nin yıllarca tekrar ettiği şeyler şunu göstermektedir: İmtiyazlı ortaklık statüsünü tanımak istiyorlar. Bunun sebebi de tamamen siyasidir. Çünkü Türkiye'yi kaçırmak da istemiyorlar. Türkiye'nin Avrupa karşısında bir alternatif olmasını da istemiyorlar. <br />
<br />
Avrupa, kapılarının eşiğinde, af buyurun, bizi "köpek gibi" bağlı tutacak. Hiçbir zaman onların dengi de olamayacağız. Onlar devamlı ellerinin altında bir kuvvet olarak bize hükmedecekler. İstedikleri budur. <br />
<br />
Bunun neresi şeref? Bunun neresi savunulabilir? <br />
<br />
Kıbrıs Rum Kesimi bugün AB'nin tam üyesidir. Birkaç yüz binlik bir şehir olan Kıbrıs Rum Kesimi bir referandum yapsa, "Türkiye'yi istemiyoruz." dese Türkiye AB üyesi olamıyor. <br />
<br />
Böylesine muğlakta kalan, neydü belirsiz bir dava uğrunda Türkiye'nin çaba harcamasının manası nedir? <br />
<br />
Sonra bakın bu kültürel farklılıklar her sahada kendisini göstermektedir. Avrupa'nın Türkiye'ye birazcık saygısı olsaydı, şu anda oluşturdukları hukuk sistemini, Türkiye'yi en azından müstakbel bir üye olarak görüp, danışma ihtiyacı hissederlerdi. Böyle bir ihtiyaç hissetmiyorlar. Kendileri her şeyi hazırlıyorlar. Ondan sonra da "Bizim standartlarımıza uyun!" diyorlar. <br />
<br />
Hatırlarsanız yeni Türk Ceza Kanunu çıkacağı zaman, en azından evlilerin zina yapmasının bir suç olarak kabul edilmesi söz konusuydu. Avrupa ayağa kalktı. "Bizde böyle bir anlayış yok. Bunu siz de yapamazsınız." dedi. <br />
<br />
Türkiye şunu diyemedi: "Siz Avrupa'sınız; bizler de Türkiye'yiz. Bizim farklı bir zihniyetimiz var. Makul ve ahlaki olarak da birbirine ihanet etmiş çiftlerin tabii ki cezalandırılması gerekir. Bu işin bir müeyyidesi olması gerekir." Bunu söyleyemedi. Avrupa'nın ağırlığını koyması ile Türkiye'de o kanun maddesi değiştirildi. Avrupalı bu tür şeyleri bize, kendi hukuk sisteminin bir parçası olarak dayatıyor. Hiçbir hukuki uygulamaya ve davranışa yönelemeyeceksiniz. <br />
<br />
Bütün medeniyetinizi, geleneğinizi inkar ediyorsunuz. "Biz hukuk olarak hiçbir şey yapmadık. Biz bir hiçiz. Bizim her şeyimiz kötü her şeyimiz hatalı." diyorsunuz. Bu akıl almaz bir şeydir. <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör:</span> Yorumlarınızı bizimle paylaştığınız için çok teşekkür ederiz. <br />
<br />
<span style="font-style: italic; font-weight: bold;">Ş. Alparslan YASA:</span> Ben teşekkür ederim. <br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---Röportajın sonu---</span><br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span style="font-style: italic;">Röportajın ilk bölümü için <a href="http://turkiye-ab.blogspot.com/2009/05/roportaj-s-alparslan-yasa.html">buraya</a>, ikinci bölümü için <a href="http://turkiye-ab.blogspot.com/2009/05/roportaj-s-alparslan-yasa-2-bolum.html">buraya</a> tıklayınız. </span></div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-87122474244088116912009-05-14T21:58:00.006+03:002013-05-02T15:52:51.053+03:00Schengen Anlaşması<a href="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Iq-SKv_NX8qucFooAevoz9TW2S9KAmkOmhhzLICnIa9Lz66LVCd6DWPocG2AH_q1L653VspfJ8SP9QbXPsx_Q1N36Hdw_W9vK1WuVi_ui2-fnS1pog0cmpwdep5gNxn9sAU57zboPIX-/s1600-h/Schengen322.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335779911147370994" src="https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg4Iq-SKv_NX8qucFooAevoz9TW2S9KAmkOmhhzLICnIa9Lz66LVCd6DWPocG2AH_q1L653VspfJ8SP9QbXPsx_Q1N36Hdw_W9vK1WuVi_ui2-fnS1pog0cmpwdep5gNxn9sAU57zboPIX-/s320/Schengen322.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 240px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 320px;" /></a>Soru: "<span style="font-style: italic;"><span style="font-weight: bold;">Schengen Anlaşması nedir? Schengen Anlaşması'nın temel hedefi nelerdir? Türkiye, Schengen Anlaşması'na ne zaman dahil edilebilir?</span></span>"<br />
<br />
İsterseniz öncelikle Schengen Anlaşmaları'nı tarihsel olarak sıralayalım.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Schengen Anlaşması'nın ilki (Schengen Agreement), o zamanlar adı Avrupa Ekonomik Topluluğu olan ve AET'ye üye Fransa, Batı Almanya ve Benelüks (Belçika-Hollanda-Lüksemburg) tarafından Lüksemburg'un Schengen kasabasında imzalanmıştır. Anlaşma yeri olarak özellikle Lüksemburg'un Schengen kasabasının seçilmesinin nedeni, bu kasabanın Fransa-Almanya-Belçika sınırlarında yer almasıdır.<br />
<br />
Schengen Anlaşması'nın ikincisi ise Moselle Nehri'nde Prenses Marie-Astrid adlı gemide 1990'da imzalanmıştır. Schengen Anlaşması'nın yürürlüğe girmesi ancak beş yıl sonra mümkün olabilmiştir.<br />
<br />
1985'te imzalanıp 1990'da yürürlüğe giren Schengen Anlaşması'na, Fransa, Batı Almanya ve Benelüks(Belçika-Hollanda-Lüksemburg)'tan sonra ilk olarak İtalya katılmıştır.<br />
<br />
1992'de Schengen Anlaşması'na Portekiz ve İspanya da dahil olmuştur. Böylelikle AET'ye üye 8 ülke arasında sınır ve gümrük güvenlik kontrolleri ortadan kalkmıştır.<br />
<br />
1992'de Yunanistan, 1995'te Avusturya, 1996'da İzlanda, Norveç, Finlandiya, Danimarka ve İsveç, 2004'te ise; Slovakya, Slovenya, Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya, Çek Cumhuriyeti, Macaristan, Güney Kıbrıs Rum Kesimi ve Malta, 2004'ün sonlarında İsviçre ve daha sonra 2007'de Birliğe üye olan Bulgaristan ve Romanya, Schengen Anlaşması'nı imzalamıştır.<br />
<br />
<a href="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgx_jiE2nlI/AAAAAAAABOQ/hRyvKnYSJk8/s1600-h/naslovka_schengen.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335779906946506322" src="http://3.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgx_jiE2nlI/AAAAAAAABOQ/hRyvKnYSJk8/s320/naslovka_schengen.jpg" style="cursor: pointer; display: block; height: 190px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 270px;" /></a>Schengen Anlaşmaları'nın temel hedefi, öncelikle sınır kapıları ve gümrüklerdeki kontrolleri kaldırmaktır. Ancak Schengen Anlaşması'nın nihai hedefi, kuşkusuz, Avrupa Birliği'nin politik ve fiziksel entegrasyonunu sağlamaktır.<br />
<br />
Var olduğundan beridir tartışılan Schengen Anlaşması'nı, Birliğe üye olmalarına rağmen, İngiltere ve İrlanda imzalamamıştır. Bu ülkere göre söz konusu anlaşma, "gizli göç" tehdidini arttırmakta ve ülke bütünlüğünü "kısmen de olsa" bozmaktadır. Anlaşmayı imzalamayan İngiltere ve İrlanda'nın aksine Birliğe üye olmayan İsviçre, Lihtenştayn, Norveç ve İzlanda'nın Schengen Anlaşması'nı imzalaması da oldukça dikkat çekicidir.<br />
<br />
"Schengen vizesi" olarak da bilinen, aslında "Avrupa vizesi" anlamına gelen böylesi bir anlaşma ile, AB vatandaşları, istedikleri "Schengen ülkesinde" 3 ay boyunca, "vizesiz" kalabileceklerdir. Eğer gittikleri ülkenin vatandaşı olmak isterlerse, bulunduğu en yakın bölgeye vatandaşlık başvurusunda bulunmaları gerekir.<br />
<br />
"Önü açık bir süreç" içinde eğer AB'ye üye olursa Türkiye de, Schengen Anlaşması'nı imzalayacaktır. Ancak bu Anlaşma'nın imzalanması için de, AB ülkelerinin, referandum yapması kaçınılmazdır. Tabi öncelikle AB ülkelerinin Türkiye'yi üyeliğe kabul etmeleri gerekir.<br />
<br />
Schengen Bölgesi/Alanı(Schengen Area), günümüzde 25 ülkeden oluşur. Kişilerin serbest dolaşımı(free movement of persons) ilkesinin en önemli ayağı Schengen Anlaşması ile atılmıştır. Kişilerin serbest dolaşımına ilave olarak, işçilerin serbest dolaşımı da(free of movement for workers) dahil edilmektedir. Schengen Anlaşması, böylelikle, AB'nin politik ve sosyal açıdan bütünleşmesini sağlayan en önemli anlaşmalardan biri olarak bilinir.<br />
<br />
Anlaşmayı imzalayan ülke vatandaşlarının Schengen Bölgesi'ne girebilmeleri için, sadece kimlik veya pasaport taşımaları yeterlidir. Schengen Bölgesi'ne dahil olan bir ülkede oturma iznine sahip biri, Schengen Bölgesi'nde 90 gün kalabilir.Unknownnoreply@blogger.com1tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-51472590526349692342009-05-13T16:31:00.013+03:002011-05-20T20:56:13.616+03:00Röportaj - Ş. Alparslan Yasa II. Bölüm<a href="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SgrkOJzVb7I/AAAAAAAABNw/Lz2mUAa30rg/s1600-h/Ads1z+%28Custom%29_thumb%5B4%5D.jpg" onblur="try {parent.deselectBloggerImageGracefully();} catch(e) {}"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5335327640374308786" src="http://2.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SgrkOJzVb7I/AAAAAAAABNw/Lz2mUAa30rg/s400/Ads1z+%28Custom%29_thumb%5B4%5D.jpg" style="cursor: pointer; display: block; float: none; height: 127px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" /></a> <br />
Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümü Araştırma Görevlisi Ş. Alparslan YASA ile 11 Mayıs 2009'da yaptığımız röportajın ikinci bölümünü yayımlıyoruz. <br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---İkinci Bölüm---</span> </div><br />
<a name='more'></a><br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör: </span>Tarif ettiğiniz Avrupa medeniyeti kavramı içinde Avrupa Birliği'ni nasıl tanımlarsınız? <br />
<br />
<span style="font-style: italic; font-weight: bold;">Ş. Alparslan YASA: </span>Avrupa, kendisine baktığı zaman, şunu görmemesi mümkün değildir: Aslında durmadan dahili harplerle adeta kardeş kavgasının yapıldığı bir kıta söz konusu. Ama özü bir. Yani aynı kökten geliyor, aynı medeniyet, kültür unsurlarını paylaşıyor. Bilhassa kültür planında tam bir birlik var. Bazı din, mezhep farklılıkları gibi ortak paydanın yanında, aslında çok da mühimsenecek farklılıklar yoktur. <br />
<br />
Bunu anladıkları zaman, "Biz neden birleşmeyelim?", "Neden bir Avrupa Birliği ortaya çıkarmayalım?" dediler. Zaten bu tür fikirleri, evvela, Victor Hugo gibi Avrupalı büyük yazarlar, mütefekkirler, aydınlar ortaya attılar. Ondan sonra siyasilere mal oldu. <br />
<br />
Bildiğiniz üzere, bilhassa 20. asrın başlarından itibaren, bu tür fikirler ivme kazandı. Derken yaşanan iki Büyük Cihan Harbi felaketi var. Bu savaşlar, Avrupa'ya çok ağır bir bedele mal oldu. Savaşlar, bu fikirlerin artık gerçekleştirilme zamanının geldiği hususunda Avrupa siyasileri arasında geniş bir fikir birliği ortaya çıkardı. <br />
<br />
Jean Monnet gibi birtakım insanların adeta "katalizör" rolü oynamalarıyla bu tür fikirler, kuvveden fiile çıktı. Biliyorsunuz, ilk defa, Kömür-Çelik Birliği ile başlayan süreç, sonra siyasi ve iktisadi bir birliğe doğru gelişmeye başladı. <br />
<br />
Demek ki Avrupa Birliği'nin temelinde, esas itibariyle, ortak tarih, ortak kültür, ortak dünya görüşü vardır. Avrupa Birliği, bu oluşumun tabii bir neticesi, siyasi bir tezahürü. Nihai hedefi de, tabii ki, Amerika Birleşik Devletleri'ne benzer bir yapılanma olarak Avrupa Birleşik Devletleri ortaya çıkarmaktır. <br />
<br />
Jean Monnet, Avrupa Birliği sürecinin hızlanması için, perde arkasında, bütün bu Avrupa liderlerini; sadece siyasi liderlerini değil, iktisadi hayattaki, basın ve sendikalar dünyasındaki liderleri de muntazaman bir araya getirip ortak bir çalışma yaptırmıştır. Daha o zaman, Monnet, bu çalışma komitesinin ismini, Avrupa Birleşik Devletleri için Hareket Komitesi koymuştur. 1950'lerdeki çıkışı böyleydi. Bu nihai hedefi de gösteriyordu. Onun için de tek bayrak, tek milli marş, ortak para birimi gibi düşünceler, daha o zaman mevcuttu. <br />
<br />
Nihai hedef, federatif bir yapı içerisinde, Avrupa için zenginlik unsuru olan ve yok edilmesinin manası olmayan mahalli birtakım kültürel unsurları da muhafaza ederek, Amerika Birleşik Devletleri'ne benzer bir Avrupa Birleşik Devletleri yapısı ortaya çıkarmaktır. <br />
<br />
<span style="font-weight: bold;">Röportör:</span> Sizin söylediklerinizden yola çıkarak, Avrupa Birliği, milli hakimiyet anlayışını yıkmak mı istemektedir? <br />
<a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/ShBo7bJmgwI/AAAAAAAABPM/OflBJAY9iUE/s1600-h/DSC00706%5B1%5D.jpg"><img alt="DSC00706" border="0" height="352" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgrlFyUyRWI/AAAAAAAABPQ/cvK4YiMjz4A/DSC00706_thumb.jpg?imgmax=800" style="border-bottom: 0px; border-left: 0px; border-right: 0px; border-top: 0px; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="DSC00706" width="463" /></a><span style="font-style: italic; font-weight: bold;">Ş. Alparslan YASA: </span>Avrupalıların o konuda geliştirdikleri çok güzel bir kavram var: "Subsidiarite". Bunun tam Türkçe karşılığı bulmak çok zor. Ben buna "kaimiyet prensibi" diyorum. Bizdeki "kaim olma" kavramından hareketle ortaya çıkan bir kelime. Bu prensibin esası şudur: Herhangi bir mesele, eğer mahalli çapta, yani belediye, vilayet veya bölge sınırları içerisinde halledilebiliyorsa, o seviyede halledilmelidir. Eğer bu onların çapını aşan daha büyük bir mesele ise, yani bütün bir devleti veya bütün bir Avrupa'yı alakadar eden bir meseleyse, o durumda, üst seviyeler, daha makro planda müdahale eder. "Subsidiarite" ya da "kaimiyet prensibi" esası budur. İşte Birlik, o durumlarda müdahale edebilecektir. O zaman merkezi otorite, milli ya da mahalli otoritelerin yerine kaim olur, yani, onların yerini alır, onların yerine geçiyor. <br />
<br />
Milli hakimiyetin tamamen ortadan kaldırılması söz konusu değildir; sınırlandırılması söz konusudur. Zaten imzalanan Roma Antlaşması'ndan başlayarak en son Lizbon Antlaşması'na kadar hepsinde bu esas vardır. Bir dereceye kadar, milli otoritelerin yerine, merkezi otoritenin kaim olması söz konusu. Bu da uzun vadede federatif bir yapı demektir. Şu an daha çok konfederal yapıya benzer bir mekanizma görülebilir. Ama nihai hedef, federatif bir yapıdır. <br />
<br />
Nihai hedef, mahalli, milli otoritelerin iktidarını asgariye indirip, merkezi otoritenin, yani AB Cumhurbaşkanı'nın, AB Komisyonu'nun, AB Parlamentosu'nun yetkilerinin, alabildiğine arttırıldığı bir statü oluşturmaktır. <br />
<br />
Bu çerçevede bakıldığında, milli hakimiyet prensibini sınırlama halinin söz konusu olduğunu görebiliriz. Ama bu da, asgari yani gerektiği kadar tutulacak. Bu da, milli hakimiyet prensibinin tamamen yok edilmesi gibi algılanamaz. Bu düşünce, Avrupa kültürü içerisinde abes bir düşüncedir. Çünkü Avrupa kültürü yapısı, plüralist bir yapıdır. Mahalli kültürlere vs. saygı duyan ve bunu bir zenginlik unsuru olarak gören bir Avrupa anlayışı vardır. <br />
<br />
Neden bunlar yok edilsin? Mahalli unsurlar sonuna kadar muhafaza edilebilir. Ama bunların üstünde mutlaka bir Avrupa Birliği antitesi olacaktır. Avrupa Birliği milliyeti olacaktır. Şu zamanda da insanlara, "Sizler birer Avrupa vatandaşısınız, Avrupa milliyetiniz var." denmektedir. Mahalli veya milli milliyetler bunun bir alt kümesi konumunda olacaktır. "Bir üst kimliğiniz var(AB kimliği), bir de alt kimliğiniz var(Milli kimlik)." denilmektedir. <br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---İkinci Bölümün Sonu---</span> <br />
<br />
<div style="text-align: left;"><span style="font-style: italic;">Röportajın üçüncü(son) bölümü için <a href="http://turkiye-ab.blogspot.com/2009/05/roportaj-s-alparslan-yasa-iii-bolum.html">buraya</a> tıklayınız.</span> </div></div>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-50525466217594039422009-05-11T17:00:00.021+03:002011-05-20T20:56:32.430+03:00Röportaj - Ş. Alparslan Yasa I. Bölüm<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgl375fwCuI/AAAAAAAABL0/Ji1dMi4YrN0/s1600-h/Ads1z%20%28Custom%29%5B6%5D.jpg"><span style="color: black;"></span><img alt="Adsız (Custom)" border="0" height="139" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgl38ledeuI/AAAAAAAABL4/bREisDok-wc/Ads1z%20%28Custom%29_thumb%5B4%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="Adsız (Custom)" width="438" /></a> Türkiye-AB ilişkileri üzerine yorumların yer aldığı sitemizde, muhtelif görüşleri yansıtmak amacıyla, Türkiye ve Avrupa Birliği ilişkileri hakkında röportajlar yapıyoruz.<br />
<br />
Bu bağlamda ilk röportajı, Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Fransızca Mütercim-Tercümanlık Bölümü Araştırma Görevlisi Ş. Alparslan YASA ile 11 Mayıs 2009'da yaptık.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Davetimizi kabul ettiği ve sorularımızı içtenlikle yanıtladığı için Sayın Ş. Alparslan YASA'ya teşekkür ederiz.<br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---Birinci Bölüm---</span></div><div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;"></span></div><span style="font-weight: bold;"> </span><br />
<span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><b>Röportör</b>: Avrupa'yı nasıl tarif edersiniz? "Avrupa Medeniyeti" nedir?<br />
<br />
<b><i>Ş. Alparslan YASA</i>:</b> Avrupa'yı, </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">umumî</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> olarak, "Avrupa </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Kıt’ası</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">", "Avrupa Medeniyeti" olarak düşünmemiz gerekir. Avrupa kültürü, medeniyeti ve dünyası, biliyorsunuz, Eski Yunan'a dayanmaktadır. O Yunan Medeniyeti mirasını devralan</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">,</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> ama </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">fikrî</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> planda onu çok da ileriye götürmeyen, daha çok </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">siyasî, hukukî ve askerî</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> sahada o kültürün oluşmasına </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">ciddî</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> şekilde katkıda bulunan bir Roma Medeniyeti var. Onun arkasından Hıristiyanlık geliyor; ama Hıristiyanlığın Avrupa kültüründe yer alması ancak uzun bir sürecin sonunda mümkün oluyor. Biliyorsunuz, Roma İmparatorluğu'nun çöküşünden sonra, Avrupa, tam manasıyla bir barbarlık dönemi yaşadı. Hem şehir medeniyeti çöktü, hem iktisadi </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">hayat ve</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> insanlar bir nevi </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">vahşî </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">hayata döndüler. Alabildiğine cehalet, </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">umumî </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">bir emniyetsizlik hali, devamlı yağmalamalar, öldürmeler, savaşlar... Bin sene kadar Avrupa'nın bu şekilde karanlıklar içinde yaşadığı söylenir. O yüzden bu hususu tespit etmemiz ve bunun üzerinde düşünmemiz çok iyi olur.<br />
<br />
"Ortaçağ karanlığı" olarak bize de geçen bu tabirin esası, Avrupa'nın gerçekten, fiilen, bin sene kadar, bir karanlık dönem yaşamasıdır. Bu karanlık dönemde, hem kültür planında tam bir dibe vurma </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">görülüyor</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">, hem </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">de iktisadî hayat ve siyasî bütünlüğün yok olduğu</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">. O kadar ki şehirler </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">ortadan kalkıyor;</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> şehirlerin yerini orman alıyor. "Bakarsan bağ olur" denir. Bir şehir devamlı bakım görürse, gelişmeye ve varlığını devam ettirmeye </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">imkân</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> bulabilir. </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Şehirler terk edildiği için yerlerini orman kaplıyor. İşte böyle bir dönem!</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"><br />
<br />
Buradan, hemen "bizimkilere" atıfta bulunmakta fayda görüyorum. Biz, son bir-iki asır içerisinde, belki de anlaşılmaz sebeplerden dolayı, kendimizi tamamen inkâr süreci içerisine girdiğimizden, Batılıların bütün sloganlarını, şablonlarını aynen benimsedik ve onun için, bizde de çok yaygın </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">olarak </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">bir “Ortaçağ </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">karanlığı” </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">kullanılışı var.<br />
<br />
Hiç düşünmeden, kendimizden bahsederken de, bu insanlar, Ortaçağ karanlığından dem vuruyorlar ve yeni medeniyet hamlesiyle, Ortaçağ karanlığından kurtulma edebiyatı yapıyorlar. Halbuki Doğu dünyasının, Avrupa'dakine benzer böyle bir karanlık dönemi asla olmadığı gibi, Avrupa'nın o karanlık dönemi, İslâm-Doğu dünyasının altın çağıdır. Bu çağ, her bakımdan </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">yükselişin olduğu</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">, </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">insanlığın</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> zirvesini </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">teşkil </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">eden bir medeniyet, kültür, iktisadî gelişme, siyasî bütünlük çağıdır. Doğu dünyasında, en azından bu Ortaçağ devresinde, hiçbir zaman Avrupa'dakine benzer bir karanlık çağ yaşanmamıştır.<br />
<br />
Peki, sonrasında ne olmuştur? Avrupa bu karanlıktan nasıl </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">çıkmıştır</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">? Şahsen yaptığım araştırmalar, Avrupa'da tarafsız olarak konuyu araştırabilen </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">ilim</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> adamlarının da ortaya koydukları gözlemler, bu konuyu aydınlatmaktadır. Briffault, Gustave Le Bon gibi ilim adamları, müspet ilimlerin İslam dünyasında geliştiğini ciddî delillerle ve geniş bir malzemeyle ilk defa ortaya koyan insanlardır.<br />
<br />
İslam medeniyetinin veya kültürünün üç büyük merkezi vardı. Bunun Doğu'daki ayağı Bağdat, Akdeniz'deki ayağı Sicilya ve Batı'daki veya Avrupa'daki ayağı </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Endülüs'tü.</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> Avrupalılar, Haçlı Seferleri dolayısıyla, Ortadoğu ile yakın bir irtibat kurdular. </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Ayrıca, Sicilya Krallığı üzerinden, Sicilya ve İtalya üzerinden, bütün Avrupa, bu gelişmiş ve kendi seviyesinin çok üstünde olan kültür dünyasıyla münasebet kurmuştur.</span><br />
<br />
<a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgl39vY3OQI/AAAAAAAABL8/oax_y6Z0x-s/s1600-h/DSC00705%5B10%5D.jpg"><img alt="DSC00705" border="0" height="287" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/Sgl3-oJVs6I/AAAAAAAABMA/zIZgwPDUbPA/DSC00705_thumb%5B8%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="DSC00705" width="373" /></a><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Bu kanallardan başka, </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">neredeyse bin yıl kadar varlığını devam ettiren</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> ve </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">çok parlak bir medeniyet olan Endülüs var. Jacques Pirenne isimli çok meşhur bir Fransız tarihçisi vardır. Onun, beş ciltlik "Büyük Dünya Tarihi" adlı </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">kitabına bir göz atmak yeter</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">. Bu kitapta, Endülüs medeniyeti hakkında </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">çok kıymetli bilgiler</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> yer almaktadır. O zaman İspanya'da 30 milyon nüfuslu bir millet söz konusu. Bütün şehirler mamur </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">ve</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> çok gelişmiş bir </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">iktisadî hayat var; öyle ki bütün dünyayla ticaret yapıyorlar</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">. </span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Ayrıca,</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> tıptan fiziğe kadar her çeşit ilim alabildiğine gelişmiş.<br />
<br />
</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;">Misâl:</span><span style="color: black; font-family: georgia; font-size: 100%;"> İbn-i Haldun Endülüslüdür. İbn-i Haldun, hakikî mânâda, hem içtimaiyatın (sosyoloji), hem de iktisat ilminin ve hatta tarih ilminin kurucusudur. İbn-i Haldun, aynı zamanda, büyük bir İslam âlimidir. </span> <br />
<div style="color: black; font-family: georgia;"><span style="font-size: 100%;">Şehirlerin fevkalade mamur olmasına gelince, bundan kastedilen şey, bütün sokakların aydınlatılması, sokakların gayet temiz ve muntazam olması, her tarafın muhteşem binalarla donatılmış olması, gayet planlı bir iskân politikasının bulunması, v.s.’dir. </span><span style="font-size: 100%;">İleri, yan, medenî bir hayat yaşanıyor. Bu bakımdan Endülüs, Avrupa içerisinde bir "Medeniyet Adası" gibidir</span><span style="font-size: 100%;">. Şöyle ki</span><span style="font-size: 100%;">: Avrupa'nın </span><span style="font-size: 100%;">umumuna</span><span style="font-size: 100%;"> baktığınızda, maddî-mecazî manasıyla, tam bir sefalet görüyorsunuz. O zaman, Avrupa'da, az çok ilme, kültüre hevesli olan insanlar, hatta bir Papa dahil, gelip Endülüs medreselerinde tahsil yapmışlar ve muazzam bir tercüme faaliyeti başlatmışlardır. Müslümanların eserleri, Müslümanların Yunancadan Arapçaya tercüme </span><span style="font-size: 100%;">ettikleri</span><span style="font-size: 100%;"> eserler, çok muazzam bir tercüme faaliyetiyle, Latinceye aktarıldı ve bütün Avrupa, bunları okuyarak, yavaş yavaş uyanmaya başladı. Bu sebeple, Avrupa'nın ilim ve kültür bakımından uyanışının temelinde tamamen İslam medeniyeti vardır</span><span style="font-size: 100%;"> ve Avrupa medeniyeti, ilim ve tefekkür planında</span><span style="font-size: 100%;"> İslam medeniyetinin bir devamıdır.<br />
İnsan hakları </span><span style="font-size: 100%;">kavramı</span><span style="font-size: 100%;"> da, bu arada, Müslümanların geliştirdikleri felsefe ve hukuk sistemiyle beraber Müslümanlardan alındı ve onun üzerine yeni fikirler </span><span style="font-size: 100%;">ilâve edildi.</span><span style="font-size: 100%;"><br />
</span></div><div style="color: black; font-family: georgia;"><span style="font-size: 100%;">Jacques Pirenne'in Büyük Dünya Tarihi kitabında, Endülüs hakkında şöyle bir karşılaştırma var: Endülüs'ün 30 milyonluk nüfusuna, mesela Fransa, ancak 19. asırda ulaşıyor. Medeni bir hayat olmadığı için nüfus çok az diğer Avrupa ülkelerinde. </span><span style="font-size: 100%;">Keza</span><span style="font-size: 100%;">, halk tam bir cehalet içerisinde; fevkalade iptidaî bir hayat yaşıyor, iktisadi hayat </span><span style="font-size: 100%;">çöktüğü</span><span style="font-size: 100%;"> için nüfus artmıyor. Çok seyrek nüfusların hakim olduğu ülkeler. Ondan sonra, büyük Rönesans hamlesi, sanayi faaliyetleri, dünyayı sömürgeleştirme hareketleri ile dünyanın bütün zenginliği Avrupa'ya akıyor. Ancak bunlardan sonra 19. asırda Fransa 30 milyon nüfusa ulaşabiliyor. Düşünün, bahsettiğimiz Endülüs'ün bu nüfusu, 9. ve 10. asırlarda var. Yani bin sene sonra Fransa, ancak Endülüs'ün seviyesine gelebiliyor! Böylesi parlak bir medeniyet! Hiçbir zaman bir karanlık çağ söz konusu değil. Bizim belki karanlık çağımız, İslam Medeniyetini Batılılar çökerttikten sonra nisbî olarak oluşmuştur.<br />
<br />
Avrupa kültürüne, medeniyetine, yeni bir maya çalınıyor ve bu mayalar tamamen İslam medeniyetinden geliyor. Oradan aldıkları hızla, Rönesans hamlesini yapıyorlar, keşiflere çıkıyorlar, dünyayı sömürmeye başlıyorlar ve Avrupa zenginleşiyor, gelişiyor. Bugünkü bildiğimiz Avrupa medeniyeti, kültürü bu şekilde ortaya çıkmıştır.<br />
<br />
Fakat Avrupa entelektüellerine sorduğumuz zaman, hiç İslam unsurundan bahsetmezler. Onlara göre, İslam unsuru, sanki Avrupa kültüründe, medeniyetinde hiç yer almıyor. Yunan, Roma, Yahudi-Hıristiyan artı Rönesans kültürü yer alıyor. Oysa, Rönesans kültürü dedikleri şeyin esası,ilim ve tefekkür planında, İslam kültürüdür. (</span><span style="font-size: 100%;">Tabiiî onun üzerine kendilerinin geliştirdikleri başka fikirler de eklenmiştir.)</span><span style="font-size: 100%;"> O derece ki Müslümanların bilhassa ilim kitapları, bazen de felsefe kitapları, fecî şekilde intihal edilmiştir. Hatta intihal, o zamanlar, çok tabiî görülen bir şeydir.<br />
<br />
Mesela, Avrupa ilim tarihi kitaplarında, müspet ilim tarihinin başlangıcı olarak gösterilen 12. asırda Oxford'daki Roger Bacon'ın optikle alakalı kitabı, İbnü'l-Heysem'in kitaplarından intihal edilerek yazılmıştır. Bacon, Arapça öğrenerek İbnü’l-Heysem’in Menâzır’ını tercüme etmiştir ve üzerine kendi ismini koymuştur. Şu anda herkes, Roger Bacon der, kimse İbnü'l-Heysem demez. Pek çok kitap böyledir. Pek çok ilmî plandaki keşifler böyledir.<br />
<br />
Şu anda aklıma gelen bir başka misal: Avrupalılar, küçük-büyük kan dolaşımını ilk defa 17. asırda Avrupalı bir fizyolojistin keşfettiğini söylerler. Halbuki ondan belki bin sene kadar evvel, küçük-büyük kan dolaşımını, İbn-i Nefis keşfetmiştir ve onun </span><span style="font-size: 100%;">keşfi</span><span style="font-size: 100%;"> intihal edilmiştir. Avrupalılar, </span><span style="font-size: 100%;">onların kitaplarını </span><span style="font-size: 100%;">kendi isimleriyle piyasaya sürmüşlerdir. Fotoğraf makinesinin esası olan ilk karanlık kutu denemelerini yapan, İbn-i Heysem'dir. Bunlar hiç söylenmez. Astronomi, matematik, fizik, kimya sahalarının ve çok daha mühimi olarak tecrübi araştırma usulün (gözlem ve deneye dayalı usulün) mucidi doğrudan doğruya onlardır </span><span style="font-size: 100%;">ve onu Kur’an’a dayanarak ortaya koymuş, geliştirmişlerdir.</span><span style="font-size: 100%;"> Bu usûl, bütün </span><span style="font-size: 100%;">müspet</span><span style="font-size: 100%;"> </span><span style="font-size: 100%;">ilimlerin</span><span style="font-size: 100%;"> temelini oluşturur. </span><span style="font-size: 100%;">Usulü bir defa ortaya koydunuz mu onu uygulayarak her sahada müspet ilimleri geliştirebilir, bin bir keşif yapabilirsiniz. İşin mühim olanı, o ana fikri ortaya koymaktır. Bunu da Müslümanlar yapmıştır. Binaenaleyh, Müslümanlar, bugün ne kadar müspet ilim varsa hepsinin sahibidirler, bütün ilimler, bütün ilmî keşifler ve müspet ilimlere dayanan teknik icatlar dolaylı olarak Müslümanların eseridir. İslâm medeniyeti olmasa, müspet ilim ve müspet teknoloji de olmazdı.</span></div><div style="color: black; font-family: georgia;"><span style="font-size: 100%;"><br />
Her neyse, Avrupa medeniyeti işte böyle bir süreçle ortaya çıkmış ve ne yazık ki üstadlarını inkâr eden nankör bir medeniyet davranışı görmüştür. Fakat İslam, asla bu medeniyetin emperyalizminden, sömürgeciliğinden, jenosidlerinden, ahlâksızlıklarından mes’ul değildir; çünkü bütün bunlar, İslam ahlak ve siyasetine zıdd olarak, onların dünyaperestliğinin ve makyavelist politika anlayışlarının neticesidir ve kendi günahlarıdır. Eğer İslam ahlâkını da iktibas etmiş olsalardı, bugün çok daha güzel bir dünyada yaşıyor olurduk.</span></div><br />
<br />
<br />
<div style="text-align: center;"><span style="font-weight: bold;">---Birinci Bölümün sonu---</span></div><br />
<span style="font-style: italic;">Röportajın ikinci bölümü için <a href="http://turkiye-ab.blogspot.com/2009/05/roportaj-s-alparslan-yasa-2-bolum.html">buraya</a> tıklayınız.<br />
</span>Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-28343364423364751672009-05-10T11:38:00.009+03:002011-05-20T20:56:52.168+03:00Avrupa Birliği Programları ve Projeleri<a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgaylBnMMnI/AAAAAAAABLU/4xWzyBDkJLc/s1600-h/projectsmag%20%281%29%5B4%5D.jpg"><img alt="projectsmag (1)" border="0" height="76" src="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgaylzaFyQI/AAAAAAAABLY/k-4_rEdczLI/projectsmag%20%281%29_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="projectsmag (1)" width="244" /></a> Soru : "<span style="font-style: italic;"><span style="font-weight: bold;">Avrupa Birliği programları ve projeleri nelerdir? Türkiye hangi programlara dahildir?</span></span>"<br />
<br />
Avrupa Birliği ekonomik ve politik bir birliğin yanı sıra eğitime, araştırma-geliştirme çalışmalarına, bilim ve araştırmaya, kültürel entegrasyona oldukça fazla önem vermektedir. Kültürler arası bütünleşmeyi ve işbirliğini geliştirmek, çevre, özgürlük, adalet ve ortak pazar olgularının eşgüdümsel eylemleri arttırmak amacıyla, üyeler arası, Avrupa Birliği Programları ve Projeleri oluşturulmuştur.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Kültürler arası entegrasyonu hızlandırmak ve halkları birbirine yakınlaştırmak için yürütülen programlar ve projeler, belirli aralıklarla tekrarlanır ya da yeni projelerle sürdürülür. Avrupa Birliği Komisyonu'na bağlı Genel Müdürlükler AB Projeleri'nden ve Programlarından sorumlu kurumlardır.<br />
<br />
AB Projeleri'nin temel hedefi, Topluluk Müktesebatı'nda ve Avrupa Birliği'ni kuran Antlaşmalarda da belirtildiği gibi, AB'nin iç ve dış politikalarını en iyi şekilde yerine getirmektir. Ekonomik ve politik alanda entegrasyonun, aynı zamanda kültürel alanda da yerleşmesi amaçlanır. AB Projeleri için gerekli para ve kredi, Avrupa Birliği'nin genel bütçesi tarafından sağlanır. Tam üye ve aday üye vatandaşları, Program ve Proje üretilebilir.<br />
<img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5334142887724473858" src="http://4.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SgauseP-XgI/AAAAAAAABLM/BTzDv3-Y1AA/s400/ab+%281%29.jpg" style="cursor: pointer; display: block; float: none; height: 97px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 400px;" />Bu tür programların en ünlüleri; AB Socrates Eğitim Programı, Gençlik Programı, Avrupa için Akıllı Enerji Programı, Girişim ve Girişimcilik Programı, Ayrımcılıkla Mücadele Programı, Erasmus Eğitim Programı, E-Güvenlik Programı, Leonardo Eğitim Programı, İstihdamın Teşvik Edilmesi Programı ve Dijital Ürünler ve Dil Çeşitliliği Programı'dır.<br />
<br />
Programlara katılım ön şartı, aday ya da üye ülkelerin, bütçeye, katkı payı ödemeleridir. Aynı zamanda, mevcut programlar için sistemin önceden kurulması da gerekir.<br />
<br />
Türkiye, AB Programlarına 2002 tarihinde, Helsinki Zirvesi ile başlamıştır. Türkiye, AB Programlarının çoğunu uygulayan bir ülkedir.<br />
<br />
Türkiye'de Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, AB Gençlik ve Eğitim Programlarından sorumlu kurumdur.<br />
<br />
Projelerle ilgileniyorsanız aşağıda bulunan bağlantıları mutlaka ziyaret ediniz:<br />
<ul><li><a href="http://www.ua.gov.tr/" target="_blank">Türkiye-Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı</a></li>
<li><a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=nereden" target="_blank">Avrupa Birliği Programları ve Projeleri yazmak için nereden başlamalıyım? (Görüntülü)</a></li>
<li><a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&yayinid=891233FB0E85462F26B50B930785E3EE40307" target="_blank">AB Gençlik Programı nedir?</a></li>
<li><a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&yayinid=212598764F3641BF52F056D6A8C57F623A5FB" target="_blank">Avrupa Gönüllü Hizmeti Yapmak İsteyenler İçin Bilgiler</a></li>
<li><a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&bid=8" target="_blank">Comenius</a>, <a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&bid=9" target="_blank">Erasmus</a>, <a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&bid=10" target="_blank">Leonardo </a>ve <a href="http://www.ua.gov.tr/index.cfm?action=detay&bid=11" target="_blank">Grundtvig </a>Programları<span style="text-decoration: underline;"></span></li>
</ul><a href="http://www.ua.gov.tr/" target="_blank"></a>Unknownnoreply@blogger.com2tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-7096284090558629832009-05-09T11:29:00.008+03:002011-05-20T20:57:13.726+03:00Ulusal Egemenlik ve AB<a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSC4RH5II/AAAAAAAABKU/eqdY9bM0lDw/s1600-h/p-010189-00-1%5B7%5D.jpg"><img alt="p-010189-00-1" border="0" height="159" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSDaltpPI/AAAAAAAABKY/y3n1X01tB6U/p-010189-00-1_thumb%5B5%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="p-010189-00-1" width="240" /></a> Soru : "<span style="font-style: italic;"><span style="font-weight: bold;">Avrupa Birliği çerçevesinde, ulusal egemenlik kavramı nasıl değerlendirilmelidir?</span></span>"<br />
<br />
1789 Fransız İhtilali'nden beri ulus-devlet, demokrasi anlayışı, milliyetçilik veya ulusalcılık kavramı, bağımsızlık-özgürlük olgusu, tüm Avrupa'yı sarmıştı. 1789'dan itibaren ülkeler artık kendilerine ait bağımsız bir ulus-devlet modeli inşa etmek ve özgür bir ülkede yaşamak istiyorlardı.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Bu ihtilal, belki de, Avrupa'ya iki büyük savaş getirmiştir. Savaşların öncelikle ekonomik rekabet, uluslararası camiada daha fazla söz sahibi olmak isteme ile de ilgisi vardır. Fakat Fransız İhtilali'nin ortaya çıkardığı ulus-devlet anlayışı da savaşlarda etkin bir rol oynamıştır. Osmanlı Devleti'nin gerileme ve çöküş devrinde Balkanlarda, Arap yarımadasında, Afrika'da, Kafkaslarda yüzleşmek zorunda kaldığı şey, Fransız İhtilali'nin etkileri idi.<br />
<br />
Fransa'da ortaya çıkıp tüm dünyayı etkileyen bu akımla, dünya artık feodal yapının sonuna geldiğini ve her halkın kendine özgü hakları, özgürlüğü ve bağımsızlığı olması gerektiğini, "acı tecrübelerle" anlamıştır. Bu "tecrübeler" ileride AB yapısını oluşturacaktır.<br />
<br />
<a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVTr-QXNAI/AAAAAAAABK8/3oTwIO9cBqw/s1600-h/p-012491-00-01%5B7%5D.jpg"><img align="right" alt="p-012491-00-01" border="0" height="240" src="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVTscGzntI/AAAAAAAABLA/kK18d0gMaIs/p-012491-00-01_thumb%5B5%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p-012491-00-01" width="160" /></a>Birbirlerinden farklı milletin ülke olma ideası(düşüncesi), Avrupa'yı hem savaşlara hem de "toprak" anlaşmazlıklarına itmiş, Soğuk Savaş döneminde dünya "Batı-Doğu Bloğu" olarak ayrılmış, ortaya çıkan uzlaşmazlıklar ve kavgalar, Avrupa'yı ve özellikle Balkanları bölmüştür. Yakın geçmişte Balkanlarda yaşanan mezalim, aslında Avrupa'nın, gerçekten bir "birlik" olması gerektiğini göstermiştir.<br />
Bu amaçla günümüz Avrupa'sı, geçmişte yaşanan "olaylara" karşı "erken önlem" alarak, Avrupa'nın hukuki ve uluslar-üstü olarak "kurumsallaştırmıştır".<br />
<br />
Uluslar-üstü ile uluslararası birbirlerine benzememektedir. Uluslararası dediğimizde muhtelif ülkelerin arasında olan bir ilişkiden söz edilir. Ne var ki uluslar-üstü, hem milletleri bir araya getirir hem de bu milletlerden de üstün bir kişiliğe bürünür. Burada, uluslar-üstü kavramı, hiçbir uluslararası kurumla eşit olamaz.<br />
<br />
Örneğin Birleşmiş Milletler, uluslararası bir kuruluştur. Aslında Avrupa Kömür ve Çelik Topluluğu ile yola çıkan Avrupa Toplulukları da uluslararası bir örgütlenmeydi. Fakat zamanla, adalet, güvenlik ve özgürlük kavramlarının Avrupa Birliği'nde bir araya geldiğini gördük. Topluluk Müktesebatında da Avrupa Birliği, uluslar-üstü bir kurumdur denilmektedir. Bu bakımdan BM ile AB birbirlerinden çok farklı iki örgüttür. Birleşmiş Milletlerde ortak para birimi, ortak pazar olmamasına karşın, AB ortak pazar ve ortak para birimini uygular. Bu örnekleri çoğaltabiliriz.<br />
<br />
<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSE91IHBI/AAAAAAAABKk/CqcQL5Qx41A/s1600-h/Liberte%2C%20Egalite%2C%20Fraternite%5B4%5D.jpg"><img align="left" alt="Liberte, Egalite, Fraternite" border="0" height="240" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSFeNlQ6I/AAAAAAAABKo/vVBguUIL6-Q/Liberte%2C%20Egalite%2C%20Fraternite_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="Liberte, Egalite, Fraternite" width="151" /></a> Fransa'da bulunduğum süre zarfında her ulusal kurumda; "Liberté, Egalité, Fraternité" yani "Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik" logolarını gördüm. İşte bu, Avrupa Birliği'nin temellerini oluşturan üç kavramdır aslında. Özgür bir Avrupa düşüncesi, eşitliğin her kurum ve kuruluşa, her insana, her millete verilmesi anlayışı ve Avrupa'nın "birbirimizden farklı olsak da biz "bir" ailenin bireyleriyiz" hedefi, AB'nin üzerine kurulan düşünceleridir.<br />
<br />
Bununla birlikte, AB, her ülkenin kendi iç işleri olduğunu, AB'nin buna müdahil olamayacağını vurgulasa da, temelde, AB'ye üye olan ülkelerin AB politikalarını izlemesi ve sürdürmesi gerektiği gayri resmi olarak söylenir veya hissettirilir.<br />
<br />
Avrupa Adalet Divanı veya Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin ulusal egemenlik alanlarındaki bazı kararları da AB'nin ulus-üstü bir örgüt olduğunu ortaya çıkarır. Söz konusu kararlarda, aynen şöyle bir ifade yer alır: "AB'ye üye olan ülkeler, üye olarak, egemenlik haklarının bir bölümünü <a href="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSF2T5eDI/AAAAAAAABKs/g2hx3iSk9Og/s1600-h/bayragin%5B5%5D.jpg"><img align="right" alt="bayragin" border="0" height="159" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgVSGZvuUfI/AAAAAAAABKw/7fKRfbvqS70/bayragin_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="bayragin" width="240" /></a> devretmişlerdir." Ortak para, ortak pazar, ortak bir Avrupa bayrağı gibi bazı politikalar, AB'ye üye her ülke tarafından kabul edilmelidir. İngiltere'de yaşanan Sterlin "kaosu" ve "AB bayrağı karşıtlığı" bu politikaların "ulusalcı hükümetleri" ne kadar "rahatsız" ettiğinin birer göstergesidir.<br />
<br />
Türkiye'nin, "AB'ye girerek, egemenlik haklarının bazılarından vazgeçme riski" birçok uzman tarafından kaleme alınmıştır. Ne var ki aynı "risk" diğer ülkeler tarafından da dile getirilmektedir. Zira yüzyıllardır kullandıkları Franklarından, Marklarından vazgeçen ülkelerden gelen tepkiler ve eleştiriler, her gün artmaktadır.<br />
<br />
Fakat aynı zamanda ulus, egemenlik, milliyetçilik gibi kavramlar da her zaman tartışılıyor. İki dünya savaşını "ulusalcılık" ve "egemenlik hırsı" kavramlarından çıktığını savunan birçok insan da mevcuttur ve bu kavramların değişen dünyada yeri olmaması gerektiğini dile getirirler.<br />
<br />
Avrupa Birliği, bu tür akımlara "casus belli" yani "savaş sebebi" etiketi vermektedir. Bundan dolayı, AB, bu tür kavramların bertaraf edilmesini ve tek çatı altında, sadece AB temel alınarak ulusların birbirlerine yakınlaştırılmasını hedefler.<br />
<br />
Gelecek yıllar, bu tür hedeflerin gerçekleşip gerçekleşmeyeceğini gösterecektir.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-35494415137471204222009-05-08T15:42:00.007+03:002011-05-20T20:57:41.382+03:00Farklı Kültürler ve AB<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ51JUUEcI/AAAAAAAABJs/KwYqbjHXHvQ/s1600-h/p-012491-00-17%5B5%5D.jpg"><img alt="p-012491-00-17" border="0" height="196" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ52dcus4I/AAAAAAAABJw/eDgOuSJTs-o/p-012491-00-17_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="p-012491-00-17" width="240" /></a> Soru : "<span style="font-style: italic;"><span style="font-weight: bold;">Bilindiği üzere, Avrupa Birliği'ne üye ülkelerin kendilerine özgü gelenek ve görenekleri vardır. AB'ye üye 27 ülke, aslında farklı ananelere sahip olsalar da, temelde birbirlerine oldukça benzemektedirler. Bu durumun, Türkiye ile AB üyeleri arasında kültürel anlamda ne gibi etkileri görülmektedir?</span></span>"<br />
<br />
Avrupa Birliği, temelde ekonomik ve politik bir topluluk olsa da içinde farklı milletlerin ve farklı dillerin yaşadığı büyük bir birliktir. Şu anda 27 üye ülkenin yer aldığı AB'de, birbirinden farklı 23 dil ve bir o kadar da kültür yer almaktadır.<br />
<br />
<a name='more'></a><br />
Ekonomik ve siyasi entegrasyon sürecinin Amsterdam ve Maastricht Antlaşmaları ile tamamlanmış olması, AB'yi tam bir "birlik" haline getirmek için, tabii ki de, yeterli olmayacaktı. Ortak pazar ve ortak para birimini kullanan AB ülkelerinin, kültürel ve sosyolojik anlamda da bütünleşmesi gerekirdi. Bu bütünleşme, İrlanda'dan, Bulgaristan'a, Portekiz'den İsveç'e her ulusu tek çatı altında toplama amacını taşımaktaydı. Bu nedenle, AB'yi kuran antlaşmalarda, "farklı kültür ve düzeylerdeki insanların birbirlerine yakınlaştırılması" ve dolayısıyla Avrupa'da "barış, güven, özgürlük ve istikrar" ortamının kültürel boyutlarda sağlanması amaçlanmaktadır.<br />
<br />
<a href="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ53VEMHbI/AAAAAAAABJ0/WMYWMO9Udd8/s1600-h/p-010367-00-20%5B5%5D.jpg"><img align="right" alt="p-010367-00-20" border="0" height="160" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ54MYPN3I/AAAAAAAABJ4/soL3TyH5SO0/p-010367-00-20_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p-010367-00-20" width="240" /></a> Farklı kültür ve ananelere (geleneklere) sahip ülkelerin tek çatıda barış içinde yaşaması elbette zor ve meşakkatli bir süreçtir. Bildiğimiz gibi, Avrupa, geçmişinde, oldukça büyük "katliam ve jenositlere" (soykırımlara) sahne olmuş ve her ulus, savaşlardan, oldukça fazlasıyla zarar görmüştür. İşte bu savaş ve anlaşmazlıkların giderilmesi, Avrupa topraklarında kalıcı bir barış ve istikrar ortamının inşa edilmesi hem iktisadi anlamda birleşmeyi hem de kültürel boyutlarda yakınlaşmayı "zorunlu" kılıyordu.<br />
<br />
Amerika'da 1944'te Bretton Woods Konferansı düzenleyen Batılı ülkeler ile Amerika da, artık savaşların ve anlaşmazlıkların olmadığı, uzlaşmazlıkların barışçıl yollardan çözüme kavuştuğu ve kültürel, ekonomik ve politik bütünleşmenin sağlandığı "yeni dünya düzeni" kurmak için bir araya gelmiştir. Konferans süresince Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası gibi kavramlar ortaya atılmıştır. Konferanstan çok az bir süre sonra milletlerarası ekonomik, politik ve kültürel bütünleşmeyi sağlaması beklenen bu iki kurum, dünya çapında barışı ve istikrarı yaymak için kurulacaktır.<br />
<br />
ABD örneğinin Avrupa'da da başarılı bir şekilde uygulanabilir olduğunu savunan dönemin ünlü İngiltere Başbakanı W. Churchill, "Avrupa Birleşik Devletleri" olgusunu tartışmaya açmış ve aslında "bir ailenin farklı fertleri olsak da ailemiz bir olmalıdır" gibi sloganların yerleşmesi için politik ve kültürel anlamda birçok görev üstlenmiştir.<br />
<br />
<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ55YjD93I/AAAAAAAABJ8/i1-YiM0ndv8/s1600-h/p-010367-00-9%5B5%5D.jpg"><img align="left" alt="p-010367-00-9" border="0" height="161" src="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ57tibabI/AAAAAAAABKA/3WhDgRJ9w6E/p-010367-00-9_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="p-010367-00-9" width="240" /></a> Günümüz Avrupa'sında her ne kadar farklı kültürler ve muhtelif insan toplulukları yer alsa da, dini açıdan AB'nin "tam bir birlik" olduğunu söylemek, sanırım, çok yanlış olmayacaktır. 27 ülkenin hepsi, çoğunluğunu Hıristiyanların oluşturduğu ülkelerdir. Bu yüzden, Avrupa Birliği kendisine "Hıristiyanlar Birliği" denmesinin önüne geçemez. Birçok açıdan bu durumun hala değişmediğini görmek, çok zor değildir.<br />
<br />
Türkiye sahip olduğu mozaik yapısıyla, Avrupa Birliği içinde, belki de, en farklı ülkelerden birisidir. Zira farklı dil, din ve kültürlere sahip insan topluluklarını yüzyıllardır topraklarında beslemiş olan Osmanlı Devleti, Batılı ülkelere göre, dönemin en "hoşgörülü" devletlerinden biriydi. İçinde onlarca muhtelif insan topluluklarını bir arada ve barış içinde aynı çatıda birleştirmek, aslında, şu anki AB'nin temel hedeflerinden biridir. Tıpkı Osmanlı Devleti ve ardından günümüz Türkiye'sinde olduğu gibi, AB de, farklı mezhep, din, dil ve ırklara sahip insan topluluklarını aynı çatıda birleştirmek istemektedir.<br />
<br />
Bu amaçla, öncelikle eğitime önem veren AB, çocuklar ve gençlerin birbirlerini daha yakından ve iyi tanımaları amacıyla birçok program ve proje üretmekte ve bu tür projeler için üye ülke vatandaşlarına hibeler ve yardımlar verilmektedir.<br />
<br />
AB projeleri, AB üyelerinde kültürler arası bir bütünleşmeyi sağlayarak, AB entegrasyonuna katkı vermesi için sürekli yenilenmekte ve güçlendirilmektedir. Kültürel farklılıkların birer "zenginlik kaynağı" olduğunu vurgulayan AB tarafından bu tür projeler, birbirlerinden farklı düşünce yapısına sahip, farklı dile sahip ve hatta farklı dinlere sahip insanların, bir arada barış ve istikrar ortamında yaşamalarını sağlama amacıyla sürdürülmekte ve uygun görülmesi halinde "koşulsuz" desteklenmektedir.<br />
<br />
Farklı kültür ve renklere sahip Türkiye ise, hiçbir Avrupa ülkesine benzememektedir. Hem kültürel, hem dini hem de geleneksel açıdan bakıldığında Türkiye'nin Avrupa'daki yeri oldukça farklıdır.<br />
<br />
Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da yüzyıllardır süregelen gelenek, görenek ve töreler, o yörenin, tabii ki birer zenginliği ve farklılığıdır. Ne var ki söz konusu gelenekler yüzünden günümüzde birçok insan "töre cinayetlerine kurban gitmektedir."<br />
<a href="http://lh3.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ58kfwi2I/AAAAAAAABKE/lyxN07smTrQ/s1600-h/p-012491-00-08%5B6%5D.jpg"><img alt="p-012491-00-08" border="0" height="160" src="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgQ590vlhRI/AAAAAAAABKI/7cmltk_8goc/p-012491-00-08_thumb%5B4%5D.jpg?imgmax=800" style="border: 0px none; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="p-012491-00-08" width="240" /></a> Avrupa Birliği'nin töre, gelenek ve göreneklere bakış açısı, aslında, nettir: "Her insan topluluğu, farklı kültür ve ananelere sahiptir, fakat bu farklılık ülke içinde "hür ve demokratikçe" sürdürülmelidir." Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. Maddesi de, "her insanın yaşam hakkının yasaların koruması altında olduğunu ve hiç kimsenin kasten öldürülemeyeceğini" açıkça belirtmektedir.<br />
<br />
Düşünce, vicdan, din özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık yasağı gibi son derece önemli maddelerin her üye ülke tarafından kabul edilmesi, maalesef, bu kavramların birebir uygulandığı anlamına gelmemektedir. Türkiye, düşünce özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve ayrımcılık konularında, AB raporlarında, sürekli "eleştirilmektedir".<br />
<br />
Farklı kültürlere, geleneklere, dillere, dinlere, düşünce ve ifadelere saygı duyulması, ayrımcılığın her türlüsünün yasalarca yasaklanması, hiç kimsenin ırkı, rengi, dini ve dili ile bir ayrımcılığa maruz kalmaması, sadece AB için değil, ülkemiz için de "olmazsa olmaz" kabul edilmeli ve bu alandaki çalışmalar yoğunlaştırılmalıdır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-28480762104986156922009-05-07T21:11:00.005+03:002009-05-08T11:20:52.445+03:00İmtiyazlı Ortaklık ve Türkiye<a href="http://lh5.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM8K9NKZ0I/AAAAAAAABIU/FaDat4p3fnI/s1600-h/abturkiye%5B4%5D.jpg"><img style="border: 0px none ; display: block; float: none; margin-left: auto; margin-right: auto;" title="abturkiye" alt="abturkiye" src="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM8LgICAbI/AAAAAAAABIY/l-cbZtQNxIw/abturkiye_thumb%5B2%5D.jpg?imgmax=800" border="0" height="150" width="240" /></a> Soru: "<span style="font-style: italic;"><span style="font-weight: bold;">Avrupa Birliği'nin ve özellikle Fransa'nın sıklıkla üzerinde durduğu imtiyazlı ortaklık kavramı nedir ve ne amaçlanmaktadır?</span></span>" <br /><br />Avrupa Birliği, tam üyelik yolundaki Türkiye ile müzakerelere başlamadan önce ortaya atılan "imtiyazlı ortaklık" (<span style="font-style: italic;">İngilizcesi: privileged partnership Fransızcası: Partenariat privilégié</span>), Türk kamuoyunda da gündemde olan bir kavramdır. Bu kavram üzerine yapılan birçok araştırma ve tartışma mevcuttur ve akademik düzeyde yapılan araştırmalar halen de devam etmektedir. <br /><br />"İmtiyazlık Ortaklık" kavramının, Türkiye-AB ilişkilerinin son dönemlerinde oldukça fazla dile getirilmesinin nedenlerini detaylı bir şekilde irdelemekte fayda görüyorum. <br /><br /><a href="http://lh4.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM8MX2bpjI/AAAAAAAABIc/h4-RnvCj2e0/s1600-h/merkel%5B5%5D.jpg"><img style="border: 0px none ; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="merkel" alt="merkel" src="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM8Np7s3xI/AAAAAAAABIg/i5MGdTjEkmQ/merkel_thumb%5B3%5D.jpg?imgmax=800" align="right" border="0" height="240" width="206" /></a> Oldukça kısa şekliyle "imtiyazlı ortaklık", ilk defa, 2004'ün ilkbahar aylarında, Alman muhafazakar parti Hıristiyan Demokrat Birliği başkanı Angela Merkel tarafından ortaya atılan bir görüştür. Türkiye'nin AB'ye tam üyeliği yerine daha farklı bir model ortaklık üzerinde duran bu düşünce, önceleri, Merkel'in "seçim öncesi siyasi kazanım elde etme" isteğinin bir parçası olarak görülmüştü. Ne var ki Almanya Federal Cumhuriyeti Şansölyesi Merkel, bu fikrini, seçimleri kazandıktan sonra da sıklıkla dile getirmiştir. <br /><br />"İmtiyazlık Ortaklık" kavramı Türk kamuoyunda ve Türk hükümetinde, genel olarak, kabul görmese de AB'nin en önemli iki üyesi Almanya ve Fransa, bu ortaklığın hem Türkiye'nin hem de AB'nin "çıkarına" olacağını açıklamaktadır. AB Anayasası Projesi'nin mimarlarından Valéry Giscard d'Estaing ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, imtiyazlı ortaklığı, hem Fransa gündemine almakta hem de bu kavramın AP'de ve AB kurumlarında tartışılmaya açılması yönünde isteklerini belirtmektedir. <br /><br />İmtiyazlı ortaklık konusunda ne Almanya veya Fransa'dan ne de diğer AB ülkelerinden "yeterli" açıklama gelmediğinden dolayı, bu konu 2004'ten beri "muğlakta" kalmıştır. Türkiye, bu imtiyazlı ortaklık kavramından AB'nin ne anladığını ve neyi amaçladığını bilmek istemekte "son derece haklı" olduğunu savunan birçok AB uzmanı, imtiyazlı ortaklığın temelde "AB içinde "istenmeyen adam" ilan edilen Türkiye'nin AB'ye "ne şart altında olursa olsun" tam üye olarak alınmaması" anlamına geldiğini açıklamaktadır. Bu bağlamda birbiri ardına yapılan açıklamalar ve röportajlar da, bu "gayri resmi isteğin" doğruluğunu kanıtlar niteliktedir. Türkiye'nin AB'ye tam üyelik müzakerelerinin başlamış olması da, bu açıdan, önem arz etmektedir. Zira Türkiye eğer AB'ye "bir şekilde" girerse, artık AB'nin elinde Türkiye'nin alınmamasına dair bir tartışma olmayacaktır. O yüzdendir ki Fransa ve Almanya gibi ülkeler, sıklıkla, Türkiye ile katılım müzakerelerinin "önü açık bir süreç" olduğunu, bu sürecin en az 15-20 yıl devam edebileceğini ve müzakereler başarıyla neticelense dahi tam üyeliğin hiçbir şekilde "garanti" olmadığını ifade etmektedir. <br /><br />Aslında, Türkiye'nin AB'ye katılımına her fırsatta karşı olduğunu belirten Fransa ve şimdilerde Almanya, imtiyazlı ortaklıkla da, bir şekilde "Türkiye'yi AB'ye almama" fikrini kendiliğinden geçersiz kılmaktadır. Fransa ve Almanya gibi Türkiye'nin AB'ye girmesine karşı olan ülkeler, Türkiye'ye neden açıkça "Türkiye, AB'ye üye olamaz!" diyememektedir? Daha müzakereler başlamadan Türkiye'nin imtiyazlı ortak olmasını açıklayan Merkel, orta ve uzun vadede neleri amaçlamıştır? İşte bu gibi sorular, hiç şüphe yoktur ki, yanıtlaması gereken sorulardır. <br /><br />Genel kanaate göre imtiyazlı ortaklığın amacı, Türkiye'nin " kulübün kapı dışında kalmaması ama içeride de "serbestçe" dolaşmaması" olarak bilinmektedir. Türkiye söz konusu ortaklık ile, "kişilerin serbest dolaşımı", "malların serbest dolaşımı" ve "işçilerin serbest dolaşımı" gibi Avrupa Birliği'nin en temel özelliklerinden "maruz bırakılacaktır". <br /><br />Bilindiği gibi şu ana kadar katılım müzakerelerine başlayan hiçbir ülke tam üye olmadan müzakereleri bitirmemiştir. Böyle bir imtiyazlı ortaklığın sıklıkla dile getirilmesi, söz konusu tam üyeliğin "önüne geçmek" için ortaya atıldığı söylenmektedir. <br /><br /> <a href="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM87CB-ThI/AAAAAAAABIs/a2tkzKSvFOY/s1600-h/sarkozy%5B12%5D.jpg"><img style="border: 0px none ; display: inline; margin-left: 0px; margin-right: 0px;" title="sarkozy" alt="sarkozy" src="http://lh6.ggpht.com/_IaDZeiI1ZvU/SgM871-3VUI/AAAAAAAABIw/zLFZSPF9DIM/sarkozy_thumb%5B8%5D.jpg?imgmax=800" align="left" border="0" height="168" width="240" /></a> Bu kavramın, Türkiye-AB ilişkilerinde yeni bir "sorun" ortaya çıkardığı açıkça bellidir. Hatta Fransa Cumhurbaşkanı Sarkozy, Türkiye'nin iç ve dış politik, ekonomik ve sosyolojik sorunları aşmadan, Türkiye ile "imtiyazlı ortaklığın bile" söz konusu olamayacağını ifade etmiştir. Birtakım imtiyazlar verilerek, temel özelliklerinden arındırılmış bir AB-Türkiye ortaklık fikrinin, AB yolundaki Türkiye'nin, AB'ye bakışını da olumsuz bir şekilde etkilemektedir. <br /><br />AB üyeliğine "alternatif bir model" olduğu söylenen imtiyazlı ortaklık kavramı, Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üye olmasına muhalif olan gruplar tarafından şiddetle savunulması, Türk kamuoyunda ve hükümette "rahatsızlık" doğurmaktadır. <br /><br />Özellikle 1 Mayıs 2004'te 10 ülkenin tam üyeliğe alınmasıyla "büyük bir genişleme" yaşayan AB, artık "uzun bir süre" genişlemeyeceğini gayri resmi olarak açıklamaktadır. Zira Bulgaristan ve Romanya'nın AB'ye alınması da AB içinde tartışılmıştır. Bazı uzmanlara göre de, AB'nin "sınırının" ne olacağı da sıklıkla tartışılırken Türkiye'nin tam üyelik yolundaki adımları, AB içindeki Türkiye karşıtlarını rahatsız etmektedir. Türkiye'nin AB'ye alınmasının Fas'a, Cezayir'e, Mısır'a ve İsrail'e "haksızlık" olacağını ve Türkiye'nin üyeliğiyle söz konusu ülkelerin de AB'ye alınması gerektiğini savunanların sayısı "azımsanmamalıdır". İşte burada tekrar Avrupalılık ve Avrupa Kimliği gibi kavramların hala "tartışmaya açık olduğu" ve "sınırların kesin olmadığı" ortaya çıkmaktadır. <br /><br />İmtiyazlı ortaklığın, AB tarafından ya "vazgeçilmesi" ya da söz konusu kavramın ne olduğunun açıkça ifade edilmesi gerekir. Bu gibi gelişmeler ve tartışmalar, şüphesiz, Türkiye-AB ilişkilerine negatif etkiler doğurabilir. Bu etkiler, AB'ye de, bu tartışmaları sürdüren Fransa, Almanya, Avusturya gibi ülkelere de zarar verebilir. Gelecekte, bu konu, hem AB hem de Türkiye gündeminde uzunca tartışılacaktır.Unknownnoreply@blogger.com0tag:blogger.com,1999:blog-1177607078291350040.post-30132577640489995032009-05-06T21:47:00.011+03:002011-07-15T17:41:11.263+03:00Avrupa Adalet Divanı<a href="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SgHkyZBQd4I/AAAAAAAABIM/enPOMGdhQe8/s1600-h/avrupa+adalet+divani.jpg"><img alt="" border="0" id="BLOGGER_PHOTO_ID_5332794988144129922" src="http://1.bp.blogspot.com/_IaDZeiI1ZvU/SgHkyZBQd4I/AAAAAAAABIM/enPOMGdhQe8/s400/avrupa+adalet+divani.jpg" style="display: block; height: 225px; margin: 0px auto 10px; text-align: center; width: 300px;" /></a><br />
<div>Soru: "<strong><em>Avrupa Adalet Divanı'nın(AAD) görev ve yetkileri nedir? Adalet divanın AB ülkeleri için ne derecede bağlayıcıdır?</em></strong>"</div><br />
<div>İsterseniz öncelikle Avrupa Birliği'nin en temel kurumlarından biri olan Adalet Divanı'nın (Court of Justice) temel işlevleri nelerdir, o konuyu irdeleyelim.<br />
<a name='more'></a></div><br />
<div>1952'de kurulan ve merkezi Lüksemburg'da olan Adalet Divanı (AD), 15 yargıç ve 9 savcıdan oluşan bir kurumdur. Her yargıç ve savcının toplam görev süresi 6 yıldır. </div><br />
<div>Adalet Divanı'nın temel faaliyetlerini şöyle sıralayabiliriz: Adalet Divanı, öncelikle, Avrupa Birliği kurum ve kuruluşların ve AB'ye üye ülkelerin faaliyetlerini, Topluluk Müktesebatı'na (<em>Acquis communautaire</em>) uygun olup olmadığını kontrol eder. AB'ye üye ülkedeki parlamentolarda alınacak karar ile Topluluk Müktesebatı'na uyum ve Müktesebat'ın uygulanmasını da denetleyebilir. Bu açıdan, AD'nin hukuki bir bağlayıcılığı da bulunmaktadır. Aynı zamanda AD, Avrupa Birliği kurumlarının idari işleyişinde doğan anlaşmazlıkları ve uzlaşmazlıkları çözüme kavuşturur.</div><br />
<div>AB'ye üye her devlet, kendi inisiyatifi ile AD'ye başvurabilir. Bununla birlikte AD, kurumlar arası sorun ve anlaşmazlıkların çözülmesi, Müktesebatın uygulanıp uygulanmadığının araştırılması ya da ne kadar uygulandığının denetlenmesi gibi oldukça önemli işlevi vardır. AB üyeleri, Topluluk Müktesebatı'nın uygulanmasında ya da Anlaşma yükümlülüklerinin yerine getirilmesinde, Adalet Divanı'na dava açabilirler.</div><br />
<div>Buna ilave olarak, AB'ye üye devletler, Topluluk Müktesebatı ve hukukunun yorumlanmasındaki (<em>interpretation</em>) anlaşmazlık ve uzlaşmazlık durumlarında AD'ye başvuruda bulunabilir.</div><br />
<div>Günümüzde, AB kurumları ve Topluluk Müktesebatı'nın denetlenmesini sağlayan ve kurucu antlaşmaların yerine getirilip getirilmediğinin kontrolünü yapan Adalat Divanı, AB'nin önemli ve "vazgeçilmez" kurumlarından biri olarak bilinir.</div><br />
<div>Bununla birlikte, belki de, diğer adalet sistemlerinde olmayan bir formda, AD'nin kararları nihaidir ve alınan kararlar temyiz edilemez. Açıklamak gerekirse, temyiz, bir mahkeme tarafından alınan kararların, hukuki yönden tekrar incelenip nihai karara varılması durumudur.</div><div></div><div>Normal şartlar altında AB'ye üye her ülkede alınan kararların temyize başvurma yolu açıktır. Ama AD'de bu olanak yoktur. Bu açıdan diğer mahkemelerden ayrı ve "üstündür". Bu yüzden, Birlik içinde kurumlar arası uzlaşmazlık ve anlaşmaların uygulanmaması gibi ihlallerde AD, nihai karar verici AB kurumudur denebilir.</div>Unknownnoreply@blogger.com0